Oy ve yorum bırakmayı unutmayın.
[Jisung]
Sabah camdan içeri giren gün ışığıyla uyandım. Saate baktığımda ise 12.00 olduğunu gördüm. Ne yani bu saate kadar uyumuş muydum? Akşam Minho'yu düşünmekten uyuyamamıştım. Minho'dan daha fazla şey öğrenmem lazımdı, ama nasıl?
(Minho&Jisung)
Minho:
Nabıyorsun Jisung?Jisung:
Yeni uyandım, hiç bir şey yapmıyorum.Minho:
Tamam, saat 16.00 gibi ormanın girişine gelir misin?Jisung:
Tabi, neden olmasın?Minho:
Tamam, sonra görüşürüz.Minho'yla bu gün buluştuğumda bir şeyler öğrenmem lazım ki köyü bulabileyim. İlk önce ona yakınlaşmam lazım, zaten ondan bir şeyler öğrenmek çok kolay. Ne giyisem acaba?
.
.
.
Tamam saat geldi şimdi gitmem gerekli.
"Hey, Minho burdayım!" Minho'nun beni bulabilmesi için ona el sallıyordum. Beni gördüğünde yüzünde büyük bir gülümseme oluştu. Bir hışımla yanımda belirdi.
"Meraba Jisung, nasılsın?"
"iyiyim işte her şey aynı. Sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Hadi gel gidelim." Beni kolumdan tutarak sürüklemeye başladı. Acaba şimdi nereye götürüyordu.
"Geldik." Her getirdiği yer bu kadar mükemmel olmak zorunda mı? Ormanlık alanın içinde bir mağranın önünde su birikintisi vardı.
"Burası çok güzel bir yer." Bunu söylerken merakla etrafı inceliyordum.
"Beyenmene sevindim." Dedi bana mutlulukla bakarken.
"Minho." Dedim, aklıma bir soru takılmıştı.
"Hmm"
"Sen böyle yerleri nereden buluyorsun?" Gerçekten ne zaman buluşsak farklı bir yere getiriyordu.
"Buraları avcumun içi gibi biliyorum ondan dolalı seni bu güzel yerlere gettirmek istedim." Buraları avcunun içi gibi biliyorsa vampirlerin yaşadığı yeri de biliyordur.
"Neden beni bu yerlere getiriyorsun?" Merak etmiştim çünkü daha yeni tanışmıştık ve beni güzel yerlere götürüyordu.
"Buraların asıl güzelliği görmesi için." Bir dakika o bana güzel mi demişti?
"Ha?"
"Diyorum ki bu güzel yerlerin asıl güzelliği görmesi için seni getirdim."
"Ah anladım. Acaba şu mağranın içinde ne var?" Mağraya ilerlerken söyledim bunu. Ama daha mağraya giremeden elimden tutulup çekildim.
"Hey jisung, mağraya giremezsin ama uzaktan izleyebilirsin." Niye mağraya girmemi istemiyordu ki.
"Niye mağraya girmemi istemiyorsun?" O mağrada kesin bir şey var yoksa girmeme izin verirdi.
"Giremezsin çünkü... Çünkü... Çünkü orada bir sürü yarasa var." Yalan söylediğini anlamıştım. Hep böyle yalan söyliyemicekse ağızından bir sürü şey kopartırım.
"Ne güzel işte yarasa görmüş olurum, acaba yarasalar nasıl yaratıklar?" Gitmek istedim ama bir milim bile haraket edemedim. Minho normal vampirlere göre daha güçlüydü.
"Hayır, gidemezsin." Ama çok geçti çünkü ben kafama koyduğum her şeyi başarabilirim.
"Ya hadi hem sende gel. Bir şey olursa beni korursun." Ona masum masum bakmaya başladım.
"Tamam ama sakın benim yanımdan ayrılmıyorsun. Anlaştık mı?" Bana sorar gözlerle bakıyordu.
"Anlaştık." dedim mutlulukla. Orada ne olduğunu acayıp merak ediyordum. Çünkü beni oraya sokmamasının bir sebebi olmalıydı, dimi?
Beni sıkı sıkı tutarak içeriye götürüyordu. Ama anlamyorum beni niye bu kadar sıkı tuttuğunu. Sanki beni bir şeyden korumak istiyor gibi.
Kestik. Bu günlük bu kadar olsun, uzun bölüm yazmaya alışkın değilim. Nasıl olmuş?
Öptüm sizi muck<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Hunter-Minsung
FanfictionVampir avcısı Jisung, vampirleri avlayan cani bir avcıydı. Bir gün ormanda iyi kalpli bir vampir görür ve onu kullanmaya karar verir... ‼️⚠️UYARI⚠️‼️ KÜFÜR, KAN, CİNAYET İÇERİR. YAN SHİPLER: Hyunlix Chanmin Changin