"Bilmiyorum. Sanırım artık onunla arkadaş olamayız." Kanroji-san omzumu sıvazladı. "Öyle söyleme Michi-chan!"
"Kanroji-san -"
"Bana Mitsuri de lütfen! Biz artık arkadaşız, resmiyete gerek yok," dedi ve gülümsedi. İstemeden de olsa gülümsediğimde kendimi düzelttim. "Mitsuri."
"Evet, Michi-chan?"
"Teşekkür ederim, senin yanında kendimi insan gibi hissediyorum."
*
*
*Efendi'nin eşi Amana-sama ile sohbetimizin bitmesiyle bahçede öylece oturuyordum. Sakura ağacı yeni çiçek açmıştı, fazlasıyla güzeldi. Savrulan yapraklar üzerime dökülürken gülümsedim. Bu naziklik tanıdıktı.
"Benim canım kızım, seni ipeklerle sarıp sarmalayacağım! İpekten farksız öreceğim saçlarını..."
Elim ister istemez kısa saçlarıma gittiğinde o hoş ses kimdendi hatırlamaya çalıştım. Ama nafileydi.
Tanıdığım birisi miydi?
Yoksa daha önce hatırlamamak üzere unuttuğum birisiydi?
Gözleri kiraz kadar koyu kadın; kızıl, uzun saçlarını tararken bir yandan da mırıldanıyordu. Gözleri büyük ve yüzü daireydi, alnı açık ve dudakları pembeydi.
"Oh! Hoshi?" Kadın döndü ve gülümsedi. Yanındaki kızın saçlarını okşadı. "Sende mi kendine bakmak istiyorsun?" Kızı kucağına aldı ve ayna karşısında karşı karşıya kaldığı benliği ile kızı tanıştırdı. Kadın kadar kızıl gözleri ve saçları vardı, yüzü tamamiyle ona tıpa tıp benziyordu. Lakin kadından daha beyaz bir tene sahipti. Çok geçmeden tombul yanakları, kadının kiraz dudakları ile yavaşça kaplandı. Ona daha sıkı sarıldı. "Ah! Canım kızım!"
"Kichiro!"
"Ah, sevgilim. Hoşgeldin." Kadın arkasına döndüğünde eflatun gözleri ve siyah saçları olan bir adam içeri girdi. Sevgilisi miydi? "Hoshi yaramazlık yaptı mı? derken kadına ilerledi ve yanına oturdu. "Hayır, çok uslu bir kızdı."
"İstediğin sakura yapraklarını topladım."
Kichiro?
O kimdi?
Bunları neden hatırlıyorum?
Güzel bir kadındı. Kiraz gibi kokuyordu. Sakura seviyordu sanırım, eşine sakura yaprakları toplattığına göre onları bir şey için kullanacaktı. Elime bir yaprak düştüğünde dikkatle inceledim. Neden bunu yaptığımı bile bilmiyorum..
Kichiro..
"Michikatsu-san," dendiği gibi arkamı döndüm. Bana yaklaşan Gyomei-san'nın yanında Genya'yı da görmemle gülümsedim. "Evet Gyomei-san. Sizi dinliyorum, bir sorun mu var?"
"İzninizle Genya benimle bir süreliğine çalışmak istiyor. Varisinizle bir süre çalışmak için izninizi isteyecektim."
Genya ile göz göze geldiğimde çekindiğini gördüm. "Tabii, sizin kadar tecrübeli bir avcı ile tadacağı bilgelik ve marifet eminim onu geliştirecektir." Gyomei-san hafifçe başını saygı amaçla eğdiğinde Genya bana gülümsedi. "Umarım sizi durumdan haberdar etmiştir."
Gyomei-san başını hafifçe salladı. "Vücudunu geliştirmesi için ona yardımcı olacağım. Nefes tekniği kullanamasa bile eğer izniniz olursa ona silah kullanmayı tavsiye edecektim."
Silah mı?
"Avcılık için kullanılan tüfeklerden mi?" Gyomei-san başıyla onayladı. Genya'ya döndüğümde yüzünde mutlu bir ifade vardı. Ağabeyine gerçekten kendini kanıtlamak istiyordu. "Pekala. Kendi kılıç ustamla konuşayım, Genya'ya nichirin demirinden bir tüfek yapsınlar."
"Ben sizinle de bir mesele hakkında konuşmak istiyordum. Eğer vaktiniz varsa?" Gyomei-san'ı onayladım. Genya uzaklaştığında oturduğum bahçedeki kayalıklara geri döndük. "Bir yıla yaklaştı, hashira olarak gayet iyi bir iş çıkartıyorsunuz. Dualarım sizinle."
"Teşekkürler Gyomei-san."
"Ama geçen gün olan tartışma için hayli üzgünüm. Iguro ve Shinazugawa'nın tavrını doğru bulmuyorum. Ama sizin de tavrınız hoş değildi."
Beni mi suçlu çıkarmaya çalışıyor?
"Rengoku ile sohbet ettik, sizin hakkınızda harika şeyler söyledi. Sanırım bir anlık birikmiş duyguların üzerine öyle bir davranış sergilediniz."
Gözlerim aralandığında onun yaşla dolu gözleri gülümsedi. "Sizin de diğer iblisler gibi geçmişinizi hatırlamadığınızı söyledi. Ama kalbinizin bir insandan daha nazik ve kırılgan olduğunundan bahsetti. Bu beni öyle sevindirdi ki."
"Teşekkür ederim, Gyomei-san. O gün... Çok öfkelendim. Dediğiniz gibi, ben artık bir insan değilim ama iblislerin tarafında da varolmadım. Beni de diğer iblislerden ayırmayan Iguro-san'a çok öfkelendim o kadar. Eğer beklentinizi hayal kırıklığına uğrattıysam çok üzgünüm."
Elindeki kırmızı tespihi oynattı. Bir kaç dua mırıldandı ve ayağa kalktı. " Rengoku'nun bahsettiği kadar nazik bir kalbin var. Dualarım seninle. Eğer bir yardıma ihtiyacın olursa mektup yazmaktan çekinme..."
Onu onayladım. Ardından omzumu sıvazladı ve Genya ile gitti. Sakura ağaçlarının altında tek başıma kaldığımda tekrar o kadın hakkında düşünmeye devam ettim. Gözleri... Bir yerden tanıdıktı...
Valla skjsmwndnw özür ya özür~
Wattpad girerken artık yorum görmemek beni üzüyor :')
Bu arada kitabı uzun tutmaya karar verdim. Manga finalini de birazcık değiştiricem~ ;>
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ブラッドムーン / Demon Slayer
Fanfiction"Güneş... Ne kadar sadist, ne kadar acımasız... Ne kadar güzel." - Kanlı Ay / Sanemi×Reader Profilimdeki linkten sizler için derlediğim şarkıları dinleyerek okuyabilirsiniz. 04.03.2023