2. BÖLÜM: Arel

51 4 1
                                    

♣️♣️♣️
Hayatıma hoşgeldin...

  Hayatım babamın yeni eşiyle tanıştıktan sonra bambaşka bir yol almıştı. Kendisi ilk başlarda bana bir arkadaşçasına yaklaştı. Bana beni hiç olmayan kızı gibi gördüğünü söylüyordu her seferinde. Başlarda bu ilgisi hoşuma gitmişti hatta yıllar önce kaybettiğim annemin yerine bile koyabileceğime inanmıştım. İşte bu aralar beni sürekli yanında davetlere götürüyordu ve beni zengin adamlarla tanıştırıyordu. İlk başta bunun nedenini anlayamamıştım daha doğrusu masum bir hisle yaklaştığını düşünmüştüm ama sonrasında babamın işleri kötü gitmeye başladığında beni kullandığını fark ettim. Beni devamlı yönlendirip iyi bir iş adamıyla birlikte olmaya zorluyordu. Nitekim sonunda dilediği olmuştu. Ilgar yani bir süredir görüştüğüm adam tam da üvey annem Nihan'ın istediği yönde bir adamdı. Güçlü, zengin, karizmatik... beni ve babamı kurtaracak cinsten. 

  Ilgar Atahanlı; kendi alanının en iyisiydi. Dünyaca bilinen büyük bir inşaat şirketi vardı. Tabii bunların yanında bolca rakibi de vardı ama bana kalırsa Ilgar'ın en büyük rakibi hırsıydı. İşinde de özel hayatında da hırslı biriydi. Bana karşı ise farklıydı... bambaşkaydı. Beni dünyanın en değerli kadını gibi hissettiriyordu. Onun yanında mutlu ve güvendeydim. Yaklaşık altı aydır birlikteydik ama ondan öncesinde uzaktan da olsa tanışıyorduk. Şimdi kolları arasında uyandığım esmer adamın güzel suratına uzunca baktım. Kirli sakallı çenesine bir buse kondurur kondurmaz gözlerini açtı. ''Hayatım...'' Kocaman gülümseyerek dudağına bir buse daha kondurdum. ''Günaydın sevgilim!'' Dedim uzatarak.

  ''Bakıyorum da keyfiniz yerine küçük hanım!'' Güldüm ve yerimden doğrulup ''Hadi Ilgar kalk artık ya acıktım!'' Diye söylendim. Onu dürterken bileğimden çekti. Çıplak göğüslerimizle birlikte dudaklarımız da buluştu. Kendimi geri çekip doyumsuzca dudaklarıma bakan yakışıklı beye gülümsedim. ''Hadi hayatım ya açlıktan ölüyorum ben.'' Dedim. ''Peki...'' diye mırıldanarak beni yavaşça kenara atıp üzerimden kalktı. Heybetli bedenini seyrederken beyaz çarşafla üzerimi kapadım. Lacivert berjerden gri renkteki eşofmanını alıp giydi ve banyoya doğru yöneldi. Bende kalkıp onun beyaz gömleğini giyip önünü rastgele ilikledim.

  Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Aşağı katta kahvaltı hazırlamaya başlayan görevlilere gülümseyip günaydın dedim. '' Size de günaydın Arel Hanım. Kahvaltınızı nereye servis edelim?'' dedi orta yaşlardaki Sevil Hanım.

  ''Aslında hava güzel gibi... Ilgar'a sorayım bir...'' derken merdivenlerden inen Ilgar'a gülümsedim. Üzerinde siyah bir takım vardı ve harika görünüyordu. ''Hayatım bahçede yiyelim mi?'' Diye sordum usulca Ilgar ise ters bir tavırla ''Olur Arel.'' Dedi. Gülümsemem aniden solarken yüzümü buruşturdum. Ilgar elinde sıkıca tuttuğu telefonuyla birlikte verandaya doğru gidince hemen Sevil Hanım'a dönüp ''Siz arka bahçedeki masaya kurun olur mu?'' Deyip koşar adım Ilgar'ın yanına gittim ve ''Bir şey mi oldu Ilgar?'' Diye sordum.

  ''İşle ilgili Arel... anlamazsın sen hiç kurcalama!'' der demez kırgınlıkla gözlerini süzdüm. Tam arkamı dönüp gidecekken belimden tutup  beni kendine çekti. ''Hayatım... sabah sabah tatsız bir haber aldım, gerginim o yüzden.'' Cevap vermedim. Uzun, siyah renkte  gür saçlarımı çekip boynuma küçük bir öpücük bıraktı. ''Güzelim benim... Alacağım ben senin gönlünü gece.'' Diye fısıldadı kulağıma. Kıkırdadım istemsizce. ''Hayır!'' Diye mırıldandım kafamı sallayarak . ''Evet...'' Dedi uzatarak ve sonrasında da beni kendine doğru çevirip burnumun ucunu öptü. ''Hadi küçük hanım kahvaltı yapalım sonra benim çıkmam lazım. Bensiz bir gün bile yolunda gitmiyor işler.'' Diye söylendi ve belimden destekleyerek çoktan hazılanmış bahçe masasına doğru yönlendirmesiyle birlikte ilerledik. Baş köşeye yerleşmeden önce hemen yan tarafındaki sandalyeyi çekip oturmamı  sağladı. Ben oturunca kendi yerine yerleşti. ''Biliyor musun sevgilim? Okulun balosuna az kaldı,'' dedim heyecanla. ''Mezun oluyoruz ya okul eşli balo düzenledi.'' Diye açıklamamı yaptım. Babamın isteği üzerine özel bir üniversite de mimarlık okumuştum. İlk başta pek istemesem bile şimdi okulumu ve bölümümü çok seviyordum. ''Gelecek misin diye sormuyorum.'' Derken omletimden bir parça kesip yedim.

TUTKUN (+18)  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin