17|Sınav soruları ve İzin meselesi

12.9K 1.2K 661
                                    

iyi okumalar güzellerim

*

"Çocuklar arasında ayrım yaptığınız hakkında şikayet var, Ekin Bey."

Tam da derslerimin bittiği vakitte, eşyalarımı toplayıp okuldan çıkacakken kendimi bir anda müdürün odasında bulmuştum ve içeri girer girmez karşılaştığım tavır hiç de hoş değildi. Oldukça ciddi bir şekilde ayaklanmış, oturmama dahi müsaade etmeden kendisine gelen şikayeti sert bir dille bana yöneltmişti.

"Mümkün değil." diye mırıldandım, bu asla benim yapacağım bir hareket değildi çünkü. "Bir yanlış anlaşılma olmuş olmalı. Her öğrenciye eşit yaklaşmaya özen gösteriyorum."

"Demek ki gerekli özeni gösterememişsiniz."

Kaşlarım çatıldı, Müdür Beyin bu keskin tavrının sebebini anlayamamıştım. Ne olursa olsun önce öğretmenleri dinleyip ona göre hareket eden adamdan eser yoktu şu anda.

"Kendi sınıfımdan mı geldi bu şikayet?"

"Evet, veli baya kızgındı. Zor sakinleştirdim. Bir daha beni böyle zor durumlarda bırakacak davranışlarda bulunmayın lütfen. Her öğrenciye aynı şekilde yaklaşın, insanlarla ben muhatap oluyorum sonra. Şimdi çıkabilirsiniz."

Gittikçe sinirlerimi bozmaya başlayan üslubu yüzünden güçlükle sakin kalırken "Yine aynı şikayeti alırsanız bana yöneltin, lütfen." diye bir ricada bulundum. "Eğer bir yanlışım varsa doğrudan öğrenir ve çözebilirim. Öğrencilerimden hiçbirinin kötü hissetmesini istemem çünkü."

Onaylayıcı birkaç cümlenin ardından önce müdürün odasından, ardından da okuldan çıktığımda seri adımlarla arabama ilerliyordum.

Bugün keyifli bir gün geçirmiş sayılırdım, dün gece toplantı nedeniyle Türkçe sınavının bir gün ertelenmesine karar verilmişti ve lunaparktan döner dönmez sınav hazırlamak zorunda kalmamış, doğruca uyumuştum.

Tabii bu durum bana sınav hazırlamakta yardım edeceğini söyleyen Doruk'un işine gelmemişti, oflaya puflaya dönmüştü evine.

Uykumu aldığım bir gecenin üstüne çocuklarla ders işlemek benim için o kadar da yorucu olmuyordu. Üstelik bu sabah uzun zamandır üzerinde çalıştığımız tiyatro etkinliğinin son provalarını da yapmıştık ve her şey bu kadar düzgün ilerlerken Müdür Beyin beni son dakika odasına çağırıp azarlaması tüm moralimi alt üst etmişti.

Arabamın kapısını açıp kendimden önce çantamı içeri attığımda hemen karşı yoldaki araba çekti dikkatimi. Sınıfıma daha yeni gelen öğrencim ve biricik teyzesi Şeyma'yı gördüğümde kadının dudaklarındaki o ukala gülümseme, bu şikayeti neden aldığımı çok net gösteriyordu.

Bana bulaşmamasını umarak arabama binmeye yeltendim fakat benim isteklerimi pek de umursamayan Tanrı, yine dualarımı görmezden geldi. O çirkin ses tonuyla "Bakar mısın?" diye seslenmesi parmak uçlarıma kadar sinirle dolmamı sağlarken yavaşça gözlerine baktım.

Elimde kalacaktı. Tanrı şahit, bir gün çok fena benzetecektim onu.

"Az önce Müdür Beyle konuştum ama bir de sizinle konuşsak daha iyi olacak sanırım." çoktan arabadaki yerini almış olan yeğenine baktı. "Elif'e sürekli olarak kızıyor ve diğerlerinden ayrı tutuyormuşsunuz. Bu yaptığınız ne kadar normal?"

Yalan söylüyordu. Karşıma geçmiş, neredeyse sırıtmamak için kendisini tutarak bana yalan söylüyordu ve bu tavırları beni delirtiyordu.

"Ben çocuklara bağırmam, hiçbir zaman bağırmadım. Daha iyi bir yalan bulun kendinize."

Sadece Sen • [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin