(8)

80 7 7
                                    

1397
Ekim Ayı
Akçay Ovası, Konya yakınları

"Ben, demedim mi; Şimden gerü hakla batılı, fesatla doğruyu ayıracak olan bu ateş saçan kılıçtır! diye elimde ki kılıcı göstermedim mi?"

"Ne ara gösterdin?" diyerek sesli harfleri uzatarak Aliyye sözünü iletti.

"Sus bakem, şimdi benim sözüm geçer burada!"

"O zaman lak laklık ediceğine ötesin padişah hazretleri."

"Herkes Lârende'nin ne kadar aciz olduğunu biliyor.."

"Beyazid!"

"Aman bee- yani demek istediğim SAVAŞLARDA ne kadar aciz olduğunu biliyor. Daha önceden müttefiğimiz olan Kadı Burhanettin ile yaptığı çatışmalarda yenildiğini hepimiz biliyoruz. Daha Kadı Burhanettin'e yenildiyse bizde onu yenebiliriz."

Aliyye sadece göz devirmekle yetinmişti. Doğruluk karşısında başka bir şey yapamazdı da zaten.

"Beyazid, farkında mısın emin değilim fakat iki gündür burada, Karamanlıları yenmeye çalışıyoruz!"

"İşte bu yüzden yeni bir plan vakti!" diyerek padişah anında konuyu bambaşka bir tarafa çekmeyi başarmıştı.

"Yatsı ezanı okunalı çok oldu, o yüzden acele etsen iyi edersin padişah," Aliyye bir yandan ise esnemesini tutmaya çalışıyordu.

"Bu gece bizlere uyku yok âhâli! Daha Lârende'yi alaşağı indireceğiz!"

"Dökülesin hele,"

"İki ordu da birbirine karşı bir üstünlük kuramıyor, o yüzden onların etraflarını çevirmeye ne dersiniz?" diyerek gözlerini Aliyye'den ayırarak huzurunda bulunan komutanlara ve ordu mensubu kişilere kaydı. Daha çok bir fikir soruyor gibi gözükebilirdi fakat böyle bir amaçla sorulmamıştı.

"Kaç er almayı düşünüyorsun Beyazid?"

"Yaklaşık 30 Bin küsür," işte o anda ana otağı da olan kişilerin ağızları açılmış ve etrafı mırın kırın seslerle bir an ses kirliliği oluşmuştu. Beyazid, yaşına bakmadan elini beklenmedik bir anda elini sertçe önünde ki masaya indirince sesler yavaş yavaş susturulmuş ve kesilmişti.

"Size izin verilmeden konuşmak ne haddinizedir?!" Otağı da yankılanan gür ses karşısında efendiler tekrardan başlarını indirmiş beklemede kalmıştırlar.

"Aliyye, senin fikrin nedir?" padişahın sorusu ile odada bulunan çoğu göz çoktan kendisine dönmüştü bile, derin bir nefes alarak aklından geçen düşünceleri bir çırpıda topladı.

"Sorman bile hatadır Beyazid, alınması gereken en mantıklı karar da budur." diyerek sözleriyle onaylayarak kendisi de kabul etmişti. Kendisinin kabul etmesinin ardından diğer efendiler de başlarıyla veya mırıldanmalarıyla onay vermişlerdi.

"Hadi o zaman ne durursanız!! Gidin ve padişah fermanını iletin!" sözlerinin ardından bir kaç dakika içinde yine otağıdan tek başlarına kalmıştılar.

"Ah- şu adamların telaşlı hallerinden asla bıkmayacaksın," bunun üzerine padişah gülerek yanıt vermişti.

"Allah'ın izni ile hayatta olduğum müddetçe bu anları tekrarlamaya devam edeceğim." Aliyye'de bu sözlere gülmeden edemedi. Beyazid'le böyle alaya almayı belki her şeyden daha çok seviyordu.

1402 || 𝐂𝐨𝐮𝐧𝐭𝐫𝐲𝐡𝐮𝐦𝐚𝐧𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin