BÖLÜM-5-

1.2K 96 38
                                    

Selaaam🫡 Ben geldiiiim. Bu defa ufak bir sürpriz ile erken geldiiiim💃 Sizleri bekletmeden bölüme geçeyim bölüm sonunda görüşürüz😉

Gece yarısı her zamanki gibi bir hayalet sessizliğinde uyanıktım. Normalden fazla uyumuştum gerçi ama yine de çok da tanımadığım ve bilmediğim bir yerde uyuyamamak zordu. Dükkânda uyuyamayınca marangozhaneye geçer orada uğraşırdım. Ama burada yapacak bir şeyim yoktu. Daha fazla duramayıp kalktım yerimden. Düşünmek istemiyordum bu yüzden kendimi bir işe vermeliydim. Zihnim boş olmalıydı. Düşünürsem kafayı yerdim. Odayı bir turladım ama beni oyalayacak bir şey bulamadım. Aşağı mutfağa su almaya indim bende. Herkes uyuyordu. Sessizce suyumu alıp odaya dönüyordum ki salondaki sehpanın üzerinde duran kitap dikkatimi çekti. Kitap okumak beni oyalayabilirdi. Kimin olduğunu bilmiyordum ve inşallah kitabı aldığım içinde kızmazdı. Kitabı elime aldım. Atsız'ın kitabıydı. İsmini birkaç defa duymuştum dükkâna gelen mahalle gençlerinden. Deli Kurt'tu kitabın ismi. Fırat'a ait olma ihtimali yüksekti. Kitap onunsa çok sıkıntı oluşturacağını düşünmüyordum ama diğerlerinin kitabıysa onların hareketlerini kestiremiyordum. Besmele çekip aldım kitabı ve bana verilen odaya geçtim. Besmele bana ustamdan kalan bir şeydi. Eline bir şey aldığı zaman besmele çekerdi. Ancak neden besmele çektiğini henüz öğrenemedim.

.

Kitabı bitirdiğimde sabah çoktan olmuş, evdekiler de uyanmışlardı. Sessizce kitabı da alıp aşağıya indim. Kimse görmeden yerine koydum. Mutfaktan da sesler gelince oraya yöneldim. Hatice Hanım kahvaltıyı hazırlıyordu.

"Yardım edebilir miyim?" diye sorunca şaşırdı. Sonra gülümsedi. Gülümsemek yakışıyordu ona.

"Tabii. Gel bakalım." Dedi. Yanına gittim ve ne yapacağımı sordum. O da salatalık ve domates doğrama görevi verdi. Ben salatalıkları doğrarken o da mutlu bir şekilde konuşuyordu.

"Ay ilk defa bir oğlum mutfakta bana yardım ediyor. Ne kadar mutluyum anlatamam." Dedi cidden çok sevinçli görünüyordu. Mutfakta bulunan masayı da hazırlamayı ihmal etmiyordu.

"Yemek yapmayı biliyor musun?" dedi.

"Birkaç bir şey. Onun dışında pek bilmem."

"Bu birkaç bir şeyden bana da bahset bakalım."

"Basit şeyler aslında."

"Nelermiş onlar?"

"Klasik aslında. Sucuk, yumurta, menemen gibi." Dedim. Annem vefat edince evdeki küçük kardeşime bakmak için yapıyordum bir şeyler. Ama yine de öğretecek çok insan olmadığı için fazla bir şey öğrenememiştim.

"Yine de Kuzey'den daha fazla şey biliyorsun." Dedi ve kıkırdadı. Bu sırada bana verdiği görevi bitirmiştim.

"Aramızda kalsın. İçlerinden en kötü yemeği o yapar daha doğrusu yapamaz. Hadi bakalım kardeşlerini sen uyandır bende sofradaki eksiklikleri tamamlayım." Tam olmaz anlamında ağzımı açmıştım ki beni konuşturmadı.

"Hadi oğlum. Hem onlar senin kardeşlerin." Deyince çok da ses edemedim. Yukarıya çıktım. Koridorda bir beş saniye falan bekledim. Ne yapacağımı bilemedim bir an. Odalarına girmekten çekindiğim için bende kapılarını tıklattım sadece. Uyanıp uyanmadıklarını bilmiyordum ama biri uyanırdı herhalde. Sonra da ondan rica ederdim. Bu esnada Fırat'ın kapısı açıldı. Kaşlarını çatmış şekilde koridora baktı önce. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi daha çok. Bense köşedeydim.

"La havle" dedi. Söyleyiş tarzı komiğime gitmişti nedense. Bu duruma hafifçe tebessüm ettim. Tam kapıyı kapatıyordu ki beni gördü. Sabah sabah saçlar başlar karışık, polis halinden hiç eser yoktu.

MEFKUT(KAYBOLMUŞ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin