"Aşkımızın Güneşi"

18 1 0
                                    

Ertesi gün üzerine siyah kotumu ve tişörtümü geçirdim ve her zaman giydiğim deri ceketimi de üzerime alarak evden çıktım. Merdivenlerden inerken zar zor giydiğim siyah sporlarımı giymek uğruna feda ettiğim işaret parmağımın arkasından küfürler savurarak hızlı adımlarla binadan çıkarak arabama atladım. Planımın ilk aşamasını bugün gerçekleştirecektim. Babam olacak o herifle ilk kez konuşacak, onunla ilk kez yüz yüze gelecektim. Umarım kendimi tutabilir, onu öldürmeden durabilirdim. Çünkü içimden gerçekten onu gebertmek geliyordu. Zevk-i sefa uğruna hem beni hem annemi harcamış, dönüp de arkasına bakmamıştı. Ama bunu yanına bırakacak değildim. Ödetecektim. Yaptığı her şeyi ona ödetecektim. O çok sevdiği karısıyla birlikte ödeyecekti hem de. Biricik ağabeyime ise ne yapacağıma karar vermedim. Eğere babası gibiyse onun sonu da kaçınılmaz.

Katipoğlu Holding. Şirketin önüne geldiğimde arabamı otoparka park ettim. Valeyle uğraşacak halim yoktu ve güvenmiyordum da. Ben bir çok kere vale ayağına araba çalmıştım, başkası neden yapmasın?

-Kime bakmıştınız hanımefendi?

Güvenliğin sesiyle dikkatimi toparladım ve ellerimi ceplerimden çıkarmadan ona ilerledim. Hanımefendi mi? Bana!?

-Ender Bey'e bakmıştım.

-Randevunuz var mı?

-Bunları sekreter sormaz mıydı? İşe bak daha girişten hesapa çekildik.

-Ender Bey şirkete yabancıların girmesinden pek hoşlanmaz.

-Yok ya? Herneyse. Ona kızının geldiğini söyle. Hangisi dersede yetimhanedeki dersin. Malum adam uçkuruna düşkün. Tohumları tüm Türkiye'yi sarmış durumda.

Güvenliğin moraran yüzünü görünce kendimi kahkaha atmamak için zor tuttum. İnsanları şaşırtmak hoşuma gidiyordu. Ya da utandırmak. Evet kesinlikle utandırmak.

-Şaka yaptım. Ben bir aile dostunun kızıyım. Birol Koca de o tanır.

-Buyrun Ender Bey'in odası...

-Biliyorum koç. İşine bak sen.

Adamın yüzü bu sefer şaşkın bir hal alırken ben halimden oldukça memnundum. Dışardan bakıldığında normal bir kız gibi dursamda hareketlerim ve konuşma tarzım oldukça maskülendi ve hep erkeklerin arasında büyümüş olmam bunu normal kılıyordu. Kız mı gördüm sanki büyürkende şeker kız kendi olayım?

-Hanımefendi...

-Güvenlik arkadaşla aynı mevzuları konuştuk. Bir de senle uğraşmayayım.
Otur oturduğun yerde.

Kız şaşkın bir şekilde öylece kalakaldığında fırsattan istifade o konuşmadan hemen içeri ilerledim. Etrafıma bakınırken kapılardan birinin üzerinde gördüğüm "Ender Katipoğlu" yazısına çarpık gülümsememle baktım. Katipoğlu. Güzel isim. Kapıya ilerledim ve tıklamadan açtım. İçeride sadece Ender Bey'i beklerken gördüğüm ikinci kişi şaşırmama neden olmuştu.

-Günaydın Ender Bey. Sizinle bir konu hakkında konuşacaktım.

-Günaydın küçük hanım. Doğrusu Birol Bey'in kızı olduğunu bilmiyordum.

-Ya evet. Ben onunun evlatlığıyım. Sizinle bazı konular hakkında konuşacaktım. Ama mümkünse yalnız.

-Tabi. Kuzey, oğlum lütfen bize izin ver.

Kuzey isimli çocuk yerinden kalkarak bana döndü. Sert bakıyordu. Sarı saçları ve mavi gözleriyle düzgün yüz hatları vardı. Boyunun oldukça uzun olduğu belliydi çünkü Ender Bey yanında ufacık kalıyordu. Sarışın bir erkek mi? Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve tıpkı karşımdaki çocuk gibi bende gayet sert bakışlarla bakmaya başladım.

KARA TOPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin