♣️♣️♣️
Ufak tefek yalanlarKaren beni telkin edecek bir şeyler söylüyordu lakin anlayamıyordum. Ağlamaya devam ederken ''Arel dur bak yalnızca bir fotoğraf! Ilgar'ın açıklaması vardır.'' dedi. Kafamı iki yana sallarken telefonu kapatıp çığlık atarak duvara fırlattım. Öfkeyle yatağı dağıtırken bağırmaya devam ettim. Açılan kapıyla birlikte içeri giren görevlilere bağırdım. ''Çıkın dışarı! Çıkın! Beni yalnız bırakın!'' Yere çöküp ağlamaya devam ederken dizlerimi kendime çektim ve o şekilde saatler geçti. Dizlerim üzerinden kaldırmadım başımı. Beni bu hale sokan adamın evinde , yatak odasında bize ait olan yatağın dibinde oturdum. Koridordan gelen konuşma sesleriyle sarsıldım. ''Ilgar Bey sabahtan beri içeride bizi yanına sokmuyor.''
''Tamam siz geçin aşağı.'' Dedi tok çıkan sesiyle. Adım sesleri yaklaşınca kapının açılma sesi de geldi kulaklarıma. Kafamı kaldırmamaya yemin etmiş gibiydim. Işık yanınca şiş gözlerimin acısıyla gözlerimi kapattım. Yanıma eğilip bana dokununca geriye doğru kaçtım. ''Dokunma!'' dedim çatallı kısık sesimle. O kadar çok bağırmıştım ki sesim kısılmıştı.
''Arel ne bu hal! Nasıl aldanırsın saçma sapan bir habere?'' Kafamı kaldırıp suratına baktım ve bir iki saniye sonra geri önüme döndüm. İki üç tane resim vardı. Bir tanesi gece kulubünde iş ortaklarından birinin kızıyla sohbet ettikleri bir resimdi. Kadının eli Ilgar'ın yanağındaydı. Diğer iki resimse farklı zamana ait gibiydi lakin aynı gün çekilmişti. Aynı kadınla bir restoranda diğeri ise akşam bir kulube girerken.
Sesssizliği bölerek ''Bak hayatım bir tanesi geçen yıla ait o fotoğraflar. O dönem Melisle birlikteydik...'' der demez kafamı kaldırıp suratına baktım. ''Diğerleri ise iş görüşmesine ait. Melisle iş konuşurken yemek yedik sonrasında da onu kulube bıraktım bizimkilerin yanına.'' Cümleleri beni daha da öfkelendirerken ''Sen neyin savunmasını yapıyorsun?'' Dedim.
''Ilgar ben her şeyi gördüm anladım o fotoğraflardan! Bir de utanmadan eski sevgilim diyorsun? Bir insan eski sevgilisiyle neden buluşur?'' Dedim gözlerimden alev çıkarken. ''Arel iş dedim ya!'' Öfkeyle sesimi yükselttim. ''İş konuşacak yer ne kafedir ne de bar!'' Ayağa kalkıp elimde sıkıca tuttuğum yüzüğü yere fırlattım. ''Bitti Ilgar!'' Hızlıca ayağa kalkıp kollarımdan tuttu. ''Arel yapma güzelim... ne bitmesi?'' Kollarımı çekmeye çalışırken ağlayarak ''Bırak!'' diye bağırdım.
''Sakin ol sevgilim.'' diye yalvarıyordu bana ama ben sakin olmak yerine daha da öfkeleniyordum. Kollarımı çekip hızlı adımlarla odadan çıktım ve merdivenlere doğru gittim. Tekrar kolumdan yakalayıp. ''Arel yemin ederim bak sana yemin ederim ben hiçbir şey olamaz o kadınla benim aramda. Yalnızca iş. Babasına sor istersen! Kafenin kameralarını getireyim sana otur izle! Kulübe de bak!'' Onu dinlemeden kolumu çekmeye çalıştım. ''Lütfen sevgilim azıcık dinle.'' Onu sertçe itip kolumu kurtarınca bir anlık boşlukla dengemi kaybettim. Tek hatırladığım Ilgar'ın haykırışı ve canımın yanışıydı...
♣️♣️♣️
ILGAR ATAHANLI
''Arel!'' Diye haykırabildim yalnızca. Sevdiğim kadın, bebeğimin annesi hızlıca merdivenlerden yuvarlanmaya başlayınca korkuyla peşinden koştum. Acı çığlığı hala kulaklarımdaydı. Beyaz geceliğine bulaşan kanı görünce endişeyle güzel yüzünü avucumun içine aldım. ''Arel! Güzelim aç gözlerini! Sana bir şey olmayacak izin vermem!'' Alnındaki kan izini silmeye çalışırken gözümden bir damla düşünce sonunda kendime gelip küçük sevgilimi kucağıma aldım. Hızlıca arabaya gidip onu dikkatlice arka koltuğa yatırdım. En yakın hastaneye hızla sürerken korku ve panik içindeydim. ''İyi olacaksın hayatım.'' Dedim istemsizce bağırırken. Hastaneye vardığımda onu dikkatlice kucağıma alıp bağırmaya başladım. ''Doktor yok mu?'' Bir sedyeyle koşuşturan doktor ve hemşireler nasıl bu hale geldiğini soruyordu. ''Yatırın sedyeye!'' Dedi içlerinden biri. Arel'i dikkatlice yatırırken ''O hamile!'' Dedim ve sedye hareketlenince peşinden koşmaya başladım. Beyaz gömleğim, Arel'in gecelliği ve hatta sedye bile sevgilimin kanına bulanmıştı. ''Merdivenlerden yuvarlandı... lütfen... lütfen ona bir şey olmasın!'' Hasta bakım servisinin önüne gelince ben durmak zorunda kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTKUN (+18)
Novela Juvenil+18 sahneler bulunur. Gök mavisini , Ay ışığını kaybetmiş... Sonra; Gök Karasını , Ay Güneşini bulmuş... ...