Oy ve yorum bırakmayı unutmayın.
[Jisung]
Bana kan dolabını gösterdiğinde aklıma bir soru takıldı.
"Bu kanlar nereden geliyor." İnsanları öldürüp kanlarını filan almıyordur değil mi?
"Hastanelerden para karşılığında kan alıyorum." Ah, bu söylediği iyi oldu.
"İyi iyi."
"Sen yemeyini yemiyecek misin?" Önümdeki mantıyı gözüyle işaret ederek konuştu.
"Ah, doğru yemek vardı." Bunu söylediğim gibi gülmeye başladı.
"Niye gülüyosun?" Kaşlarımı çatarak konuştum.
"Çok şirinsin." Bir anda bana söylediği iltifatla dona kaldım. Elini gözümün önünde sallamaya başladı.
"Ah evet, öyle öyle." Minho dışında her şeye bakarak konuştum. Yine gülmeye başlamıştı.
"Gülmesene!" Kızgın bir surat yaparak söyledim.
"Tamam tamam." Gülümsemeyi bırakmıştı. Yemeklerimizi yedik. Birlikte sofrayı toplayıp salona geçtik.
"Ne izlemek istersin?" Minho bana dönüp sordu.
"Bilmem, aç bir şeyler." Aklımda hiç bir film yoktu.
"Tamam." Netflix'e girip film aramaya başladı. Baktığımda macera konulu bir film açtığını gördüm. Macera en sevdiğim film kategorisidir. (Kesinlikle macera benim en sevdiğim kategori değil!)
.
.
.
Filmi izlerken saatten haberimiz yoktu. Film bittikten sonra saate baktım, saat 14.52'ydi. Telefonda gezinirken aklıma Felix geldi.
"Minho, Felix nerede?" Hemen Minho'ya dönüp sorumu sordum ve cevap vermesini bekledim.
"Hyunjin almıştı." Dedi yeni bir film ararken.
"Nasıl yani?" Anlayamamıştım.
"Siz sarhoş olduktan sonra Hyunjin Felix'i alıp götürdü." Hala film ararken cevap verdi.
"Ya Felix'e bir şey olduysa." Çok telaşlanmıştım, ya o psikopat Felix'e bir şey yaparsa.
"Yani bence bir şey olmaz, Felix'e ne kadar iyi davrandığını gördün." Bir filmin konusuna bakarken konuştu.
"İyi davranıyoda onun sağı solu belli olmaz." Çok endişeliydim.
"Jisung, Hyunjin'i ne kadar tanıyosunda böyle bir sonuca ulaştın, güven bana bir şey olmayacak." Film seçmeyi bırakmış bana dönerek elimi tutmuştu biraz olsun rahatlamıştım.
[Felix]
Acayip bir baş ağrısıyla uyandım ve etrafıma bakındım. Burası benim evim değildi. Biraz daha bakındıktan sonra kapının açılış sesini duydum. İçiri girene baktığımda bir kızın girdiğini gördüm.
"Günaydın efendim." Kız önümde eğilerek bana selam verdi. Ne yapacağımı şaşırdım.
"Ah, eğilmene gerek yok." Ne yapacağımı bilmiyordum.
"Ben neredeyim ve sen kimsin?" Aklıma gelen ilk iki soruyu sordum.
"Efendimin evindesin ve ben efendimin hizmetkarlarından biriyim." Çok sağol ya, çok yardımcı oldun diyecektim ama son anda vazgeçtim.
"Efendin kim?"
"Hwang bey." Ben Hyunjiin'in evindeyim demek.Hyunjin bu kadar zenginmiymiş?
Yataktan kalkıp aşağı doğru yürümeye başladım. Arkama baktığımda kızın yatağı topladığını gördüm. Önüme dönüp yürüneye devam ettim ama bir sorun vardı, nereden gidicektim? Ev labirent gibiydi, her yere çıkan merdivenler, her yerde kapılar. Aklıma kıza sormak geldi. Tam kızın yanına gidiyordumki birine çarptım.
Kestik. Nasıl olmuş? Sizce kime çarptı?
Öptüm sizi muck<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Hunter-Minsung
FanfictionVampir avcısı Jisung, vampirleri avlayan cani bir avcıydı. Bir gün ormanda iyi kalpli bir vampir görür ve onu kullanmaya karar verir... ‼️⚠️UYARI⚠️‼️ KÜFÜR, KAN, CİNAYET İÇERİR. YAN SHİPLER: Hyunlix Chanmin Changin