•Final•

686 102 214
                                    

☁️Son kez oy ve yorum 🥺
•••

Aşk insanı yıpratan ve yeni yollar aramaya sevk eden bir duyguydu. Nefessiz bırakan bazense bunaltan bu duygu, sadece elini tuttuğun kişiye özeldi.

Hyunjin bunu biliyordu. Deneyimlemişti. Yollar aramış ve en iyisini bulduğunu zannedip mutlu olmuştu.

Jeongin bunu biliyordu. Duyguları sevdiği kişiyle vakit geçirdikçe artmış ve herşeyi feda edebilecek bir düzeye gelmişti.

İkiside mutluluğu hak ederken ödenmesi gereken bedel de bu istek kadar büyük ama belirsizdi. Bundan olsa gerek zamanımız var diye birlikte geçirmeye adadıkları gün hazırlıksız yakalanmış ve kaderin ağlarıyla yeniden çizilmişti yaşamları.

.
.
.

"Sahneyi hazırladınız mı? Patronu gören oldu mu?"

"Yaklaşık dört yüz yirmi kişinin başvurduğunu duydum. Gerçek mi? Bunca kişi arasından mı seçilecekler?"

"Kıdemli stajyer nerede? Yol göstermeli."

"Peki ya kızlar? O kızın potansiyelinde bir grup kurulmalı."

Etraf çok... Çok kalabalıktı. İnsanlarla susmuyor bir o yana bir bu yana giderek adeta birbirleriyle yarışıyorlardı. Ellerindeki kağıtlar bazen uçuyor, diğeri yakalayıp olması gereken yere götürüyordu. Garipti. Gerçekten tarif edilemeyecek bir sistemle çalışıyordu herkes. Korkutucuydu.

Ve 'eve gitmek istiyorum' düşüncesi beni her salise ele geçiriyordu.

Geri geri adımlamaya başlayıp bulunduğum odadan çıktım. Olduğum koridor bile çok doluydu. Kimse beni görmüyordu ancak yanlış bir şey yapsam sanki herşey mahvolacak ve sorumlu tutulup idam hükmüm verilecekti. Öylesine baskın ortamdı.

Derin nefesler almaya çalışıp koridorun duvarından destek alarak ilerlemeye başladım. Hiç kimseye görünmek istemiyordum ki zaten görseler bile umurlarında olmazdı ancak yapamıyordum işte. Sanki her an azarlanacak gibiydim. Bu yüzden de gördüğüm lavabo tabelasına sevinirip ilerledim ve direk girdim içeri. Sesi azaltan duvarlar kapı kapandığında işlevini yapmış ve beni bir az olsun sakinleştirmişti.

Tanrım. Öleceğimi sanmıştım.

Yaslandığım yerden ayrıldım ve musluğun başına geçip elimi yüzümü yıkadım. Soğuk su yüzüme her değdiğinde beni kendime getiriyor bir yandan da yapamazsın bu halinle eve git diyordu bana. Haklıydı. Yapamazdım. Bu ürkek halimle-

Sen."

Yalnız olduğumu sanıyordum. Her ne kadar boş olup olmadığına bakmasam da böyle zannetmiş ve hemen rahatlamıştım. Bu yüzden olsa gerek yerimde sıçrayıp duvara doğru kaydım. Korkutucu. Gerçekten korkutucu. Eve gitmeliyim. Bana göre değil. İlaçlarım. İlaçlarımı almalıyım ben. Ben...

Yanağıma konulan elle nefes almayı unuttuğumu o an fark ettim. Resmen istemsizce nefesimi tutmuştum ve şu an fark ediyordum ki gözümden yaşlar süzülüyordu. Titremem geçmezken dudağımı ısırdım. Buraya gelmemeliydim. Şu an böyle bir şey olmamalıydı. Yatağımda gri battaniyemi kendime sarıp yatmak istiyordum sadece.

"Şstt. Sorun yok. Sakin ol güzelim. Bana bak. Bana bak Jeongin."

Alnıma yaslanan alın ve dudağıma vuran nefesle gözlerim kapandı. Zorlukla yutkundum ve derin nefes alarak sakinleşmeyi bekledim. Bu... İyi gelmişti. Kendimin farkına varmış, neden burada olduğumu kavramıştım. Doğru ya. Buraya ben gelmiştim. Yapamazsın diyenlere inat gelmiştim ve tam da onların dediği gibi yapamamıştım. "Neden böyleyim ki?"

Remember me •Hyunin• ⚜️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin