Deniz'in kafası hâlâ Rüzgar'ın omuzundaydı. Gözleri hafif kısıktı, tuvaletteki bok kokusunu temizlemek için kullanılan kimyasalların acı kokusunun da burnunu yakmasının etkisiyle gözleri hâlâ dolu doluydu.
Rüzgar ise pasif duruma düşmüştü, ne ne yapabileceğini biliyordu ne de nasıl teselli edebileceğini. Bildiği tek şey onu sakinleştirmesi gerektiği, belki de bir psikologa gitmesi için ikna etmesi gerektiğiydi.
Koridorda ayak sesleri duyulmaya başladığında Deniz ayağa kalktı, son kez gözlerini sildi. Boğazını temizledi ve yine o "mimiksiz" ifadeyi takındı.
Zilin çalmasıyla birlikte harekete geçmişti.
"Burada konuştuklarımızı başkasından duyarsam, o telefon gibi seni de imha ederim." dedi soğuk bir şekilde. Rol mü yapıyordu? yoksa gerçekten bu kadar hızlı mı duygu değiştiriyordu?
Eğer rol ise gayet başarılıydı, eğer duygu değişimi ise gayet sıkıntılıydı.
Rüzgar ise korkuyu bir kere daha vücudunda hissetti, "Tamam" dercesine kafasını salladı.
"Güzel." dedi Deniz, kapıyı aralayıp etrafa baktı. Ardından sessiz ama hızlı şekilde lavabodan çıktı. Rüzgar ise ne olduğuna anlam veremiyordu, Deniz'in neler yaşayabileceğini göz önüne aldığında ise aklına bin bir çeşit senaryo geliyordu.
Suratına soğuk su çarptı, bu daha başlangıçtı, ardından hiçbirşey olmamış gibi sınıfa döndü. Deniz'in çantası hâlâ yanındaydı, istemsizce tebessüm etti, ardından matematik kitabını ve defterini çantasına koymak için sırasına yaklaştı.
O sırada sınıfa başka sınıftan birkaç kişi girmişti. Normalde de girdikleri için pek umursamadı, büyük ihtimalle arkadaşları için gelmişlerdi.
"Bu sınıf kokuyor, ıy." dedi aralarından bir kız.
"Sizin sınıf da kokuyordur" diye başka bir kız yanıtlamıştı. Bu sınıftan bir kızdı.
"Pardon? Bana mı dedin?" diye sordu yabancı.
"Evet. Ne işiniz var burada?"
"Seni alâkadar etmiyor bit yuvası."
"Hadi ya? Hem sınıfıma geliyorsunuz, hem hakaret ediyorsunuz ama beni ilgilendirmiyor mu? Git işine! Yoksa hoca çağırırım."
"Ah cicim, sence ben hocadan korkar mıyım?"
"Hocadan korkmazsan benden korkarsın." dedi kız, kıyafetinin kollarını yukarı çekmişti.
"Wow, wow, wow! Siz orada durun bakalım, kavga yok!" Başka sınıftan gelen diğer kız aralarına girmişti bile.
"Neler oluyor burada?" o kızın mevcut sınıftan bir arkadaşıydı bunu diyen.
"Selin'cim. Bize kantinden üç papatya çayı alsana sen, belki rahatlarlar."
Rüzgar mevzuyu merak ettiği için kafasını kaldırıp baktığında sınıfa giren üç kişinin ikisini tanıdığını farketti.
Ece ve Şeyma. Ta kendileriydi.
Ece'nin laf attığı kız Aslı kendi sınıfındandı. Onları ayırmaya çalışan ise tanımadığı birisiydi. Selin ise olaya sonradan dahil olan bir isimsiz seyirci sınıf arkadaşıydı."Siz niye kavga ediyorsunuz ki? Mağara kadını mısınız be?!" dedi isimsiz kız.
"Ya Mevsim senin de saçını başını yolarım ha, benim ne işim olacak kavgayla.." dedi Ece.
"Ben buraya hakkımı aramaya geldim!" diye de ekledi Ece.
"Hakkını sınıfıma kokuşmuş diyerek mi arıyorsun antep fıstığı?" dedi Aslı, kollarını kavuşturdu ve diğer kızlara yaklaştı.