İyileşmek için birine ihtiyaç duyduğun sürece yarım kalacaksın..
***
"Bu mesaj, bu mesaj bizim için çok değerli Aliyye." diyerek elinde ki Papalık mühürü bulunduran zarfı sallamaya devam etti."Dediğim gibi, akıncıları erkenden yollandın mı?" diyerek Osmanlı sandalyesinde oturmaya devam etti. 1.Beyazıt ile gece vakitlerinde çalışma odası olarak kullandıkları yerdeydiler.
"Tabiki de! Şu anda büyük ihtimalle hazırlığı süren ordunun gideceği güzergahını belirliyorlardır. Bir kaç güne kalmadan tekrar başkente gelirler." Osmanlı sadece başıyla onaylamakla yetindi. "Bu arada, desteğe giden Bizans gemilerini ne yapacaksın?"
"Yapacaksın mı? Eh- o zaman senin aklında bir şeyler var, hâ?" diyerek tek kaşını kaldırdı Bayan Osmanlı. Aslında alaya alsalar bile büyük bir problemdi. Papalık mühürlü mektubun yanında bir de Bay Bizans'ın, Bayan Macar Krallığı'na gönderdikleri mektupta kopyalanarak ellerine ulaşmıştı. Bazen Osmanlı'nın bu Dünya'da en sevdiği şey kendine ait istihbaratı oluyordu.
"Aklımda henüz bir fikir yok, ancak bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Sadece şunu söyleyebilirim, kardeşlerimin gemilerine el koyarak işe başlayacağım." İşte Padişah bu cevabı kesinlikle beklemiyordu."El koymak mı?"
Onaylıyıcı mırıltılar çıkardıktan sonra konuşmaya devam etti. "Özellikle denize kıyısı olanlardan, biraz elden geçirdikten sonra askerlere veririz. O elden geçirme süresine kadar da eğitmiş oluruz."
"Aslında mantıklı ama onlarla bir daha görüşmek istediğine emin misin?" Beyazıt'a bir kaç gün evvel yaşanan olayları öğrenmişti. Şu ana kadar onu rahatsız etmekten kaçınmıştı ama artık konuşmaları gereken meselelerde mevcuttu.
"Onlardan izin almaya ihtiyacım yok, elçilerimle beyleri ile konuşursam her şey hal olur."
"Gemileri elden geçirmek zaman alabilir, hemen işe başlamamız daha hayırlı olur. Aynı zaman da artık hazırlıkları bitirmemiz lazım, bana hiç de yardımcı olmuyorsun!"
"Vah vah- ne üzüldüm. Her neyse şimdi mektubu aç."
"Hangisini?" diyerek ellerinde ki iki farklı mektuba baktı.
"Papalık daha şerefsizdir, onunkini aç." 1.Beyazıt, Aliyye'nin böyle demesine gülerken bir yandan ise mektubun mührünü kırması için Aliyye'ye verdi. Her hangibi bir mana saldırısı kesinlikle istemezdi.
Bayan Osmanlı, yanında bulunan mühürleri kırdığı aleti ile mührü kağıttan ayırarak en sonunda mektuba ulaştı.
"Yüksek sesle oku, bende duymak isterim."
"Onun sesini taklit ederek okumamı ister misin?"
"Ne- tabiki de hayır!"
"Aman be-"
Ufak bir gözden geçirdikten sonra Bayan Osmanlı, Latince yazılmış olan mektubu kendi aklından çevirerek okumaya başladı.
"Değerli Din Kardeşim Bizans,
Uzun bir aradan sonra umarım sırf Latice yazdığım bu değerli mektuplarıma artık bir cevap verirsin niyeti ile başlamak istiyorum. Dilimiz, ırkımız, kültürlerimiz olsa bile hepimiz babamıza inanıyoruz. Topraklarında ya da ajanlarından aldığın iddialar doğrudur.
Artık doğru bir şekilde anlatma vaktim geldi. Avignon Piskoposu IX. Boniface, bir beyanname yayınlayarak Türkler'e karşı yeni bir haçlı seferi başlattığını ilan etti. İngiltere ve Fransa kardeşlerimiz uzun zamandır çekişme den sonra nihayet barış ortamı varken bu durum sağladı. İnan, bu Dünya'dan beni daha mutlu hiç bir şey yapamaz. Sayın Bayan Macar Krallığı, Bayan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu, Bayan Venedik Cumhuriyeti, Bayan Fransa ve Bayan İngiltere krallığı, Bay Haçlılar ve daha pek çok dinimiz yararına fayda sağlamış pek çok kardeşimiz bu yolda bizimle beraber olacaktır. O İslamiyet Kadın'ının artık Avrupa'mızın bereketli topraklarından gitme vakti gelmiştir. Topladığımız insan olan aslanlarımız ile nihayet Anadolu'muzu geri alabileceğiz. Topraklarımızın dört bir yanını saran bu kadından sizce de artık kurtulma zamanı gelmedi mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1402 || 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐫𝐲𝐡𝐮𝐦𝐚𝐧𝐬
Fantasy"𝐒𝐢𝐳𝐥𝐞𝐫 𝐤𝐞𝐧𝐝𝐢𝐥𝐞𝐫𝐢𝐧𝐢 𝐛𝐢𝐫 𝐬̧𝐞𝐲 𝐳𝐚𝐧𝐧𝐞𝐝𝐞𝐧, 𝐡𝐞𝐫 𝐝𝐞𝐟𝐚𝐬𝛊𝐧𝐝𝐚 𝐮𝐭𝐚𝐧𝐦𝐚𝐝𝐚𝐧 𝐚𝐫𝐤𝐚𝐦𝐝𝐚𝐧 𝐛𝛊𝐜̧𝐚𝐤𝐥𝛊𝐲𝐚𝐧𝐥𝐚𝐫𝐝𝐚𝐧 𝐛𝐚𝐬̧𝐤𝐚 𝐝𝐞𝐠̆𝐢𝐥𝐝𝐢𝐧𝐢𝐳! 𝐒̧𝐢𝐦𝐝𝐢𝐝𝐞 𝐮𝐭𝐚𝐧𝐦𝐚𝐝𝐚𝐧 𝐤𝐚𝐫𝐬̧𝛊𝐦...