Oy ve yorum bırakmayı unutmayın. Medyadaki şarkıyı dinlemenizi öneririm şarkı mükemmel ya.
[Jisung]
Sabah alarmımın çalmasıyla uyandım. Yatağımdan kalkıp banyoya gidip günlük işlerimi hallettim. Banyodan çıkıp aşğıya inerek kahvaltı hazırlayıp yedim. Odama çıkarak dolabımı açtım ve dolaba baktım.
"Ne giysem ki?" Bunu söylerken dolabımı karıştırıyordum. Aradan biraz zaman geçtikten sonra bir kombin oluşturmuştum.
"Tamam, bence güzel oldum." Odamda ki boy aynasından kendime bakarken konuşuyordum. Son hazırlıklarıda yaptıktan sonra evden çıkıp ormana doğru yürümeye başladım.
.
.
.
"Hey, Minho burdayım!" Minho beni görsün diye el sallayarak yanına gidiyordum.
"Ah jisung, gelmişsin." Bana mutlulukla bakıyordu.
"Hadi gel gidelim." Elimden tutarak ormanın içine doğru götürmeye başlamıştı. Çok heyecanlanmıştım, aylardır aradığım köyü bulucaktım. Ben bunları düşünürken Minho bir şey hatırlamış gibi bana döndü ve cebinden bir göz bandı çıkardı.
"Bak bana gözlerini bağlicam." Niye durup dururken gözlerimi bağlamak istedi ki?
"Niye gözlerimi bağlamak istiyorsun?" Ona bu soruyu sorduğumda düşünürmüş gibi yapıp cevap verdi.
"Süpriz çünkü." Süpriz mi, ne süprizinden bahsediyordu?
"Ne süprizi?" Merak etmiştim.
"Süprizler söylenmez jisung." Gülerken söyledi bana. Şimdi fark ediyorum ne güzel gülüyor.
"Tamam, bağla." Beni köye götürsün diyeceğim ama gözüm bağlı olacağı için yolu bulamicam. Hay bunu söylerken ki aklımı. Beni yavaş ve dikkatli bir şekilde eve götürüyordu.
.
.
.
"Geldik." Geldiğimizi söyleyip beni bir yerde konumlandırdı. Gözlerimi açtığında ilk önce etrafıma baktım. Manzara acayip güzeldi, bu ormanda böyle güzel yerler olmasına çok şaşırmıştım. (Evin fotoğrafını bölümün sonuna koydum.) Gerçekten büyülenmiştim.
"Evi beyendin mi?" Bana merakla sordu.
"Evet, ev çok güzel." Tek sıkıntısı evin köyün içinde olmaması. Köyde yaşamadığı için köyüde bulamicaktım.
"Beyenmene sevindim." Bana mutlulukla bakarken söyledi.
"Hadi gel içeri girelim." Beni elimden çekerek içeri doğru götürdü. İçerisinin de dışarısı kadar güzel olduğunu gördüm. Bir odaya doğru gitti.
"Hey Jisung, içeri gelsene." İçeriden bana seslendi.
"Geliyorum." Bunu söyledikten sonra içeri doğru yürümeye başladım. Odaya vardığımda evin salonu olduğunu gördüm. Salondaki koltuklardan birine oturdum.
"Kendinden bahsetmeye ne dersin?" İlk konuşan ben olmuştum.
"Adımın tamamı Lee Minho, 28(?) yaşındayım. Küçükken ailemi bir kazada(?) kaybettim. Kayıp bir kardeşim var. Tek arkadaşım sensin(?). Balık tutmayı ve dans etmeyi severim, yükseklik korkum var."
"Aaaaaaaaaaaaaaaaaa" Cümlesini bitirdikten hemen sonra çığlık attım.
"Noldu?" Telaşlı bir şekilde yüzüme baktı.
"Ayağıma bir şey sürtündü." Bunu söylediğimde gülmeye başladı. Niye gülüyordu ki?
"Niye gülüyorsun?" Tek kaşımı kaldırıp sormuştum.
"Benim kedilerim." Sonunda biraz sakinlemişti.
"Anlamadım?" Benim kedilerim derken neyden bahsettiğini anlamamıştım.
"Söylemeyi unuttum evde 3 tane kedim var." Kedisi mi vardı? Nerdeler acaba?
"Aaa, adları ne?" Kedileri görmek için etrafa bakıyordum.
"Soonie, Doongie, Dori." Hepsini teker teker göstererek adlarını söyledi.
"Adları ne güzel." Kedilerin yanına giderken konuştum. Kediler ben yaklaştıkça geriye doğru gidiyordu.
"Niye benden kaçıyorlar?" Minho'ya merak dolu gözlerle baktım.
"Seni ilk defa gördükleri için kaçıyorlar, seni tanıdıkça yanından ayrılmicaklar güven bana." Beni rahatlatacak şekilde bakıyordu.
"Tamam o zaman, zamanla alışırlar." Bunu söylerken koltuğa geri geçtim.
"Ben kendimden bahsettim, sen de kendinden bahset." Bana meraklı gözlerle bakmaya başlamıştı.
"Tam adım Han Jisung, 27 yaşındayım. Ailemi küçükken kaybettim. Tek çocuğum. Birkaç arkadaşım var. Söz yazmayı ve şarkı söylemeyi severim, karanlıktan korkarım." Kendimi tanıtırken beni ilgiyle dinliyordu.
"Ah, ne güzel birbirimizi tanıdık." Gülerken söyledi Minho.
"Bu arada Minho ne işinde çalışıyorsun?" Mesleğini merak ediyordum.
"Bir şirketim ve birkaç yerim var." Söylediğine göre zengindi.
"Zenginsin yani." Ona bakarak söyledim.
"Evet, sayılır." Gülerken söyledi.
.
.
.
Kendimi yatağa attım. Minho'yla konuştuktan sonra eve gelmiştim. Saat 02.13'tü. Çok uykulu olduğum için kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Kestik. Nasıl olmuş? Bu yaptığım en uzun bölüm. Köye gitmeden önce atayım dedim.
Minho'nun evini aşağıya koydum.
Öptüm sizi muck<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Hunter-Minsung
FanfictionVampir avcısı Jisung, vampirleri avlayan cani bir avcıydı. Bir gün ormanda iyi kalpli bir vampir görür ve onu kullanmaya karar verir... ‼️⚠️UYARI⚠️‼️ KÜFÜR, KAN, CİNAYET İÇERİR. YAN SHİPLER: Hyunlix Chanmin Changin