YETİM

47 1 2
                                    

Sesler. Sert sopanın yumuşak deriye değdiğinde çıkan, bir şey duvara sertçe vurulduğunda çıkan, tokat atınca çıkan, tekme atınca çıkan, yumruklayınca çıkan sesler. Bir hıçkırık koptu boğazından. Korkuyordu. Hem de deli gibi korkuyordu. "Gelmesin. Lütfen bana gelmesin. Allah'ım beni koru. Korkuyorum. " 6 yaşındaki bir çocuğun feryatlarıydı bunlar. İnce yorganına daha çok sarıldı sesler arttıkça korkusu da artıyordu. Gözleri acımaya başlamıştı artık
ağlamaktan. Her gece dayak yemeyi beklemek, ne olacağını bilmeden uyumaya çalışmak ölüm gibiydi. O an orada olan herkes bunu yaşıyordu. Biliyordu. Bir keresinde öksürdüğü için dövmüşlerdi. "Mikroplu velet!" İstese de öksüremiyordu artık. Bahçe hortumuyla dövmüşlerdi. Her öksürdüğünde aklına geliyor, tutayım derken boğulacak gibi olsada öksürmüyordu. Bir keresinde geç saatte tuvalete gitti diye dövmüşlerdi. İki adam bayılana kadar da bırakmamışlardı. Her geceyse büyükler küçüklerle bir oyun oynuyor kaybedenleri ya da beceremeyenleri dövüyorlardı. İstedikleri şeyler işkence gibiydi ve çoğu çocuk olduğundan sonu dayakla bitiyordu. Rastgele kafalarına göre seçtikleri kişiler her gece değişiyor, bu da herkesin gecesini kabusa çeviriyordu. Uyumaktan nefret etsede yorgunluktan bayılacak haldeydi ve uyumak istiyordu. Ama rüyalarında bile rahat yoktu. Ya da kabusları mı demeliydi. Hiç rüya görmemişti ki. Hep kabus. Her gece istisnasız gördükleri kabuslar çoğu gece altına işemesine neden olurdu. Her gece başka bir katliam görüyor sabahlarıda dayakla uyanıyordu. "Yine mi altına yaptın baş belası!?" Çok zayıftı. Çoğu denileni yapmıyor ya da yapamıyor herkes zihin özürlü olduğunu söylüyordu. Herkes ona hayalet derdi. Solgun derisi kötü beslenmekten onu garip gösteriyordu. Yeşil gözleriyle tam bir hayalete benziyordu. Yaşayan ölü. Konuşmazdı. Arkadaşı yoktu. Koşamaz, kavga edemez hatta doğru dürüst yürüyemezdi bile. Hiç anne sütü emmemişti. Çok kötü beslenmiş "ölür" denmişse de yaşamıştı. Hatta geldiğinde gömecek yer aranmış görevlilerin alay konusu olmuştu. "Senin yerin KARA TOPRAK", "Öleceksin küçüğüm." , "Hala yaşıyor mu bu? " Uzaklaşan seslerle rahatladı. Bugünlük kurtulmuştu. En azından yorganı hızla çekilmeden önce öyle sanıyordu.

KARA TOPRAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin