4. Bölüm

103 13 6
                                    

                                                           22 Haziran 1943

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                           22 Haziran 1943

Sabahın erken saatlerinde Steve gerginlikten bayılacak gibiydi. Bugünden sonra hayatı tamamen değişecekti ve bu onu çok heyecanlandırıyordu. 'Belki Bucky ile aynı alayda oluruz ve göğüs göğüse çarpışırız.' diye düşündü.

''Şu anda gerçekten tarihi bir olaya mı şahit olacağız yani?'' Bruce heyecanla sordu.

Cassie ise herkesten daha gergindi. Kaç gündür ağabeyinden mektup almıyordu. Onun gerginliğinin üstüne bir de bugün yapılacak işlemin gerginliği yüklenince ayaklı bir bomba gibi olmuştu. Makinanın yapımında Howard'la, serumun yapımında ise Doktor Eriskine ile çalışmıştı. Bu yüzden bugün olacak olayla alakalı çok fazla bilgiye sahipti ve bu onu korkutuyordu.

Amerika'dakiler çağın değişmesine tanık olmak için hazırlanırken Almanya'da işler değişiyordu. Arnim Zola laboratuvardan içeriye girerken meraklıydı. Johann Schmidt ise rahat bir şekilde portresini çizdiriyordu.

"Onu buldun galiba."

"Kendin gör."

Zola masaya yaklaşıp fotoğraflara baktı. Doktor Eriskine'in bir çok açıdan çekilmiş gizli fotoğrafları vardı.

"Onaylamıyorsun." Schmidt sert sesiyle sorguladı.

''Bu adam çok korkunç duruyor.'' Mantis, Galaksinin Koruyucuları'ndan konuşan ilk kişiydi. ''Ah, tahmin bile edemezsin.'' Köprüdeki hali Bucky'nin gözünün önünden gitmiyordu.

"Neden endişelendiğini anlamıyorum. Başarılı olacağını sanmam." Schmidt güldü. Bu alayvari bir gülüştü. "Tekrar."

"Serumu, müttefiklerin bizim gücümüze karşı tek savunması. Serumu onlardan alırsak zaferimiz kesindir." Schmidt'in sözlerinden sonra Zola bir süre yüzüne baktı. "Emri vereyim mi?" "Emir verildi."

"Güzel." Zola odadan çıkarken Schmidt ona seslendi. "Doktor Zola." Işığın yüzüne vurmasını sağlarken konuştu. "Ne düşünüyorsunuz?" Zola yaklaşıp bir portreye bir de Schmidt'e baktı. Normalmişçesine konuştu. "Bir şaheser."

Arabaya bindiklerinde Cassie öne, Peggy ve Steve arkaya oturmuştu.

"Bu semti biliyorum. Şu sokakta dayak yedim." Biraz ilerledikten sonra." Ve şu restorantta da." Reggy ona döndü ve garip bir şekilde baktıktan sonra tekrar önüne döndü. "Ve şu lokantanın arkasında da." "Kaçmakla ilgili bir sorunun mu var?"

Steve kafasını salladı. "Kaçarsan durmana izin vermezler. Durursan kendini savunursun. Hep hayır diyemezler." "Kapıların sürekli yüzüne kapanması nasıldır bilirim."

Cassie, aynadan onlara baktı. İyi bir ikili olabilirlerdi.

"Senin gibi güzel bir hatunun niye orduya katıldığını anlamıyorum. Yani-bir kadının. Ajan. Hatun değil. Çok güzelsin ama-" Cassie önde kahkaha atarken, Peggy gülümsemesini bastırmaya çalışıyordu.

Court Baiser de la Mort | wtmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin