2. GÖKYÜZÜ GİBİSİN

103 42 62
                                    


"Gözlerinin içinde kayboluyorum sanki,o kadar güzeller ki dünyanın en değerli cevherine bakıyormuşum gibi hissettiriyor."

Gözlerimi bir odada açıyorum, eski bir oda.. Sarımtrak bir duvarı var. Tül perde çekili pencerede. O da sararmış, Batmak üzere olan güneşin ışığını odaya yansıtıyor azar azar.

Küçük bir oğlan çocuğu var karşımda, uyuyor. Belki de 5-6 yaşlarında anca vardır diye düşünüyorum.. Eski, kahverengi bir koltuğun üzerinde cenin pozisyonunda uyuyor.

İçerideki odalardan birinde hıçkırarak ağlama sesi geliyor. Çocuk Sesi duyduğu an uyanıp fırlıyor ayağa. Ani kalkışından dolayı sendelese de hızlı adımlarla bulunduğu kapıdan çıkıp hole doğru minik ayaklarıyla yürüyor.

Ağlama sesinin geldiği yeri anlamak için karşısına çıkan bütün odalara bakıyor çocuk, yüz ifadesi aşırı endişeli. Ben ise arkasından ifadesiz bir şekilde ilerliyorum ve baktığı odaların aralık kapılarından bakıyorum bende..

Sonra bir odaya daha giriyor. Aradığını bulmuş gibi koşuyor odanın içine. Ben de yaklaşıyorum odanın kapısına, yaklaştıkça hıçkırık sesleri ve iç çekişler daha da belli ediyor kendini.

Kapının aralığından bakıyorum diğer odalara baktığım gibi. Çift kişilik bir yatak var bir de yatağın yan tarafına oturmuş bir kadın.

Çocuğa benziyor kadın, siyah saçları, çehresi.. Ama sadece gözleri benzemiyor. Çocuk kahverengi gözlü, kadın mavi. Küçük çocuk kadına anne diyerek koşuyor. Demek annesi diye düşünüyorum.

Çocuk annesinin oturduğu yatağa zar zor çıkıyor. Çıktığı an dizlerinin üzerine oturuyor, ellerini annesinin kucağında birleştirdiği ellerinin üzerine koyuyor.

"Anne! Ne oldu? Neden ağlıyorsun?" Diye sorular soruyor annesine. O hiç birini cevaplamıyor, önündeki duvara dalmış yaşları gözlerinden akıp gidiyor hâlâ.

Çocuk annesi cevap vermeyince kolundan tutup annesini sarsmaya çalışıyor. "Anne! Cevap ver, lütpen." Çocuğun dili zor söylüyor kelimeleri.

Çocuğun yakarışlarını daha fazla görmezden gelemiyor annesi. Oğluna dönüyor. Tutup bağrına basıp sarılıyor, imkanı olsa göğüsünden içeri sokacak gibi sıkı sıkı sarılıyor. "Çok özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim. Özür dilerim." Annesi özür dilerken daha çok hıçkırıyor ve omuzları daha büyük bir şiddetle sarsılıyor. Ben ise hâlâ kapı pervazında durmuş onlara bakıyorum.

Kadın çocuğunun yanakları elleriyle kavrıyor."Özür dilerim..." kadın bir isim söylüyor. Ama duyamıyorum. Kadının önüne gidiyorum. Kafasını bana doğru kaldırıyor.

"Bir daha söyle o ismi." Sesim buz gibi. Kendi kendimi tanımakta zorluk çekiyorum.

Aynı ismi söylüyor. Ama anlamıyorum. Daha sonra onu merakla inceleyen oğluna dönüyor. Sesi artık daha fazla titriyor. "Seni onlara vermezsem babanı öldüreceklerini söylediler!" yine art arda özürler sıralıyor. Çocuğun kaşları şaşkınlıkla havaya kalkıyor. Anında annesine sarılıyor ve cesur bir sesle rahatlatmayaçalışıyor annesini. "Sorun değil anne'm.. Beni alırlarsa bende sana geri gelirim! Ayrıca sana bir şey yaparlarsa bende onlara yaparım anne'm, üzülme sen."

Kadının ağlaması saniyelik duruyor ve kafasını aşağı eğip oğluna bakıyor. "Olmaz. Olmaz. Olmaz. Olmaz. Olmaz.. Seni onlara vermeyeceğim. Asla." Saçlarını okşuyor oğlunun, kocaman altın kalpli oğlunun..

ABİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin