Merhabaaaalaaaar efenim 🙋🏻♀️
Nasılsınız? İyisinizdir inşallah. Yaşlarınızı söylediğiniz için çok teşekkür edirem;)
Zeyd abiniz ve bende ablanız olarak yolumuza devam ediyoruz😆Bu bölümü geciktirdigim için özür dilerim:)
Birkaç sınava girmem gerekiyordu özellikle de geçen kaldığım sınava🫣
Neyse şükür girdigim bütün sınavlara girdim ve geçtim.Sizleri daha fazla bekletmeden bölümümüzü sunayım🤗
.__________////________________
Doruk'un sesiyle kendime geldim ve önümde bulunan topu direkt olarak pas attım. Beynim kafatasıma ağırlık yapıyor gibiydi. Bir silkinip kendime geldim. Ben o zamanlarda yaşamıyordum. Ben şu anda buradaydım. Anılarımı unutup An'ı yaşamalıydım, An'da kalmalıydım.
Ben kendime gelene kadar Kuzey ve Fırat çoktan ikinci gollerini atmışlardı. Doruk ise yediği iki gol yüzünden hırslanmıştı. Mehmet Bey'in düdüğü ile topu alıp tekrardan oyuna başladık. Top şu anda Kuzey'deydi. Hızlıca koşup Kuzey'in önüne geçtim ve ayağının altından topu aldım. İlk baştaki dalgınlığım sebebiyle fazla oynamadığımdan oynayamadığımı sanmışlardı ancak asıl maç yeni başlıyordu:)
.
5-2 aldığımızda maçta Doruk havalara uçarken Kuzey ve Fırat üzülmemişlerdi bile. Onlarda çok mutlulardı. Şimdi de Hatice Hanım'ın getirdiği kekten yiyorduk. Ancak elim omzumdaydı sürekli. Dondurmamı tam olarak rahat bir şekilde yiyememekle beraber kendimi de çok pis hissediyordum. Bu durum diğerlerinin de dikkatini çekmiş olmalı ki Hanne'den soru geldi hemen.
"Omzunda bir şey mi var ya da omzunu bir yere falan mı çarptın?"
Sahadan çıkarken Doruk kolunu omzuma atıp "Sende ne cevherler varmış öyle" demişti. Kendimi zor tutuyordum. İnsanların benden izinsiz bana dokunmalarından hoşlanmıyordum. Ani bir tepki vermemek için ses edememiştim ancak kendimi acayip derecede rahatsız hissediyordum.
Hanne'nin bakışları hala bendeyken elimi omzumdan çekip ona baktım.
"Yok bir şey. " Doğruyu söylemedim ona. Fark etti o da. Ancak ses de etmedi. Dilim varmadı söylemeye. Nasıl derdim ki onlara. Ben sizin bana dokunmanızdan tiksiniyorum. Hemen yıkanma ihtiyacı hissediyorum. Biliyordum ki onlar temiz, asıl kirli olan benim bedenim. Ancak yine de böyle davranmaktan kendimi alamıyordum. İlk defa tanıştığım ve şimdiye kadar iyilik gördüğüm aileye karşı kötü de olmak istemiyordum. Hastalıklı olduğumun ve düşüncelerimin yanlış olduğunun bende farkındaydım. Bunu onlara söylesem beni hemen bir psikoloğa götürürlerdi. Ancak psikolog falan istemiyordum hayatımda. Ben ölmek istiyordum sadece. Sessiz sakin ve huzurlu bir şekilde ölmek...Ölüm benim sürekli beklediğim sevgilim olmuştu.
-
Beraber bir günü daha bitirmiştik. Şu an Kuzey ile aynı odada kalıyorduk. Ben eve girer girmez hemen banyo yapmıştım tabi ki. Kuzey ise yatağına yatmış telefonuna bakıyordu. Nasıl uyuyacağım hakkında herhangi bir fikrim yoktu. DNA testinin sonucunu öğrendiğimden beri gelmeyen uykum, artık hiç uğramıyordu bana. Uyuyabilirsem en fazla 3 saat uyuyordum. Ki bu bile fazla oluyordu. Şimdi ise yatakta kara kara ne yapacağımı düşünüyordum, sanırım bu gece hiç geçmeyecekti. Aradan geçen bir saatin ardından Kuzey çoktan uyumuş, ben ise hala uyku perilerimi bekliyordum. Kuzey'i uyandırmamak için yatakta çok fazla da hareket edemiyordum. En son şimdiye kadar kaçtığım şeyi yapmaya karar verdim. Düşünmek...
Başımdan geçen olayları, yaşadıklarımı her birini teker teker düşünmeye başladım. Küçük kız kardeşim geldi aklıma. O da Elif gibi bıcır bıcırdı. İşten geleceğim zamanları dört gözle bekler, evde yalnız kalmaktan hiç hoşlanmazdı. Onu çok özlemiştim. Abi diyerek etrafımda dolanmasını, benimle saatlerce konuşmasını, yaramazlık yaptığında ellerini arkada birleştirerek gözlerini kaçırmasını ve daha onun hakkındaki birçok şeyi. Şimdi ise bir ailem, bir de ikizim ve hatta bir kız kardeşim vardı. Ancak onlarla aramızda uçurumlar vardı sanki. Ne ben onları tanıyordum ne de onlar beni. Hiç tanımadığım, bilmediğim insanların arasına gelmiştim. Onlar da hiç tanımadığı birini aralarına almışlardı. İki tarafta birbirine karşı çekingendi. Ancak bir şekilde işleri yoluna koymaya çalışıyorlardı. Ben ise...Bilmiyorum, kendimi hayatın akışına bırakmıştım.
Yazardan
Genç adam duyduğu korkunç bir ses ile uyandı. İlk başta ne olduğu tam olarak anlayamadı, tekrar aynı sesi duyduğunda ise tedirgin oldu. Yavaşça yatağından çıkarken yine aynı sesi duymasıyla ne olduğunu kavramıştı. Bu ses inleme sesiydi. Sanki birisinin büyük bir yarası varmış da çok acı çekiyormuş gibi inliyordu.
Dağ evinde oldukları için bu sesin bir hayvandan olabileceği de geldi aklına. Ses pencere tarafından geldiği için o yöne doğru yürüdü. Pencereye ulaştı, yavaşça perdeyi çekti ancak dışarıda herhangi bir şey göremedi.
Aynı sesi tekrar duyduğunda ise yutkunamadığını hissetti. Bu kadar ağrılı ve şiddetli bir ses dışarıdan değil aynı odada beraber kaldıkları kardeşinden geliyordu. Belli ki kardeşi rüya görüyordu. Onu uyandırmak için yanına ulaştığında alnından terler boşandığını ve uykusunda dahi olsa acı çektiğini gördü. Kıyamadı ona. Gencecik daha bıyıkları dahi yeni terleyen bir çocuktu. Kendilerinin ve kardeşlerinin aksine çok sessizdi. Hatta yaşıtlarına göre de aşırı sessiz biriydi. Onu ilk gördüğü gün, hayatlarını değiştiren o bilgiyi öğrendiği zaman, aklına gelmişti. Ondan öfkeli olmasını, bağırıp çağırmasını ya da olayları inkâr etmesini beklemişti ancak şu an karşısında yatan çocuk, beklediği tepkilerden hiçbirini vermemiş sessizce çekip gitmişti. O zaman anlamıştı aslında onun farklı olduğunu. O zaman fark etmişti kardeşinin kendileri gibi ya da yaşıtları gibi olmadığını.Şimdi karşısında kâbus gören çocuğu ürkütmeden uyandırması gerekiyordu. Sessizce seslendi birkaç defa. Ancak sesini kardeşine duyuramadı. Rüyasında acı çektiğinin farkındaydı. Bu yüzden onu sakince uyandırmalı ve bu kâbusun ona eza vermesini engellemeliydi.
Koluna dokundu hafifçe ancak uyuyan kardeşi yine uyanmadı. Bir şeyler sayıklıyordu ancak ne dediği anlaşılmıyordu. Bir kere daha hızlıca sarstığında çocuk gözlerini açtı birden.
Ve genç adam daha ne olduğunu dahi anlayamadan kendini yatakta buldu ve ardından boynuna dayanan soğuk metali hissetti. Her şey bir an'da gerçekleşmişti. Daha yeni hissettiği endişe yerini korkuya bıraktı.
İlk defa kardeşini tanıyamamaktan nefret etti. İlk defa birini uyandırmaktan da nefret etti genç adam. Kurbanlık koyun gibi kardeşinin olayları kavramasını bekledi ona zarar vermemek için. Ve sonra kapkara gözleri gördü. Kendine korkuyla bakan annesinin gözlerine benzeyen o gözleri gördü. Ardından boynundan yavaşça çekilen bıçağı ve üzerinden kalkan ağırlığı hissetti. Yaşadıklarının şokundan çıkmak için kendine biraz zaman tanıdı. Hemen tepki vermemeli ve onu anlamaya çalışmalıydı. Derin bir nefes aldı, o sırada duyduğu kısık bir mırıldanma ile karşısında elindeki bıçağı saklayan çocuğa baktı. Özür diledi çocuk boynunu bükerek ve ardına dahi bakmadan odadan çıktı.
Yaşadıklarının hiçbirinden sorumlu olmamakla beraber yaptıklarından sonuna kadar sorumluydu. Ancak yaşadıkları ona sorumlu olduğu şeyleri yaptırıyordu. Yaşadıkları yaptıklarının getirisiydi, getirdiğiydi, getirişiydi.
.____________///_____________
Bölüm hakkındaki yorumlarınızı buraya alayım🙃
Kuzey ve Zeyd ikilisi
Sorarsanız 2 haftalık tatildeyim. Ancak bu 2 hafta içinde yapmam gereken daha doğrusu yapmayı istediğim kimisini de istemesem de zorunda olduğum çok şey var.
Sizlerde benim gibi misiniz?😒
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEFKUT(KAYBOLMUŞ)
General FictionDoğduğundan kısa bir süre sonra kaçırılan bir çocuk 17 yıl sonra bulunursa neler olur? Neler hisseder? Yaşamayı unutmuş ve sayısız intihara yeltenmiş biri yeni bir aileyi ya da yeni bir hayatı kaldırabilir mi? Ölümün ve kimsesizliğin ağırlığını ta...