•9•

531 100 117
                                    

Oy ve yorum ☁️
•••

"Üstünde ay olan bir broşürdü yani? Hmm daha önce öyle bir şey görmedim. Emin misin?"

"Dudağını şöyle yapmayı bırak bak ciddiyim herkes bakıyor hoş değil."

Kafamı kaldırıp 'herkes' dediği kişilere baktım. Havalimanında bekleme salonundaydım ve şey... Sadece biri bakıyordu ve o da ben bakınca gülümseyerek önüne dönmüştü. Kaşlarımı çatıp karşımdaki sarışına baktım. Ben burada çözüm ararken resmen hayalet bodyguardlık yapıyordu bana. Keşke bu ilgi ve alakasını kendi durumunda da gösterseydi.

"Bu olay çözülene kadar böyle duracağım Hyunjin. O yüzden insanları gözetlemeyi bırak ve bana cevap ver. Tarif edebilir misin broşürü? Ayrıca ne yaptın içini okudun mu?" Son cümlemi söyleyip tekrar dudağımı büktüğümde Hyunjin oflayıp ayağa kalkmıştı. Hafiften kıkırdadım. Onu böyle delirtmek hoşuma gidiyordu. Herkesin içinde olmasak daha da oynar iyice hayalet hayatından soğuturdum onu. Elbet yalnız kalacaktık. Bu planım bu yüzden hala yapılabilir haldeydi.

"İçini açtım okudum. Ayın döngüleri felan vardı içinde. Sanatsal bir şeydi açıkçası ve hoşuma da gitmişti. Ama ne yazdığını hatırlamıyorum."

Gizemli bir broşür. Daha önce orada olmayan bir anda masanın üstünde yerini alan o broşür Hyunjin'in okuduğu son şeydi. Ondan sonra Hyunjin balkona çıkmış ve dileğini söylemişti. Bir dakika... Aya karşı söylemişti. O zaman bunun anlamı-

"Jeonginnie~ ah sonunda gidiyoruz. Hadi kalk." Bir anda kolumdan tutulup kaldırılmamla şaşırdım. O kadar odaklanmıştım ki grubun geldiğini fark etmemiştim resmen. Felix koluma girdiğinde güldüm ona karşılık vererek yürümeye başladım. Chan hyungta sırtımı sıvazlamış ve destek vermeye çalışmıştı. Cidden. Tam şu an hayallerini kurduğum grupla yolculuk yapacaktım. Üstelik içlerinden biriyle sevgiliydim.

Gerçi hayalletti ama olsun.

Göz ucuyla Hyunjin'e baktım. Bizimle aynı çizgiden yürüyor sanki varmış gibi hissiyat veriyordu. Keşke... Keşke gerçekten olsaydı...

Hemen başımı iki yana salladım ve kötü düşüncelerden uzaklaştım. Ay. Ay bizim büyük ipucumuzdu. Herşey ayda bitiyorsa o zaman, o günü ve o zamana denk ay evresini incelemeliydik. Elimizdeki tek şey bu olduğundan kaybetmemeliydik.

Ben bunları düşürken çoktan uçağın önünde olduğumuzu fark ettim. Sonunda gelmiştik. Kocaman özel bir uçağa binmek üzereydim. Hayal gibiydi... Her defasında bunu kendime söylüyordum ama cidden öyleydi. Alıkoyamıyordum bunu demekten. Koltuğa oturduğumda dahi bu hissiyat sürüyordu. Merdivenleri çıkmama yardım eden Felix ve Seungmin iki yanıma oturmuştu çünkü. Grubun küçükleriyle, bana yakın hyunglarımla birlikteydim!

"Hey heyecandan kalp krizi geçirecek gibisin. Sakinleşsene çocuk."

"Ah yine ismini unuttun demi?" Jisung'un Minho'nun kolunu cımrıklamasıyla güldüm. Atışmaları çok tatlıydı. Grup içinde herkesten çok o ikisi- bir dakika.

Çalışanların gitmesiyle biraz eğilerek yan koltuktaki ikiliye baktım. Minho o gün ağzından kimle kimi shipliyorsun demişti. E o zaman... O zaman...

"Siz. Siz sevgili misiniz?"

Sorduğum soruyu açıkçası sesli söylemeyi beklemiyordum. Jisung'ta hiç beklemiyor olacak ki içtiği suyu püskürtmüş ve öksürmeye başlamıştı. Şu an aşırı tepki veriyordu ve bu resmen bunu kabul eder nitelikteydi. Büyük gözlerimle Minho'ya baktım. Bu uçakta bu konuda cevap alabileceğim tek kişi oydu. "Daha yeni mi anladın burada tek sap sensin. Ya ben bu çocuğu sevdim kulise alamıyor muyuz?"

Remember me •Hyunin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin