Açıkça söylemek gerekirse...pek hoş bir an yaşadığımızı söyleyemem.
Altay iblisi bulmuştuk fakat iblis kendini bir balçığa çevirdiği için şuan azıcık zorlanıyorduk. Elimizdeki kılıçları ne kadar sallasak sallayalım bir işe yaramıyor, iblisin balçık vücudunda bir etki bırakmıyordu. Yanı başımdaki adamı bu durum daha da çok çıldırtıyordu.
Duymadığım küfürleri iblise savururken tekrar nefesini kullanarak rüzgar biçimi ile saldırsa da bu iblise yine de etki etmemişti. Üstelik balçık vücudu ile bizi boğmaya kararlı olan bu iblisin zayıf noktası olan boynu da vücudu içinde kayıplara karışmıştı.
"Shinazugawa-san! Saldırmayı kes artık!" diye bağırsam da bana da bir küfür savurdu ve balçığa yumruk attı. Fakat balçık onu daha da fazla yuttuğunda kendimi gevşeterek az da olsa beni bırakması için bir fırsat yakalamaya çalıştım. Yakaladığım fırsat ile hızlıca ona doğru ilerledim ve bileğinden yakaladığım gibi boynundan yukarısını tekrar hava ile buluşturdum.
"İyi misin?"
"Sence nasıl görünüyorum gerizekalı?!" diyerek bana bağırdığında gülümsedim. "Kendin gibi görünüyorsun."
Birden yüzü kaskatı kesildiğinde bu durumda yaptığım şaka ile kestirip attı.
"Bu sikik şeyden nasıl kurtulacağız? Bizi midesine indirecek," dedi ve kılıcına sıkıca sarıldı.
"İblis kan tekniği kullanabilirim. Ama...bu balçıkta işe yarar mı bilmiyorum."
"İblis kan tekniğin ne ki?" dedi ve ona doğru ilerleyen dalgayı yumrukladı. Kendi nefesimi koruduğumda yutkundum. "Kanımı zehire veya panzehire çevirebiliyorum. Nasıl oluyor bilmiyorum ama oluyor işte."
Bana göz devirdi ve şüphe etmeden uzattığım sol elimi bileğimden kesti. Yayılan kan siyaha dönerken balçık birden hareketlendi ve bizden uzaklaşarak iblisin bedenine geri döndü ve toparlandı. Yüzü yüze benzemeyen iblis kendi formuna geri döndüğünde yavaşça iyileşen sol elimin acısını umursamadan sağ elimdeki kılıcımı daha sıkı tuttum. "İblisler üstünde işe yarayacağını düşünmemiştim."
"Elin iyi mi?" diye sorduğunda odağımızın bozulmaması için başımı olumlu anlamda sallayarak hızla iblise doğru harekete geçtik. Bir Altayın iki Hashira'ya karşı asla bir şansı olamazdı.
Zaten çok geçmeden Shinazugawa-san iblisin boynunu kesti. Yavaşça parçalara ayrılan bedeni yokolurken etrafımıza bakındık.
Bu iblisi bir fuhuş odasında bulmamız ve bir kadınla beraber olması dışında bir sorun yoktu. Kadın ne yazık ki ölmüştü. İblisin ne tür bir alışkanlık edindiğini bilmiyorum fakat ölen kadınla onu pek hoş bir anda yakalamamıştık. Gerçi kadın o anda hala yaşıyor muydu, bilmiyorduk bile.
"İblisler midemi bulandırıyor."
Shinazugawa-san konuştuğunda elindeki saç bandına bakındım. O kadına ait olmalıydı.
"Üzgünüm. Ama diğerlerini koruyabildiğimiz için mutluyum. İyi iş çıkardık," deyip omzunu sıvazladığımda bana döndü ve kılıcını kınına yerleştirdi. Aynını bende yaptığımda derin bir nefesle pencereye ilerledik. Ne de olsa buraya sabah gelecek olan insanlarla karşılaşmamamız herkes için en iyisi olacaktı.
Taş patikada dönüş yolunda ilerlerken kanayan çiziklerden gözümü ayıramıyordum. Fakat o bunu pek sorun ediyor gibi görünmüyordu.
Hızlıca yanına yaklaştığımda kolunu yakaladım ve tam olarak iyileşmemiş yarasına sol bileğimden akıttığım damlayı damlattım. Beyazlayan sıcak sıvı ile yarası hızla kapandı. Bana garip garip bakarken mor irisleri küçüldü ve hızlıca bakışlarını benden uzaklaştırdı. Kulak uçları hafifçe kızarmış görünüyordu. Kolunu benden çekti ve bağırdı. "Dokunma bana!"
"Başka bir yaran var mı? İznin olursa eğer-" hızlıca lafımı kesti. "İznim falan yok!"
"Neden birden gerildin? Sana yardım etmeye çalışıyorum sadece." Bana veya dediklerime gözlerini devirdik bana doğru bir adım attı. "Yardımına muhtaç mı görünüyorum?"
"Hayır... Sadece yardımcı olmak istedim."
Gözlerini üzerimden çekmedi. Esen rüzgarla alnını kapayan saçları savruldu ve alnını kaplayan yara izleri bana kendini gösterdi. Fakat çok geçmeden gürleyen gök ile üzerimize boşalan yağmur ile ikimiz de irkildik.
"Sikeyim, bir bu eksikti... Gel benimle," dedi ve kolumdan beni tutup sürükledi. Geniş bir ağacın altında geçtiğimizde bize sadece rüzgar ulaşırken ağacın dibine oturmuştuk bile. "Bu hiç iyi olmadı."
"O niyeymiş?" diye sordu. Gülümsemekle yetindim. "Bana katlanmak zorunda kalacaksın."
"Tch, sana katlanmak başıma gelecek en iyi kötü son olabilir."
Derin bir nefes verdim ve tekrar Shinazugawa-san'a döndüm. "Bu kabaydı. Biraz daha nazik olabilirsin."
"Gerek yok," dedi ve hafifçe sırıttı. "Nazik davranmama değmezsin bile."
"Hey! Denemeden bilemezsin. Ayrıca, nazik olmana ihtiyacım yok."
Sinirini bozmanın keyfi ile gülümserken esen rüzgarla gözlerimizi kısa süre için kapattık. Açtığımızda devam etti. "Az önce öyle söylemiyordun."
"Eh, bunu hakettin."
Beni tuttuğu bileğimden tekrar kendine çektiğinde destek aldığım elim dengesini kaybetti ve onun dibinde buldum kendimi.
Yakındı.
Ayrıca sıcaktı.
Gözleri aralanmıştı. Bunun olacağını o da beklemiyor gibiydi. Kalkmak isterken buna engel olması ile yutkundum. "Sinirimi bozuyorsun."
Bir süre duraksadı ve yutkundu. Kelimelerini toparlamaya çalışıyor gibi görünüyordu.
"İblis olmana rağmen neden...neden bu kadar insan gibisin?"
Bunu sessizce söylemişti.
"Bilmiyorum. Belki de insan gibi hissetmek istediğim içindir..."
"İnsan olsan her şey çok farklı olurdu," dedi ve bana tekrar baktı. Gözlerine bir perde inmiş gibiydi. Nefesini yüzüme üfledi ve tekrar bana baktı. "Bu çelişki içinde kalmazdım."
"Ne çelişkisi?" diye sorduğumda bakışlarını uzağa çevirdi. Duruşumu düzeltip kendim ona yaklaştığımda bu sefer beni itmedi.
"Bilmiyorum."
Bana döndüğünde gözleri aşağı inip tekrar gözlerime yükseldi. "Senden nefret etmeliyim..."
"...ama yapamıyorum. Sinir bozucu olan bu."
Derin bir nefes alıp verdi, açıkta kalan göğsünün sıcaklığını hissederken elini sırtımda hissettim. Beni kendine bastırdı.
"Shinazugawa-san-"
"Tek kelime etme."
Sırtımdaki elini hafifçe hareket ettirdiğinde tekrar iç çekti. Ne yapmam gerektiğini hala anlayamamıştım. Fakat saçlarım arasında hissettiğim sıcaklıkla vücudumu ona yasladım.
"Yağmur dinince yola koyulalım," diye fısıldadığında sadece başımı sallamakla yetindim.
Yeni gelen güncellemeye sokim ya
Neyse.
Nabünüzz???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ブラッドムーン / Demon Slayer
Fanfiction"Güneş... Ne kadar sadist, ne kadar acımasız... Ne kadar güzel." - Kanlı Ay / Sanemi×Reader Profilimdeki linkten sizler için derlediğim şarkıları dinleyerek okuyabilirsiniz. 04.03.2023