Kutuplar

197 18 23
                                    

Neden bu şekilde davranıyordu hiç bir fikrim yok. Kafamda neden sonuç soruları dönüp dururken elimin dudağımda oldugunu ve sırıttığımı fark ettim. Sağı solu belli olmayan ne istediğini bilmeyen bir adam gibi davranıyordu. Ama nedense oyle biri değil gibi hissediyorum.

Barış odaya döner diye bekledim durdum ama dönmedi. Aşağıdaki sesler kesilince kendimi odadan dışarı attım. Aşağı kata inip mutfağa girdim. Dolabı karıştırıp yiyecek bir şeyler aradım. Dolapta bulduğum çilek reçelini kapıp dolabı kapattım. Bir süre ekmek nerde diye aradıktan sonra onuda bulup masaya oturdum.

Barış etrafta görünmüyordu. Ev tamamen sessiz ve karanlıktı. Eğer Barış aramıza mesafe koymamış olsaydı beni anneme götürmesi için onu ikna edicektim. Annem ben onu arasam bile huzursuzdu bunu hissediyorum. Bu evden çıktığım zaman eve bile gitmiycektim, hep annemle hastanede kalıcaktım.

Yemek yerken daldığım düşüncelerden çıkmak için kafamı sağa sola sallayıp kendime geldim. Kullandığım malzemeleri yerine koyup mutfaktan çıktım. Aşağı katta ne olduğunu çok merak ediyordum. Barışın olmaması keşife çıkmak için mükemmel bir fırsattı.

Yavaş adımlarla merdivenden aşağı doğru indim. Sol tarafta iki oda karşımda bir oda vardı. Karşımdaki odaya doğru ilerledim. Kapıyı ittirip içeri adımımı attım. Odaya girdiğimde burnuma gelen koku ile anladım bu odada ne olduğunu. Ortada sade beyaz bir masa ve sağ tarfta duvarda içi gözüken bir dolap vardı. Dolaba doğru ilerledim kabağını açıp biraz göz gezdirdim. En güzel ve en pahalılarında bir sürü şarap, viski, tekila vardı. En sevdiğimi seçtim. Tekila...

Gerçekten sarhoş olup geçirdiğim bu haftaları bir gecelikte olsa unutmak istiyordum. Odada bulunan diğer dolapta bardak olduğunu umarak kapağını açtım. Kendime bir bardak seçip ortadaki masaya oturdum.

Bardağımı doldurup yaşadıklarımın rüya olması , sabah annemin kollarında uyanma dileği ile ilk shotumu attım. En son içkimi yine annemin acılarını unutmak , tek gecelikte olsa mutlu olmak için içmiştim. Küçüklüğümden beri annemin yanında ağlamadan güçlü gözükmeye çalıştığım için o gece deli gibi ağlamıştım. Sonra her başım sıkıştığında dostum olmuştu alkol.

Sanırım yaklaşık on bardak içmiştim ki film kopmaya başladı. Elime aldığım son bardakla yukarı çıkmak için bu guzel odaya veda ettim. Merdivenden çıktım. Canım bahçeye çıkıp hava almak istemişti. Mutfaktan dışarı çıktım. Son bardağı mutfağa bırakıp kendimi bahçeye attım.

BARIŞ'IN AĞZINDAN

Bahçe kapısına geldiğimde kapının otomatik düğmesine basıp bahçeye girdim. Arabayı garaja doğru sürdüm. Park edip arabadan indim. Anahtarı garaj anahtarlığına bırakıp garajdan çıktım. Evin kapısına gelmiştim ki havuzun ordan gelen seslerle arka bahçeye doğru yürümeye başladım. Ben yaklaştığımda su sesleri kesilmişti. Havuzun oraya gelince Asya'yı gördüm...

Üzerinde ıslanmış bana ait gri bir tişört vardı. Beline kadar olan yeşil saçları, buğday teni, yeşil gözleri... Ben ondan kaçtıkça o beni kendine çekiyordu. Yanına doğru ilerlemeye başladım. Ama bir gariplik vardı sanki.
Yakınlaşınca bana bakması ile seslendim. Bana doğru bakıp gülümseyerek yanıma geldi. Islak saçlarını elleri ile arkasına attı. İyice yanıma yaklaştı. Aramızdaki boy farkı kapansın diye hafif öne doğru eğildim. Yanakları kıpkırmızıydı. Ve alkol kokuyordu. Gözleri yorgun bakıyordu.

"Sarhoş musun sen?"

"Hayır. Gel yüzelim birlikte."

Cevap vermeyince reddediceğimi anlamış olucak ki parmak ucunda yükselip ellerini boynuma doladı.

Bir varmış hep yokmuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin