4. BÖLÜM : Çiftlik

29 5 0
                                    

♣️♣️♣️

  Sabah erkenden yine midemdeki bulantıyla uyandım. Bu sefer çok daha kötüydü çünkü kalkar kalkmaz banyoya koşmuştum. Kendime geldiğimde çok bitkin hissediyordum. Yavaş adımlarla yerden kalkıp elimi yüzümü yıkadım aynaya bakarken ten rengimin olduğundan daha da beyaz göründüğünü fark ettim. Daha fazla beklemeden dişlerimi fırçalayıp banyodan çıktım. Bugün giyeceğim pembe çiçekli şort eteğimi giyip üzerine de pembe renkte göbek üstü bir tişört giyip en son olarakta beyaz bir gömlek giydim. Nemli saçlarımı düzleştirip solgun yüzüm için biraz makyaj yaptım. Odamdan çıkıp merdivenleri inerken birden başım dönünce korkuluğa sıkıca tutundum. Derin nefes alıp yavaş adımlarla inmeye devam ettim. Evdeki hareketliliği görünce durumu onlara belli etmemek için kendimi toparladım.

  ''Günaydın baba! Nihan Hanım size de günaydın.'' İkisi de bir ağızdan karşılık verdi. ''Serkay nasıl?'' Diye sordum umursuzca. Nihan Hanım gülümseyerek ''Gayet iyi canım da ... senin neyin var solgun görünüyorsun.'' Gülümseyerek yanıtladım. ''Gece pek uyuyamadım onandır.''

  ''Hadi hanımlar yolda devam edersiniz sohbetinize.'' Dedi babam bize doğru. ''Şoför mü götürecek bizi hayatım?'' Diye sordu babama Nihan Hanım. Babam ''Hayır ben kullanacağım.'' Diye yanıt verdi.

  Birlikte yola çıktığımızda saat sekize geliyordu. Çiftlik bize sadece iki saat kadar uzaktı bu yüzden gayet mutluydum çünkü midem gerçekten çok kötüydü. Yarım saat sonra daha kötü hissettmeye başlayınca ''Baba bir yerde durabilir miyiz?'' Diye sordum. Babam bana dikiz aynasından bakıp ''Ne oldu kızım?'' diye sordu. Nihan Hanım dönüp suratıma baktım. ''Kız bayağı kötü görünüyor Vedat dur bir yerde de su falan alalım.''

  Babam aceleyle bir yere çekince koşarak tuvaleti bulmaya çalıştım. Tuvaleti bulur bulmaz kusmaya başladım tekrardan. Arkamdan Nihan Hanım da gelmişti. Ben ağzımı çalkalarken suratıma bakıp ''Arel?'' Dedi. Kağıt havluyla yüzümü kurularken titreyen ses tonumla ''Efendim Nihan Hanım?'' Dedim.

  ''Arel sen hamile misin yoksa?'' dedi kuşkuyla beni süzerken. İnanamayarak güldüm. ''Hayır tabii ki Nihan Hanım... yol tuttu sadece.'' Dedim çünkü böyle olduğuna emindim. Hamile kalmam imkansızdı çünkü. Birlikte arabaya geri döndüğümüzde babam bana su ve birkaç atıştırmalık verdi. Sudan birkaç yudum alıp arabaya bindim. Nihan Hanım babama ''Bir şeyi yok ya araba tutmuş.'' dedi ve ikisi de arabaya bindiler. Yolculuğumuzun geri kalanını ben uyuyarak geçirdim. Geldiğimizi bizimkilerin seslerinden fark etmiştim. Yavaşça gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Etrafım yemyeşil ağaçlarla doluydu. Arabadan sersemce kalkıp ilerideki kocaman ahşap eve hayranlıkla baktım. Asil Bey ve arkasındaki insanları fark edince mahçup bir ifadeyle gülümsedim. ''Merhaba...'' Dedim sevecen bir tavırla. Asil Bey'in arkasındaki yaşlı kadın Asil Bey'i iterek yanıma geldi ve bana sarıldı. Her ne kadar sersemlesem de bende ona sarıldım. ''Ne kadar güzelmiş kızınız Vedat Bey oğlum.'' Dedi yaşlı kadın.

  Asil Bey arkadan seslendi ''Babanne rahat bırak kızı.'' dedi gülerek ve yine yanında olan orta yaşlarında olan kadın gülerek . ''Arelciğim Feride anne seni şimdiden çok sevdi yandın vallahi.'' dedi gülerek. Yaşlı teyzeyse kaşlarını çattı. ''Gelin hanım mübalağa ediyor kızım sen aldırma.'' Bende gülümseyerek ''Merhaba efendim.'' dedim.

  Sonrasında Asil Bey'in annesi, babası ve kız kardeşiyle tanıştım. Hep birlikte bahçeye kurulmuş kahvaltı masasına oturduğumuz da havanın temiz kokusunu içime çektim. ''Çok güzelmiş çifliğiniz Asil Bey.'' Dedim içtenlikle. ''Aslında burası  babamın...''  dedi ve ekledi ''Bahçeyle ve atlarla uğraşmaya bayılır.''

TUTKUN (+18)  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin