BÖLÜM -1-

3K 106 18
                                    

Selaaaam 🙋🏻‍♀️ Ben geldim. Ben Mahza, yeni karalayıcınız. 😁 Sizlere yeni bir kurgu ile geldim. 🤗 Birkaç bir şey karaladık onu da paylaşalım dedik. Bitirmek nasip olur mu be? 🤔 Hadi bakalım:)

Girizgah

Ölüm neydi? Öldükten sonra bizlere neler olacak ve nereye gidecektik? İnsan ölmek ister miydi? Ya da hiç var olmamak, yaşamamak ister miydi? Bence insan ölmeyi isterdi, dünyada yaşamak için hiçbir nedeni yoktu çünkü. Ne için vardık ve neden bu b*ktan dünyada yaşıyorduk? Ölürken acı çeker miydik acaba? Ya da ölünce sevdiklerimize kavuşur muyduk? Neden dünya bu kadar adaletsizdi? Birileri rahatça yaşarken neden bütün kötü olaylar diğer insanların başına geliyordu? Ya da neden kötü insanlar ceza almıyordu?

Bunları anlamlandıramıyordum. Gerçi anlam vereceğimi ya da anlam bulacağımı da sanmıyordum bu sorularıma. Ama evet, ölümü istemiyor değildim. Kaç kere intihar etmeye niyet etmiştim şu dokuz ayda bende saymayı bırakmıştım artık. Bıkmıştım hayattan. Yorulmuştum. On yedi yaşında birine göre çabuk yaşlanmıştım sanırım. Ama hayat beni sınıyordu sürekli. Herkese eşit davranmıyordu hayat.

Marangozhanede bir yandan ustama yardımcı oluyorken bir yandan da dikkatle yaptıklarını izlemeye çalışıyordum. Kpapıdan içeriye polislerin girmesi ile tedirgin oldum. Niçin gelmişlerdi, ustam için olacağını sanmıyordum. Tanıdığım kadarıyla işinde gücünde, merhametli bir insandı. Herkese nazaran daha fazla para kazanma derdinde değildi. Tuhaf biriydi. Onun tabiriyle helal ekmeğin peşindeydi. Anlamıyordum onu ama yine de merhametli bir adam olmasından ve bilgeliğinden dolayı seviyordum ustamı.

Polislerin gelmesi ile meraklansam da ses etmeden bekledim ustamın yanında. O ise ne panikle ne de endişelendi. Önce ellerini sildi sonra da polisleri karşılamak ve olayı öğrenmek için onların yanına giriş kısma gitti.

"Hayırdır evlat? Bir sorun mu var?" dedi. 3 kişilerdi polisler. İkisinde üniforma varken bir tanesi sivildi. Sivil polis olduğunu düşünüyorum belki de komiser falandı kendisi. Bilemiyorum. Sivil olanla göz göze geldiğimde gözlerimi kaçırdım direkt. Onun bakışları ise bendeydi.

"Yok efendim sadece birkaç tane sorum olacak sizlere." Dedi. Ustamın onlara yer göstermesi ve bana da seslenmesi ile ustama döndüm.

"Oğlum bizlere birer çay getir." Ufak bir baş işareti ile çaydanlığın olduğu yere doğru adımladım. Polis abilere ve ustama birer çay döktüm ve çayları götürdüm. Ben çayları sunarken öylesine sohbet muhabbet ediyorlardı. Buna tam olarak anlam veremesem de umurumda olmadı bu durum ve işlerimin başına geçmek için marangozhaneye doğru adımlamaya başladım.

"Küçük bey de burada kalsın." dedi sivil olan. Şaşkın bakışlarımı onlara çevirdim. Ve ustamın baş işareti ile yanına oturdum. Olayları tam anlayamamıştım.

"Adın ne?" dedi

"Zeyd" ismimi söylerken sert bir bakış atmıştım. Buna sadece dudağının kenarındaki bir kıvrılma ile karşılık vermişti.

"Soyadın?"

"Ciru"

"Kaç yaşındasın?" Sorun benimle ilgiliydi sanırım.

"17 yaşındayım." Soruları sorarken bana dikkatle bakması ve gözlerini benden ayırmadan beni incelemesinden geriliyordum. Mümkün olduğunca göz teması kurmaktan da kaçınıyordum. Sevmiyordum o tarz şeyleri.

"Sadi Ciro'nun oğlu sen misin?"

"Maalesef ki" diye içimde mırıldandım ama tam anlaşılmamıştı bu yüzden tekrar sordu aynı soruyu. Onayladığımda ise başka bir soru daha yöneltti.

"Baban nerede?" Sebebi şimdi belli olmuştu. Yine ne haltlar karıştırmıştı acaba.

"Bilmiyorum." Dedim. Bilmekte istemiyordum.

"Benimle hastaneye gelmeni istiyorum." Dedi. Şaşırmıştım, daha çok baba bile demediğim o adam üzerinden soru sormasını bekliyordum. Ölmüş müydü acaba? Neden beni hastaneye çağırıyorlardı.

"Senden DNA testi istiyorum. "Dedi hiç ara vermeden. Ustam ses etmeden bizi dinliyor, olayları gözlemlemekle yetiniyordu.

"Neden?" diye bir soru yönelttim. Cevap vermedi soruma sadece

"Bizimle gelmen gerekiyor." Dedi.

"Resmi bir işlem değil sanırım bu." Dememle kaşları hafifçe kalktı.

"Nereden anladın?"

"Rica etmezdin o zaman. Sadece emrederdin." Hafif bir tebessüm edip başını eğdi.

"Aynen öyle delikanlı. Lakin benden bu konu hakkında bilgi alamayacaksın maalesef ki. Sorgulamayıp benimle gelirsen senin için daha iyi olacağını düşünüyorum açıkçası. Bazen her şeyi hemen bilmek insanı zorlar. Sonuçlar açıklanınca istersen anlatırım sana." Dedi. Sessiz kaldım bir süre. Aklımdan türlü senaryo geçiyordu çünkü.

"Olur." Dedim. Kendime hayrım yoktu, hayattan bir beklentim de yoktu. Belki delillerde falan insanların işine yarardım. Belli etmemeye çalışsa da fazla sorgulamadan cevap vermeme şaşırmıştı ancak işine öyle geldiği için çok da ses etmedi.

Arabaya binip hastaneye gittik. Ses çıkarmadan DNA testi için bana denilen şeyleri yaptım. İşlemler bittiğinde de iki abinin yanına gittim ve aklımdan geçenleri dillendirdim.

"Öldü mü o?" dedim.

"Kim?" dedi anlamayarak. Gözlerine baktım sadece. Bir şey anlarım belki diye. Ancak benim istediğim tepkiyi vermedi. Bende kimden bahsettiğimi anlaması için üstelemedim. Ölebilirdi. Benlik bir sıkıntı olmaz bilakis bana mükafat olurdu.

"Hayırlı işler." Deyip çıkışa doğru yürüdüm. Beni durdurup beni evime götürebileceklerini söyleseler de istemedim. Gideceğim bir evim, bir bekleyenim yoktu. Ya da benim için endişelenecek kimse yoktu. Bu yüzden sıkıntı da yoktu. Her şeyimi dokuz ay önce kaybeden bir insandım ben. Yaşama sebebini dokuz ay önce kaybetmiş birisiydim. Bu yüzden bir şeyler umurumda değildi. Sahilde biraz vakit geçirdikten sonra dükkâna doğru adım atmaya başladım. Kalacak yerim olmadığı için dükkânda kalıyordum. Salih usta ile sekiz ay önce karşılaşmıştım. Zor durumdayken bana yardımcı olmuş, hiç tanımadığı halde benimle ilgilenmişti. Sonraki süreçte de Salih ustanın yanında çalışmaya ve dükkânda kalmaya başlamıştım.

Dükkâna geldiğimde ustamın çıkmak için beni beklediğini gördüm. Halimi hatırımı sordu önce. Benim nasıl olduğumu, neler hissettiğimi sordu. Salih ustayı bu yüzden seviyordum sanırım. Hâlden anlayan adamdı. Sonra ise olayları sordu. Bende bilmediğimi söyleyince ses etmedi. Sadece çıkarken

"Vâki olanda hayır vardır. "Dediğini duydum.

Kurguyu nasıl buldunuz 🤔

Her pazartesi saat 22.00 gibi buluşalım derim. Bakalım bu romanın sonu ne olacak🤨

MEFKUT(KAYBOLMUŞ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin