Medya: Aras
...Anlatamıyorum. Kimseye kendimi anlatamıyorum.oysa imkansız birşey istemiyordum ki, sadece anlaşılmak istiyorum. Ben sadece sevilmek istiyorum.
Yağmurun ardından oluşan kokuyu galiba en çok ben seviyordum, üstelik deniz kenarında bu koku eşliğinde denizi seyretmek dinlendiriyordu ruhumu.
Yanıma bıraktığım çantamdaki telefonumun 3. Çalışı da cevapsız kaldı. Tekrar çaldığında artık telefonu açmam gerektiğini fark ettim. Sinan arıyordu.
Aramayı yanıtlayıp, telefonumu kulağıma yaklaştırdım.
"Alo mehir merhaba, ben kafeye geldim ama sen çıkmışsın"
Sinanın kafeye geleceğini tamamen unutmuştum. Aslında umrumda olmamıştı. Bu işi artık sonlandırmam gerekiyordu.
"Mehir orada mısın?"
"Hı, evet. Ee şey ben geleceğini tamamen unutmuşum. Özür dilerim bu aralar kafam pek yerinde değil"
"Saçmalama özür dileme gerek yok. neredeysen söyle yanına geleyim istersen yada sen bir mekan belirle orada buluşalım"
"Tamam olur ben deniz kenarındayım. zaten yakın bir Kafe var oranın konumunu atarım sana.
"Peki... Bu arada mehir benim sana bişey söylemem gerek"
Lütfen artık görüşmek istemediğini söylesin. Amin
"Dinliyorum."
"Hani bahsetmiştim ya kardeşim ela. O şuan yanımda ve seninle tanışmak istiyor."
Şaka gibi, böyle emrivakilerden asla hoslanmazdım. Ben bu çocuğa bir daha görüşmeyecegimi söylemek için doğru kelimeleri seçmeye çalışıyorum ama onun yaptığına bak, erkeklere fazla yüz verince böyle oluyordu işte.
"Mehir, biliyorum önceden haber vermem gerekirdi ama gerçekten çok âni gelişti."
Ama dan sonra gelen tüm kelimelerin hiç bir anlamı kalmıyordu benim lugatımda.
"Adresi atıyorum"
Diyerek telefonu yüzüne kapattım.
Bu hak etmişti. Oturduğum banktan kalkıp cadde boyu yürümeye başladım.🖇️
Arka masalardan birine geçip, menüye göz gezdirdim. Benim kafemdeki içicek çeşidi daha fazlaydı.
Masama doğru yaklaşan iki siület gördüğümde bakışlarımı menüden uzaklastırdım.
Sinan ve 16 yaşlarında olduğunu düşündüğüm güzel bir kız çocuğu karşımdaydı.
Sinan elini uzattı, uzattığı elini tuttum. Kardeşinin belinden tutup masaya yaklastırdı. "Merhaba mehir, bahsetmiştim kardeşim ela. Ela ya elimi uzattım ve "merhaba ela abin senden çok bahsetti." Elimi tutup sıktığında "senden de çok bahsetti." Dedi. Tokalaşmamız bittiğinde Sinan eliyle sandalyeleri gösterdi ve hepimiz yerlerimizde oturduk.
Sinan hemen önündeki menüye odaklandığında "mehir sipariş vermedin Galiba" elindeki telefonu masanın üzerine bıraktı " hayır sizi bekledim ama kahve alacağım galibâ" Sinan gülümseyip "eh bende bilmiyormuş gibi soruyorum sen kahve içersin tabi"
benim kahve sevdiğimi bilmesi banı tanıdığı anlamına gelmiyordu.
Ayıp olmasın diye gülümsedigimde bakışlarını benden alıp kardeşine odaklandı. "Elacım biz kahve alalım sanada milshake söyleyeyim olur mu" ela onu onayladığında Sinan etrafa bakınıp garson aramaya başladıgında
"Galiba burada bizim kasaya gidip siparişi vermemiz gerekli" diyerek uyarı da bulundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Bir Damla Gözyaşı
أدب المراهقين"Onu gördüm. Yemek yiyeceğimiz mekanın yanında konser varmış hemde rei nin konseri onu gördüm sandım konsere girdim. Sonra her tarafta aradım bulamadım onu, içmeye başladım sonra belki kötü şeyler yaparsam yanıma gelir sandım." Gözümden yaşlar akark...