Hazar direk yataktan ayağa kalktı hızlı bir şekilde. "Ne? Ne abisi ne oluyor?" dedi iki eli ile yüzünü ovalarken.
"Abim ve yanında Osman'la Mahmut var. Kapıya dayanmışlar ve 'açın kapıyı!' diye bağırıyorlar." nefes nefese hızlı bir şekilde konuşuyordum. Benim sesime Rüya uyandı, Mustafa hâlâ horluyup uyuyordu. Mahmut ve Osman, diğer abilerimdi.
"Ne oluyor? Ne bu bağırışmalar?" Rüya uykulu bir ses ile söyledi. "Rüya abimler geldi" dedim. "Hangisi?" diye sordu. Haklıydı, sekiz tane erkek kardeşim, abim vardı. Ertan, Mahmut, Osman, Erkan, Berat, Ozan, Mehmet ve Ahmet.
En sonda ben.
"Ertan, Mahmut ve Osman. Neyse tanımıyorsun zaten ama içeri girmemeleri lazım." dedim ve derin derin düşündüm. "Dilan..." dedi Rüya. "Efendim?" diye sordum. "Dilan sen aşağıya indin mi?" Rüya bana doğru dönüp sordu.
"Evet." dedim gözleri iyice açıldı Rüya'nın.
Mustafa uyandı ve "Sabahın köründe rahat bırakın ya..." dedi.
Derin aldığım nefesi hızla verdim.
"Konumuz bu değil Mustafa ama neyse," dedim. "Şaka gibi ya." dedi Hazar şaşkın içinde. "Ateşten kaçtık, su değilde ateşe düştük tekrar." diye de ekledi.
"Dilan." dedi Rüya. "Efendim Rüya" dedim tekrardan. "Peki ya seni gördü mü?" İşte bu soruyu ben de bilmiyordum. Ya evet ya hayır. "Ya, sanmıyorum..." dedim. İçim hiç rahat değildi. Kalbim sıkışıyor, nefesim daralıyordu. Belli etmezsem de öyleydim.
Rüya çok hızlı bir şekilde hırkasını giyindi ve lavaboya girip elini yüzünü yıkadı, biz de yıkadık. Şimdi aşağı kata indi, giriş kata.
Ben, Hazar ve Mustafa onu takip ediyorduk.
Bilgisayarlardan birşeyleri ayarladı ve kamerayı temizledi. "Siz yukarı çıkın ve üst kattaki güvenlik kamerasından beni izleyin." dedi, üzerine başka kıyafet giyinirken. "Ya başına bir şey gelirse ben dayanamam." dedi Mustafa. "Mustafa sen dediğimi yap" dedi Rüya. "Ya peki şurada seni izlesem?" Gösterdiği yer koridorun sonuydu. "Olmaz hadi yukarı." dedi. Mustafa bıkmış bir ses tonu ile derin bir of çekti.
Hepimiz yukarı doğru çıkarken Rüya seslendi. "Mustafa sen gel." dedi. Mustafa'ya takım, siyah gözlük verdi ve Mustafa giyinmek üzere hareketlendi. Hareketlenmeden önce konuştu. "Ben ne yapacağım bunu" dedi siyah gömleği, siyah pantolon ve siyah güneş gözlüğünü gösterirken. "Giyin." dedi ve Rüya onu bir odanın içine doğru sürükledi.
İkisi aynı odaya geçti.
...
Dakikalar sonra çıktılar ve karşımızda Mustafa ve Rüya değil de, Club'a çıkan Mustafa ve Rüya vardı.
Kırmızı elbiselerin içinde olan Rüya ve siyah takımların içinde olan Mustafa..
"Hadi siz yukarı çıkın." dedi Rüya bize doğru bakarken.
"Tamam." dedim ve Hazar'ın elini tutarak yukarı çıktık.
Hazar ile birlikte bilgisayardan onları izliyorduk.
Rüya üst üste çalan kapıyı açtı. Karşısında, Mahmut, Osman ve Ertan abim vardı. Mahmut'un elinde sopa, Osman'ın elinde tüfek ve Ertan'ın elinde poşet vardı. Ne poşetiydi o?
"Hey siz de kimsiniz?" diye sordu Rüya. "Dilan nerede!" diye bağırdı Ertan abim. "Ne Dilan'ı? O da kim?" ilk Mustafa ile üç saniye bakıştı ve Ertan' a gözleri döndü. "Dilan!" diye bağırdı ve üçü birden içeriye girmeye çalıştılar. Mustafa kolu ile onları durdurdu ve "Bana bakın! Eliniz kolunuz ile gezip elalemin kapısına dayanıp 'Dilan nerede!' diyerekten bağıramazsınız lan! Siz de kimsiniz he?" diye bağırdı Mustafa. "Ne yani Hazar adisi ve kardeşimiz Dilan burada değil mi?" diye sordu Osman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMSÜZLER AŞKI
Misterio / SuspensoO on yıl öncesi ve o on yıl içinde yaşadıklarım. Benim bu hayata küsüşüm ve bir daha gözümü açmamak üzere yeminim olmuştu. İki aşiretin barışacağı gün bir ölüm gerçekleşir ve herkes mahvolur en çokta ben. Ne olur bari ona bir şey olmasın. Artık mutl...