♣️♣️♣️
Tehlikenin Nereden Geleceği belli olmaz...''Ilgar Atahanlı.'' Dedi Asil Kara kendinden emin olan bir tonlamayla. Hemen Ilgar' döndüm. Ilgar bize doğru ''Asille liseden beri tanışıyoruz... üniversitede de aynı okuldaydık.'' Diye açıkladı. Tüm bu açıklamaya rağmen bir yabancı gibi el sıkıştılar. Daha sonra babam kısaca Serkay'ı tanıttı. Asil Bey tek başına gelmemişti yanında bir bey daha vardı. İsminin Erdal olduğunu öğrenmiştik. Erdal Bey bayağı yapılı biriydi. Teni bronzdu ve kahverengi gözleri vardı.
Herkes tanıştıktan sonra birlikte yemeğe geçtik. Yemek boyunca beyler iş konuşmuştu o sırada ben sadece seyirci kalmıştım. Bir ara üvey annem yemek takımıyla ilgili laf sokmuştu ama umursamamıştım. Tatlılar servis edilirken Asil Bey bana doğru ''Küçük Hanım ne okuyor Vedat Bey? Okuyor mu ya da hala?'' diye sordu. Sorusunu babam yerine ben cevaplamak istedim, ''Mimarlık okuyorum ben, son sınıfım.''
''Güzelmiş... Ilgar'ın yolundan gidiyorsunuz demek.'' Dedi ve geri sohbetlerine devam etmek için başka konu açtı. Yemekten sonra ben ve Ilgar bahçeye çıktık. Ilgar sigarasını içerken ben verandanın korkuluğuna yaslanıp sapık Serkay'ın tehditini düşünüyordum. Ilgar sigarasını söndürdükten sonra yere bakan çenemi kaldırıp gözlerime baktı. ''Neyin var senin?'' Diye sordu.
''Yok bir şeyim.'' Dedim kaşlarımı kaldırarak. Bana inanmayarak bakınca gülümsedim ve yanağını öptüm. ''Birtanem lütfen ama...'' Arkadan gelen adım sesleriyle birlikte ikimizde döndük. Asil Bey gülümseyerek yanımıza yaklaştı. ''Rahatsız etmedim değil mi?'' Diye sordu ben başımı iki yana sallarken ''Hayır tabii ki buyurun.'' Dedim. Ilgar'a doğru dönüp. ''Uzun zaman oldu Ilgar...'' dedi ve ekledi ''Görüşmeyeli nasılsın?''
''Ben iyiyim Asil... Dediğin gibi uzun zaman oldu sen neden döndün yurt dışından? Yoksa işlerin yolundan mı çıktı?'' Asil Bey ceketinin iç cebinden sigara paketini çıkarıp Ilgar'a uzattı. Ilgar içinden aldıktan sonra Asil Bey paketi bana doğru çevirdi. ''Ben kul-'' derken Ilgar sözümü kesti. ''Kullanmıyor o.'' Asil bana bakıp gülümsedikten sonra geri Ilgar'a döndü. ''Şanslı adamsın Ilgar... Eee düğün ne zaman?''
Ilgar sigarasından aldığı nefesi geri verirken ''Şu an planımızda evlilik yok.'' Dedi, ben bu konu hakkında konuşmaktan nefret ediyordum. Hoşlanmadığım da her halimden belli oluyordu zaten. Bakışlarımı ikisinden de çekip yaz gecesine rağmen serin rüzgarlar esen göğe baktım. Gece ilerledikçe hava serinliyordu. Üşüdüğümü hissedince kollarımı birbirine doladım. Asil Bey üşüdüğümü fark etmiş olmalıydı ''Ceketimi verebilirim istersen?'' Diye sordu bana tereddütle bakarken. Ilgar onun sözlerinden sonra bana bakıp ''Gel birtanem içeri geçelim.'' Diyerek belimden tutup yönlendirdi. Asil Bey'e dönerek ''İyi geceler Asil Bey... görüşmek üzere.'' Dedim gülümseyerek.
''İyi geceler küçük hanım.'' Dedi o da bana karşılık olarak. Ilgar soğuk bir bakış atıp beni harekete geçirmek için hafifçe belimden itti. İçeri geçtiğimizde Ilgar ''Ben artık eve geçeyim sen de odana çıkıp uyu.'' diyerek beni tembihledi.
''Oha Ilgar ya!'' Diyerek güldüm ve kollarımı boynuna sararak. ''İyi geceler sevgilim...'' diye fısıldadım. Beni yavaşça öpüp ''İyi geceler.'' diye fısıldadı. Arkasından arabasına binene kadar izledim. O gidince kapıyı kapatıp ofladım. Arkama dödüğümde bahçe de sohbet eden babamla Asil Beyi gördüm. İkisinin de keyfi yerinde görünüyordu. Babam adına sevinerek odama çıktım. Yorgun ve bitkin hissediyordum oldukça ayrıca midem de felaket bulanıyordu. Hemen kıyafetlerimi çıkarıp yatağıma girdim. Komodinimin üzerinden yarım kalan romanımı alıp birkaç bölüm okudum. Sonrasında ağır gelen uykum nedeniyle gözlerimi kapadım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUN (+18)
Novela Juvenil+18 sahneler bulunur. Gök mavisini , Ay ışığını kaybetmiş... Sonra; Gök Karasını , Ay Güneşini bulmuş... ...