bölüm 8: bir takım sorular

9 8 2
                                    

Dktt: yapma nolursun
...
"Yapma nolursun bırak o yerimi doldursun bana ihtiyacın olursa sarılanı elbet unutursun" kulaklığımdan gelen şarkının nakaranı sadece dudaklarımı kıpırdatarak içimde söylüyordum.

Hava kapalıydı. Ellerimi montunun cebine koyup telefonumda çalan şarkıyı başa aldım. Eve otobüsle gidip geliyordum ve durak okulun biraz aşagısında kalıyordu. Aslında bu benim için bir nevi iyiydi.

Çünkü biraz yürümek, kendime vakit ayırmak ve kendimi dinlemek güzeldi.

Durağa geldiğimde kimsenin olmadığını gördüm. Elim hemen telefonuma gitti saati görünce ağzımdan istemsizce pişmanlık nidaları yükseldi.

Otobüsü kaçırmıştım, hemde iki dakika farkla!

Zaten bana gram güveni olmayan aileme bunu nasıl açıklayacaktım aceba.

Babama her türlü anlatırım ama annem asla inanmayacaktı.

"Az önce ne dinliyordun" kalın bir erkek seni duyduğumda sağıma doğru baktım. Ağzında yine hiç eksik etmediği sigarası vardı.

"Seni ilgilendirmez"
salak mehir! Cidden salak mehir! Niye çocuğa ter cevap veriyorsun sanki çocuk yüzünden kaçırdın otobüsü. Ayrıca çocuk diyip durma Aras onun ismi

"Hangi şarkıyı dinlediğini öğrenmek için dakikalardır dudaklarına bakıyorum mehir burçe. Ve ayrıca dudakların çok güzel."

Kalpten götürecek bu çocuk beni

Elimdeki telefonu kapatıp vücudunu ona doğru çektirdim ve tam karşısına geçtim. "Sapık mısın sen aceba? ayrıca burçe değil, mehir."

Kafasını gökyüzüne kaldırıp gür sesle kahkaha atmaya başladı.
Gülmesi bitince baş ve işaret parmağıyla burnunu sıktı ve " benim hakkımda böyle kötü yargılarda bulunman açıkcası beni çok üzdü." Yalandan alt dudağını sarkıttı.
Ondan uzaklaşıp duraktaki banklardan birine oturdum.

Mecburen yeni otobüsün gelmesini beklemek zorundaydım.

Ona cevap vermediğimi fark ettiğimde "git başımdan" diyerek önüme döndüm.

Cebindeki ellerini çıkarıp hemen yanıma oturdu. Aramızda yarım karışlık bir mesafe farkı vardı.

"Eğer o çocukla konuşmasaydın otobüsü kaçırmayacaktın"

Söyledigi sözle yine ona bakma gereği duydum. Bugün okul bahçesinden çıkarken karşı sınıftan arkadaşım benden onun adına edebiyat hocasıyle konusmamı istemişti. Ama bu neden arasın umrundaydı?

"sen beni mi dikizliyorsun?" diyerek iyice kabalaşmıştım. ikinci bir kahkaha atıp oturduğumuz bank a iyice yayıldı ve daha rahat davrandı.

" vallahi kalbimi kırıyorsun. sürekli bir sapık imaları, niye öyle diyorsunuz hanımefendi alındım gücendim vallahi."

komik değildi ki!!

"bugün okulda değildin ki , beni nasıl izledin. ben niye seni görmedim" ses tonunu düşürüp ona bugünkü aramızda geçen en normal diyologu sundum.

"yooo okuldaydım sınıftan çıkmadım zaten"

nasıl yaaa??! bugün 10. sınıfların katındaki tüm sınıfları gezmiştim ama o yoktu.

yoksa...

9 olamayacagına göre, 11 yada 12 idi.

aceba sübyancı mıydı?

"kaçıncı sınıfsın?" herşeyi konuştuğum çocuğun daha kaçıncı sınıf olduğunu bilmiyordum.

"11" morelim bozulmuştu. onun yaşıtı bile değildim ki neden gidip onunla aynı yaşta kişilerle konuşuyordu.

Siyah Bir Damla Gözyaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin