Oy ve yorum bırakmayı unutmayın.
[Jisung]
Minho tetikte bir şekilde içeri doğru ilerliyordu. İlerlerken de belimi sıkıca tutuyordu. Gözlerinin kırmızıya dönüşünü gördüm. Bir şeyler oluyordu ama ben anlamıyordum. Bir anda önümde kırmızı saçlı bir adam belirdi, korktuğum için Minho'ya sığındım.
"Ooo Minho sen buralara uğrar mıydın?" Kırmızı saçlı adam alay eder bir şekilde konuştu. Bu adam kimdi ve Minho'yu nerden tanıyordu?
"Sende kimsin?" Diyerek kırmızı saçlı adama çıkıştım.
"Ooo misafir de getirmişsin." Bunu derken boynuma yaklaştı.
"Ondan uzak dur." Dedi Minho beni kendine daha çok çekerek.
"Ha bu arada beni merak etmiştin, ben Hwang Hyunjin memnun oldum." Dedi elini uzatıp bütün dişleriyle gülerken. Bende elimi uzatıcaktım ki Minho elimi geri çekti.
"Sakın aklından geçeni yapma!" Dedi Hyunji'ne dik dik bakarak. Neyden bahsediyordu anlamadım.
"A-a ben hiç öyle şeyler yapar mıyım? Aşk olsun Minho." Dedi alay ederek.
"Senden her şey beklenir." Diye atıldı Minho. Bende bir Hyunjin'e bir de Minho'ya bakıp olan biteni anlamaya çalışıyordum.
"Eee ne için uğradınız." Merakla sordu Hyunjin.
"Bakmak istedim geldik." Diye atıldım hemen.
"Ooo beni mi görmek istedin? Çok mutlu oldum bak." Diyerek mutlulukla gülümsedi.
"Hayır, mağarayı görmek istedim." Dedim, yüzündeki ani duygu değişimiyle afalladım. Hemen yüzü buz gibi olmuştu, soğukluk saçıyordu.
"Beni kırıyorsun ama." Öyle bir söylemişti ki titrediğimi hissettim.
"Hyunjin!" Uyarır bir şekilde konuştu Minho.
"Ne." Yüz ifadesini bozmadan Minho'ya döndü.
"Korkutuyorsun."
"Ama o da kalbimi kırıyor." Diye mızmızlandı.
"Senin kalbin var mı ki?" Diye alayla sordu Minho.
"Bilmem var mı ki?" Bunu söylerken gülüyordu. Gülüşü tüm mağarada yankılandı.
"Hadi gördüysen artık gidelim." Bunu söylerken bana döndü Minho.
"Ama daha derinleri görmedik." Diyerek isyan ettim.
"Oralara bakmasakta olur, zaten her yer aynı şekilde taşla kaplı." Diyerek dışarıya sürüklemeye başladı. Arkama baktığımda Hyunjin'in sırıtarak bize baktığını gördüm, ama umursamayarak önüme dönüp yürümeye devam ettim.
.
.
.
"Eee şimdi nabıcaz?" Mağradan çıktıkta sonra ormanda dolaşmaya başlamıştık.
"Sen ne istersen." Diyerek bana döndü Minho. Fırsat bu fırsat diyerek yapışırdım soruyu.
"Senin evine gidelim mi?" Mantıken o da vampir olduğuna göre vampirlerin köyünde yaşıyordur di mi?
"Benim evime mi?" Şaşırarak sordu Minho.
"Evet, noldu yoksa beni evine davet etmek istemiyor musun?" Diyerek başımı eğerek yürümeye başladım, üzgün görünürsem belki izin verir diye düşündüm.
"Tamam, gidelim Jisung." Bunu derken başımı kaldırdı.
"Yaşasın!" Diyerek zafer sevinci gösterdim. Minho bana şey gibi bakıyordu, şey işte şey olan şey.
Kestik. Nasıl olmuş?
Öptüm sizi muck<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Hunter-Minsung
FanfictionVampir avcısı Jisung, vampirleri avlayan cani bir avcıydı. Bir gün ormanda iyi kalpli bir vampir görür ve onu kullanmaya karar verir... ‼️⚠️UYARI⚠️‼️ KÜFÜR, KAN, CİNAYET İÇERİR. YAN SHİPLER: Hyunlix Chanmin Changin