Bazen zamanı durdurmak isteriz, bazen geri almayı, bazen de şuan ki anı yaşamamak için erkenden ölmeyi bile isteriz. Ben ne mi istiyorum? Hayatta var olmamayı. Çünkü hayat bunları yaşamadan önce de iyi değildi, şimdi de değil. Dertlerden kurtuldum sanarsınız bazen, "sanırım artık mutlu olacağım" dersiniz ama herşey bir anda değişir. İşte o zaman anlarsınız, hiç bir zaman hayatın tamamen güzel ve sorunsuz olmayacağını.
Hyunjin bana tehdit edildiğimizi söylediğinde bu tehditin çok saçma ve sadece antilerin yaptığı bir oyun olduğunu düşünüyordum. Hyunjin bana ne konuda tehdit edildiğimizi söylediğinde ise bunun bir şaka olacak kadar basit bir şey olmadığını düşündüm ve bir kaç dakika boyunca baş dönmesi, mide bulantısı ve ateşimin bir anda çıkması ile kustuktan sonra bayıldığımı hatırlıyorum. Gözlerimi hastanede açtığımda herşeyin bir rüya olmasını istiyordum. Hyunjin'in gözlerinin içine bakarken bunun bir rüya olma ihtimali gittikçe düşüyordu. Çünkü neden bayıldığımı bilir gibi yüzüme acıyarak bakıyordu.
"Hyunjin?"dedim. Hiç bir şey demedi, diyemedi. Sanki kendini konuşmamak için uyarmıştı.
"Hyunjin hiç bir şey rüya değildi, değil mi?"gözlerimin içine bakmaya ve susmaya devam etti.
"Yaşadıklarımız gerçekti değil mi?"gözünden akan bir damla yaşı arkasına dönerek sildi ve bir süre boyunca bana hiç bakmadı.
"Hyunjin, lütfen bana bir şeyler söyler misin? Evet de, tehdit edildik de, ölüm ile tehdit edildiğimizi söyl-"
"Felix..."yüzüme bakmıyordu.
"Hyunjin?"
"Ben... Çok özür dilerim."
"Ne? Neden... Neden özür diliyorsun?"cevap veremeden bana sarılarak ağlamaya başladı.
"Felix bütün herşey benim yüzümden oldu. Tehdit edilmemizin suçu benim. Gerçekten çok ama çok özür dilerim."
"Hyunjin anlamıyorum ne senin yüzünden oldu?"ağlamasını durdurup gözümün içine baktı.
"Herşeyin suçlusu benim. Ama seni kurtaracağım ne olursa olsun seni kurtaracağım."
"Hyunjin neyin suçlusu sensin bana artık anlatır mısın?"
"Peki, anlatıyorum... Benim babam, annemle evliyken çok fazla geçim sıkıntısı yaşamaya başlamış ve bana bakmakta çok zorlanmışlar, evin kirasını da ödeyemedikleri için evden atılmışlar. Dışarda kalıyorlarmış ve bana bakamayacaklarını düşünüp beni evlatlık vermişler. Beni evlatlık olarak verdikleri aile çok zengin olduğu için annem ve babama ev verip geçinebilmeleri için bir miktar para vermişler."
Hyunjin bana daha önce ailesinden bahsetmemişti ve bu yüzden bende özel bir konu olduğunu düşünerek sormamıştım ve Hyunjin'in anlattıklarını dinlerken şaşkın bir yüzle ona bakıyordum.
"Beni evlatlık olarak verdikleri ailenin zenginlik sebebi ise... Mafya ile çalışmasıymış yani büyük bir tehlikenin içine atılmış bir oyuncak gibiymişim..."
"H-hyunjin bana bunu neden daha önce anlatmadın?"
"Çünkü korktum Felix. Çok korktum beni bırakacağını düşündüm. Zaten bir mafyaya evlatlık olarak verilmiş olduğumu idrak ettikten sonra o evi terk ettim. Mafya oldukları için beni bulmaları zor olmamış ama ben beni bulduklarını bile aldığımız bu tehdit mesajından sonra anladım."
"Nasıl yani şimdi bu aldığımız mesaj seni-"
"Evet... O adamdan geldi."
"Şimdi ne yapacağız Hyunjin?"
"Bilmiyorum ama seni koruyacağım. Gerekirse ben öleceği-"
"Hyunjin öyle bir şey olmayacak!"kolundan tutup kendime doğru çektim ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya devam ettim.
"Eğer sen kendini benim için feda edeceksen emin ol bende seninle birlikte geleceğim."
"Öyle birşey yapmayacaksın."
"Neden? Biz seninle ölene kadar birlikte olacağımıza söz vermedik mi?"
"Ama Felix.."
"Hyunjin bunları konuşmayalım. Bu durumdan nasıl kurtulabileceğimizi bulmalıyız."
Ne kadar düşünsek de hiç bir fikir bulamadık. Ben daha adamın yüzünü dâhi bilmediğim için onun hakkında hiç birşey söyleyemedim. Hyunjin ise kaderine razı olmuş gibiydi...
3 saat sonra
Hyunjin'le hastane çıkışında öylece hiç birşey konuşmadan yürüyorduk.
"Ne yapacağız?"diye sordum önüme bakarak.
"Bilmiyorum ama kurtulacağız, emin ol sorun yaşamadan kurtulacağız... Ama nasıl..."derken arkamızda duyduğumuz sesle birlikte ikimizde arkaya döndük.
"Emin misin Hyunjin?"simsiyah giyinmiş deri ceketli ve sakallı bir adamdı bu.
"S-sen nasıl.."Hyunjin konuşurken bir adım daha atarak bize iyice yaklaştı.
"Hm dinliyorum. Sizi nasıl bulduğumu mu soracaksın. Ben seni her zaman ve her yerde bulurum Hyunjin. Benden kaçışın yok. Sana çok zaman verdim. Benden saklandığını düşündün ama ben senin her hareketinde yanındaydım. Şimdi ünlü oldunuz."diyerek bana baktı.
"Naber Felix? Fanlarınla aran nasıl? Bayadır da videolarınızı aksatıyorsunuz. Oysa ki sizin sıkı takipçinizim ve videolarınızı dikkatli bir şekilde aksatmadan izliyorum."tekrar Hyunjin'e döndü. Biz ona hiç bir şey diyemiyoruk sadece dinliyorduk.
"Ah be Hyunjin niye sevgilini uyarmadın? Neden 'aşkım benim babam bizi bulabilir o yüzden kendimizi belli etmemeliyiz' demedin? Seni unuttuğumu mu düşündün yoksa? Seni unutmak mı? Seni unutmak en son yapabileceğim şey"
"Ne anlatıyorsun sen? Ne istiyorsan söyle ve buradan siktir git."Hyunjin bir anda konuştu ve bende onun kolunu sıkıca tuttum.
"Seni istiyorum Hyunjin. Benden kaçtın sanıyordun değil mi? Seni unutacağımı düşünüyordun değil mi? Ben seni unutmam Hyunjin. Şuanda oturduğun ev bile benim evim. Senin hiç birşeyin yok."
"Beni neden istiyorsun? Ben sana ne yapacağım?"
"Benden kaçtın, bunun bir cezası olacağını biliyor olmalıydın."
"Ne cezası?"diyerek söze girdim.
"Sevdiklerinizi mi almam size daha çok zarar verir yoksa sizi almam mı? Ah bunu sormuş olamam çünkü Felix'in sevdiği zaten elimde."dedi ve arkasında duran arabaya doğru elini şıklattı.
Gördüğüm şey karşısında olduğum yerde yere çöktüm.
Annem, elleri, ağzı ve gözü kapalı bir şekilde arabadan indiriliyordu.
"Anne..." Hyunjin anneme doğru adım atsa da üvey babasının korumaları Hyunjin'i tutup geriye çekti ve beni kollarımdan tutarak ayağa kaldırdılar ve gözlerimi kapattılar. Ben ise annemi orada o şekilde gördüğüm için şoktan hareket bile edemiyordum...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
School love | HyunLix
Historia CortaH- Felix... karanlıklarını aydınlatmama izin verir misin?