Anlattıklarını ağzım açık olduğumu bil Hoshi-chan!
Shinazugawa-san ile aranda geçenler aşk mı yoksa tutku mu bilmiyorum ama emin olduğum tek şey, onun için çok değerli olduğun! Hem Uzui-san'nın Üstay Altı ile olan karşılaşmasından sonra senden ilk defa haber almamla beni çok sevindirdin! Iguro-san Uzui-san'nın tek elini ve gözünü kaybettiği için emekliliğe ayrılacağından bahsetti. Ben Uzui-san'a tebrik ve geçmiş olsun mektubu yolladım. Sende yollamalısın.
Ve Muichiro-kun konusuna gelince... İki aydan kısa bir sürede Hashira oldu, bence çok havalı! Ama Shinobu-chan ile bir sohbetimizde onun neden bu kadar unutkan olduğunu sorduğumda travma kaynaklı bir hiper unutkanlıktan bahsetmişti. O yüzden ona mektup yazmalı mısın emin değilim... Ama eğer kan bağınız varsa ki buna çok sevinirim, eminim seni hatırlamasa bile hissedecektir!
Kılıcım aşırı yıprandığı için Kılıç Ustası Köyü'ne gideceğim. Eğer bir görevin yoksa gelebilirsin! Birlikte biraz da olsa zaman geçirebiliriz, sohbetini çok özledim!
Aşk Hashirası, Kanroji Mitsuri
*
*
*"Michikatsu-sama, gözlerinizi açabilirsiniz."
Gözlerimdeki sargıyı açarken kulak ve burun tıkaçlarını da çıkardım. Tahta evlerden ve girişten oluşan köy girişine bakarken beni getiren kakushiye gülümsedim. Benden çekindiği belliydi.
"Teşekkür ederim. Tüm emekleriniz için."
Başını salladı ve bana cevap verdi, "Vazifem efendim. Umarım rahat bir yolculuk geçirmişsinizdir."
Başımı onun gibi hareket ettirdim. Küçük bir sohbet sonrası ona bıraktığım bahşiş ile vedalaştık. Köy girişinde adımlarımı ileriye attığımda tüm maskeli kılıç ustaları bana garip gözle baksa da giydiğim üniforma onları bir nebze de olsa sakinleştiriyordu sanırsam. Çok geçmeden kısa boylu bir kılıç ustası bana doğru ilerlemeye başladığında dilimi ısırdım.
Köy yönetici gerçekten bu adam mıydı?
Dış görünüşünü yargılamamalıyım.
"Köyümüze gelmeniz bizi onurlandırdı Ay Hashirası."
İnce sesi ile konuştuğunda aklımda kalan isim ile ona seslendim. "Ben onur duydum Techin-sama"
Sıska boyuna rağmen çevresinde dolaşan insanlara baktığınızda onun saygı duyulması gereken bir adam olduğu her halden anlaşılıyordu. Ufak bir sohbetin ardından köyün rahatlatıcı banyolarının olduğu kaynaklarından bahsetti.
"Uzun yoldan geldiniz, biraz dinlenin," dediğinde gülümsedim. "Çevredeki insanları korkutmak istemem-"
"Ah, hadi ama! Kim sizin gibi tatlı bir kızdan korkar ki? Gidin ve biraz rahatlayın. Bir teşekkür olarak düşünün lütfen."
Mahçubiyetle onu kabul etmekten başka bir seçeneğim olmadığı için beni yönlendirdiği dağa ilerledim. Dağa çıktığımda örgülü saçlarını bozmamış ve sıcak suda rahatlayan arkadaşıma gülümsedim.
"Merhaba."
Hemen arkasını döndü, beni gördüğüne o kadar şaşırmış görünüyordu ki. Sudan o haliyle çıktı ve çıplak bedenine aldırmadan bana sarıldı. "Ah! Hoshi-chan! Seni gördüğüme o kadar çok sevindim ki!"
"Bende-ama! Çok sıkıyorsun!"
Olağanüstü gücünü farketmemiş olacak ki hemen beni bıraktı, "Üzgünüm..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ブラッドムーン / Demon Slayer
Fanfiction"Güneş... Ne kadar sadist, ne kadar acımasız... Ne kadar güzel." - Kanlı Ay / Sanemi×Reader Profilimdeki linkten sizler için derlediğim şarkıları dinleyerek okuyabilirsiniz. 04.03.2023