18. Bölüm

7K 324 16
                                    


Zeynep

Sinan arkasını dönüp ellerini hayır der gibi salladı.

''Zeynep gel yavrum.''

Yanına yanaşıp beline sarıldım. Kadına bakarak sesimi düz tutmaya çalışarak ''hanımefendi kim canım?'' diye sordum. Sakin olacaktım. Hamile biri şu an sevdiğim adamın evinde ona bunu söylüyordu. Yine de kendimi tuttum.

''Fuat denen itin arkadaşıymış. Onu çıkarmamı istemek için kapımıza dayanmış. Yetmemiş. Neyse.'' diyerek kendini frenledi. Duyduklarımla kadına döndüm.


''Sana yaptıklarını biliyorum. Ama seni taciz ederken bile benimleydi. Vazgeçemedim ondan. Biliyorum gurursuz biriyim. Kendime saygım da kalmadı. Ama hamileyim. Belki bunu duyarsa senin peşini bırakır bari söylememe izin verin ne olur.''

Yutkundum. Onun gibi bir babam şu an karşımda bir adam için kendini rezil eden bu kadın gibi bir annem olsun istemezdim. Bana tavrını bile bile adamın yanında kalmış yetmemiş çocuk yapmıştı. 

''Nereden bileceğiz sizin hamile olduğunuzu yoksa bu da Fuat'ın B planı mı?''

Kadın başını iki yana salladı. Elini çantasına atıp bir kaç tane gebelik testi çıkardı.

''İsterseniz beraber bunlardan yapalım. Hastaneye de gidebiliriz. Ne istiyorsanız onu yaparım''

Başımı iki yana salladım. Sinan pek oralı değildi. Fuat'ı daha ne kadar orada tutabilirdi ki?

''Sevgilim bi gelir misin?''

Asi yüz ifadesi ona seslenmemle bir nebze rahatlatdı.

''Gelecektim de tipini siktiğimin kendi bitiyor kırığı başlıyor.'' Diye homurdanarak arkamdan odaya geldi.

''Bırak söylesin. Daha ne kadar tutabilirsin ki?''

Başını salladı. ''Dediğin gibi olsun. Ama bir daha sana yaklaşırsa onu s-''

Dudaklarına küçük bir buse bıraktım. ''Terbiyesizleşme fırına bakayım.''

Çocuk gibi omuz silkti. ''Terbiyesizleşecektim. Hem de taa-'' 

''Sinannn.'' dedim sesim netti. Sus demek istedim.

''Tamam ya.'' diyerek benden önce çıktı.

Yemeği hazırlayıp oturduk. kadına yarın gelmesini söylemiş ve yollamıştı.

''Önce tatlı yeseydik yavrum.''

Yanaklarımı sıkıp gülmemeye çalıştım.

''Tadı damağımda kaldı be.'' diye elini masanın altından bacağıma uzattı. Eline şaplak atıp sandalyemi ondan uzaklaştırdım.

''Yemeğini ye.'' dudaklarını büzerek önünü döndü.

Şu an tam bir çocuk gibiydi. Çok tatlı bir çocuk.


&


Asuman

Öküz: Sen bi bana gelsene

Siz: Nedenmiş o?

Öküz: Çok hastayım

Siz: Banane ben doktor muyum?

Öküz: İlacım sen de

Siz: Yoo hiçte değil

Öküz: Yeminle hastayım

Siz: Bana mı?

Öküz: Sana da hastayım da şu an ateşim var gerçekten

Telefonu bırakıp mutfağa gittim. Çorba denemesi yapmak için çok geçti. Gerçekten hasta olmasa neden yalan söylesindi.

Siz: Geliyorum ya vicdanım kurusun

Öküz: Çok sağ ol ağrı kesici varsa getirir misin?

Siz: Tamammm.

Dolaptan iki çeşit ağrı kesiciyi alıp üzerimde ki penye elbiseye vestiyerde ki aynadan bir bakış atıp omuz silktim. Hemen gidip gelirdim adam hasta üzerime bakacak hali yoktu ya.

Hızla aradan geçip binanın aşağı kapısına geldim. Açık kapı sanırım bozuktu. Yukarı çıkıp en üst kat olan evinin kapısını çalacakken kapının aralık olduğunu fark ettim. Hava kararmıştı. İçeride ışık huzmesi sızıyor fakat cılızdı. Noluyo lan ! dedim. İçimden tabi. Dışımdan demek yemedi. Ya ona bir şey olduysa biri bir şey yap-'' içeri girmiştim çoktan. Arkamdan kapanan kapı ve karnıma dolanan ellerle kokusunu tanıdığım adama sırtımı yasladım.


''Hasta falan değilsin dimi?'' diye fısıldadım. Bağırmak istemiyordu canım. Kollarının arası huzurluydu. Dudakları kulağımın altına boynuma dokundu. Ama öpmedi. Öpse bu kadar ürpermezdim sanırım.

''Ateşim çıktı gerçekten. Seni görünce geçer sandım amaaa.'' dedi uzatarak.

Karnıma sardığı elleri sıkılaştı. ''İyice yandım.''



ÜSTEĞMEN'İM (Yarı Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin