"O Zaman Onlarda..."

32 1 6
                                    

Harabeye girdim ve selam verenlere aldırmadan ilerlemeye devam ettim. Onlarla kaybedecek vaktim yoktu. İçerden bir çok odadan çığlıklar yükseliyordu. Çığlıklar ve inlemeler. Kahkahalar duyuluyordu, arada da şaplak sesleri. Fazla iğrençti. Aldırmadan devam ettim. Odalardan birinde en fazla 13-14 yaşlarında hatta daha küçük bile olabilecek bir kız kaçıyor üç adamda onu yakalamaya çalışıyor, her seferinde üstünden bir parça koparıyorlardı. Kızın gözü bana iliştiğinde hızla bana koştu ve belime sarılarak hıçkırıklarına devam etti. Bir yandan da bağırıyordu.

-Yalvarırım beni onlara bırakma. Ne istersen yaparım, yalvarırım!

Kısa bir süre kızın suratına baktım. Yüz ifadesi ne kadar korktuğunu belli ediyordu. Eğildim ve yüzüne yaklaştım. Göz yaşları sel gibi akıyor deli gibi titriyordu. Kollarından tuttum ve onu geldiği odaya geri fırlattım.

-Alın şu sürtüğü!

Onu fırlatmamla yere yapışmış ve şaşkınlıktan öylece kalakalmıştı. Ona yardım edeceğimi mi sanıyordu? Bunu neden yapacaktım ki!? Aptal! Onun şaşkınlığından yaralanan adamlar bir anda üstüne çıkarak kızı tamamen soydular. Burdan sonrasını izlemek istemediğim için arkamı döndüm ve içerilere doğru ilerledim. En sondaki odaya girdiğimde yerde yarı çıplak yatan kadının her yeri kanlar içindeydi. Beni gördüğü an ayaklandı ve üzerime yürüdü. Korkmalımıydım!?

-Yeter! Dur artık, yalvarırım dur. Daha ne alacaksın bizden. Yaptıkların yetmedi mi?
-Yetmedi be Esin Hanım. Yetmedi. Yetmeyecekte.
-Ne istiyorsun Allah'ın cezası ne!?
-Aaa! Ne kadar ayıp. Sizin gibi asil bir kadına yakışıyor mu?

Kendimi tutamadım ve gür bir kahkaha attım. Karşımda kıvranan kadını görmek bana zevk veriyordu. Ne kadar da masum! Suçsuz belki de ama umurumda değil. Bu gücümün göstergesiydi. Bana göre suçlu. Ve benim canım yandıysa herkesin ki yanacak.

-Annen sana iyilik, terbiye ya da ahlak nedir öğretmedi mi !?

Kanın beynime sıçramasıyla ona güçlü bir tokat attım. Kendimi tutamamıştım ama o kaşınmıştı. Yere kapaklandığında ağlaması artarken öfkem geçmemiş, hatta daha da artmıştı. Saçlarına yapıştım ve kendime sertçe çektim. Göreceksin terbiyeyi sürtük!

-Kes sesini yoksa seni kocanın gittiği eşek cennetine yollarım !
-Kocamı öldürdün, oğlumu öldürdün, beni o iğrenç adamlara...

Esin Hanım boğazından kaçan hıçkırıklar yüzünden biran sustu. Çok acınası görünüyordu. Ama ben acımıyordum. Acıyamıyordum. Bütün hislerim ölmüştü. Ben çoktan ölmüştüm.

-Beni öldürmenden mi korkacağım, durma yap!
-Yapacağım. Ama önce imzalaman gereken belgeler var. Daha önceden söylediğimde yapsaydınız bunlar olmayacaktı. Kimse Birol Koca'ya karşı gelemez. Sizi uyardım.

Kadın olduğu yere yıkıldı ve bir süre öyle kaldı. Tepeden ona bakıyordum. Belliydi. Çözülecek ve imzalayacaktı. Başka şansı da yoktu. Yoksa sıcak gecelere devam etmek zorunda kalırdı.

-Peki. Tamam. Ne isterden yapacağım.
-Aferin işte böyle.

Arkadaki adamlardan birine dosyayı getirmesini işaret ettim. İçeriden almaya gittiğinde ben halla Esin hanımı izliyordum. Ah nasıl da korkuyordu. Koskoca Esin Baysal basit bir yetimin önünde, toz içinde ki kıyafetleriyle yarı çıplak duruyor hatta yalvarıyordu. Kim tahmin ederdi ki.

-Buyur.
-Eyvallah Rıfat. Ee hadi bakalım Esin Hanım. İşte kalem ve de işte kağıt. At imzanı.
-İnşallah bana çektirdiklerinin beterini çekersin. Allah'ından bul merhametsiz vicdansız. Allah belanı versin!
-Verdi bile kadın. Uzatma da imzala.

Sonun da imzayı aldım ve dosyayı onu elinden alıp tekrar Rıfat'a verdim. Artık istediğimi almıştım. Kadınla hiçbir derdim yoktu. Onu rahat bırakabilirdim. Zaten her şeyini almıştım. Ama bira eğlenmek benim de hakkım ha ?

-Evet. Sizin için ayrılan sürenin sonuna geldik Esin Hanım. Kocana selamımı ilet.
Belimden çıkardığım silahı ağzına soktum ve bir süre bekledim. Ödü kopuyordu. Hani onu öldürmemi istiyordu?
-Ne oldu? Az önce durma vur diyodun. Hepiniz mi aynısını lan!

Silahın sesi ortalığı yıkarken kadının cansız bedeni olduğu gibi yığıldı. Üstüme ve etrafa sıçrayan kana iğrenerek baktım. Bir kıyafetim daha bok oldu, çok iyi!

-Birol Bey memnun olacak.
-Biliyorum. Neredeymiş güzel haberi bizzat ben vermek istiyorum.
-Her zamanki mekanında.
-Kumarhanede mi?
-Evet.

Kafamı yavaşça salladım ve hızla kapıya yönelerek odadan çıktım. Etraf hala aynı seslerle doluydu. Girişteki kızın olduğu odanın önüne geldiğimde kızın yerde kanlar içinde ölü gibi yattığını gördüm. Belli ki bayıltana kadar...

-Ne yaptınız lan kıza?
-Geberdi orospu! Kalbi atmıyor. Ölüsünden de zevk alamadım. Diğerleri de yapmak istemedi.

Adamın sözleri tekrardan öfkelenmemi sağlamıştı. Birde ölüsünü mü.. Adama sert bir yumruk geçirdim ve odanın ortasına düşürdüm. Korktuğu belli oluyordu. Korkmalıydı da.
-O zaman onlarda seni siker.
Etrafta yükselen kahkahalar ikinci kez iğrençliklerini gösterirken hepsi bu lafımın emir olduğunu biliyordu. Adamın üstüne yürümeye başladıklarında çığlık atma sırası ondaydı.

KARA TOPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin