Hiç bozuntuya vermeden hızla elini tuttum. Sıcacıktı. Kansızlıktan donan vücuduma soba etkisi yaratmıştı. Ama şu an önemli olan o değildi, önemli olan annem ameliyat olup iyileşene kadar bu adama karşı iyi kızı oynamaktı. Bana güvendiğinde annemi alıp toz olucaktım.
Elini tutunca bakışlarını bana çevirdi. Düz duvara bile keskin bakıyordu bu adam. Gülümsedim ve annesine doğru döndüm. Şaşkınlıktan ne diyeceğini bilemez haldeydi. Ortam fazla sessizdi.
"Eskort olmadığıma mı şaşırdınız ,oğlunuzla nişanlı olmama mı?"
dediğim şeyle kadın kendine geldi. Şaşkınlık ifadesini yüzünden silip kendine çeki düzen verir gibi olduğu yerde dikleşti. Yüzüne bakarak bile içindeki şeytanlığı görebiliyordum resmen.
"Sanırım Barış'ı diğer kızlardan fazla tatmin ettin."
İğrenç bir şekilde gülümseyip devam etti.
"Yoksa barış kolay kolay bir kızın elini tutmaz."
dediği şey sinirimi bozsada hiç umursamaz gibi sırıtarak baktım. Kendimden emin dik duruşuma geçiş yaptım. Boşta olan elimle saçlarımı geriye doğru düzelttim.
"Sanırım siz erkekleri bedeni ile etkileyebiliceğini düşünen taraftasınız. Umarım hayatınıza bedeniniz için değil sizi siz olduğunuz için seven biri ile karşılaşırsınız ne de olsa daha gençsiniz. "
Yapmacık gülümsememe şeker kız sırıtması ekleyip masum masum bakmaya başladım. Tamam yalandanda olsa bu nişan olayı kendimi ezdiremem ben.
Yüzü kıpkırmızı olsada sinir olduğunu belli etmemeye calısarak sırıtıyordu kadın. Söylediğim her şeyi sonuna kadar hak etti. Bir kadın olarak kendini nasıl objeleştirebiliyorlar anlamıyorum.
Barış gergin ortamı fark etmiş olucak ki beni uyaran bir biçimde elimi hafifçe sıktı. Hiç yüzüne bile bakmadım. Sanki haksız olan benim! Değilim tabiki.
Barış elimi tutan elini anlık refleksle bırakıp belime attı beni kendine doğru çekip konuşmaya başladı.
"Siz keyfinize bakın bizde giyinip gelelim o sırada kahvaltı hazır olur"
Eliyle belimden ittirerek beni merdivenlere doğru ilerletti. Sanki yürümeyi bilmiyorum. Her şeye hakim olma duygusu beni deli ediyor.
Odanın kapısı açıp içeri girmiştik ki kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Yakınlaştı.
"Ne saçma bir inadın var 47 yaşında kadınla tartışıyorsun."
Sinirli gibi değil ama ciddi bir şekilde konuştu. Bu adam nasıl birisini öldürebildi aklım almıyor. Cidden bir açıklaması var mıydı? Adam öldürmenin nasıl bir açıklaması olabilir ki offf.
"Altta kalmayı sevmem."
"Gerçekten altta kalsan seversin aslında..."
kurduğu cümleyi idrak etmem biraz zamanımı aldı ama anlayınca yanaklarım ufaktan kızardı. Ama aramızda bir etkileşim olması lazımdı, bu adam bana güvenmeliydi...
Daha da yakınlaştım. Aramızda milim fark varken durdum, gülümsedim. Bu yaptığım şeyden çok utanıcaktım ama elimde değil.
"Denemeden bilemeyiz."
Ne dedim ben simdi of. Şimdidrn pişman oldum. Derin bir nefes alıp iki eli ile beni omuzlarımdan tutup kendinden uzaklaştırdı.
"Bana bu kadar yakın davranma ." dedi.
Ciddi miydi bu adam az önce bana altıma alsam seversin imasında bulunan adam karşılık verince kaçıyor muydu? Erkeklerim beyni nasıl çalışıyor hiç bir zaman anlayamıycam. Madem böyle davranıyor bende sınırları zorlarım.