4.BÖLÜM

45 20 21
                                    

Ecrinden:

Bugün kampın dördüncü günüydü ve sabah erken uyandığım için biraz yürüyüş yapmaya karar vermiştim.

Biraz yürüdükten sonra bir dere ile karşılaşmıştım. Derenin yanında sevimli minik bir kedi görmüştüm. Kediyi sevmek için yere çömdüm ve kedinin başını okşamaya başladım. Bir kaç dakika kediyi sevdikten sonra kedi koşarak yanımdan uzaklaşınca bende yavaşça doğruldum.

Tam arkamı dönüp tekrar kamp alanına döneceğim sırada arkamda Berkay'ı görmemle şaşkınlıktan geriye doğru sendelerken ayağımı burktum ve yaşadığım acıyla minik bir çığlık atarken yere düştüm.

Yere düşmemle dizimde ufak bir acı hissetmem bir oldu. Dizime baktığımda kanıyordu, yerde bir cam parçası dizimi kesmişti ama sanki cam dizimin içine gitmiş gibi acıyordu.

Ben dizimin acısıyla gözlerimden yaşlar akarken Berkay yanıma yaklaştı ve "Çok özür dilerim, korkutmak isteme- Ecrin, dizin dizin kanıyor" benim gözümden bir iki damla yaş düşerken ben ne kadar istemesem de kolunun altına girmiştim ve beni kamp alanına doğru götürürken durmadan özür dileyip duruyordu.

Kamp alanına yaklaştığımızda durdum ve ona dönüp "tamam artık özür dileme önemli değil. Senin suçun değildi" gözlerini benden çekti ve yavaşça yürümeye devam ederken "benim suçumdu" "hayır değildi ben dengemi kaybettim" "hayır-" "cidden bu döngüye devam mı edeceğiz" "haklısın"dediğinde gülüşüp kamp alanına gelmiştik

Toprak ve Fatıma endişeli bir şekilde hemen bana doğru koştular. Fatıma "Ecrin neredesin? Arıyorum arıyorum açmıyorsun. Dizin, dizine ne oldu?" Dedikten sonra toprağa döndü ve "Toprak hadi ecrine pansuman yapalım" "tamam, hadi ecrin gel" derken yanıma gelmişti ve berkayın kolunun altından beni çekip kendi kucağına almıştı.

Toprak beni kucağına alırken berkay "ne yapıyorsun?" "Arkadaşım yaralı ve sana sormam gerektiğini düşünmüyorum" dedikten sonra berkay arkasını döndü ve tam gideceği sırada gözleri dolmuş olan tuana ile karşılaştı. Devamında birşeyler konuştular fakat toprak beni çadıra doğru götürdüğü için ne konuştuklarını anlayamamıştım.

Ben çadırın içindeyken fatıma yanıma gelmiş va çantasının içinden ilk yardım malzemelerini çıkarıp bana pansuman yapmaya başladı. O ciddiyetle bana pansuman yaparken "Abartmayın fatıma o kadar abartılacak bir şey değil" dediğimde fatıma "kesin yoktur. Şuna bak gözlerin ne kadar da kızarmış." Fatıma dışarıya doğru bağırarak "Toprak bize su getirir misin? Suyumuz bitmiş Ecrin içse iyi olur"demisti.İki üç saniye sonra Topraktan cevap geldi"Hemen getiriyorum"diyerek uzaklaştığını duymuştum.

O gittiğinde Fatıma pansuman yaparken bir yandan da konuşuyordu."Nerdeydin sabahtan beri yoksun ortada ne kadar endişelendim haberin var mı?" Fatımanın yanaklarına uzanarak sıkmıştım ve ve "Oy benim arkadaşım benim için endişelenmiş mi kıyamam ben sana"demiştim

Fatıma"Hiç tatlılık yapmaya çalışma cezalısın"demisti kızgın gibi görünmeye çalışıyordu.Ama kızgın olmadığından emindim.İsyan ederek "Bu sefer ne cazası vereceksiniz"demiştim suratımı asarak.

"Her zaman ki gibi işte"demişti.Ah klasik cezalatımız birbirimizin ayakçılığını yapmaktı."Lütfen yapmayayım hem bu ayağımla nasıl yapayım"demiştim ayağımı göstererek.Fatıma hafifçe tebessüm ederek"Tamam tamam bu seferlik ceza yok ama söyle bakalım Berkayla ne işin vardı" evet geldik kritik soruya bilmiyorum ne olduğunu deyip kapatsam mi konuyu "Bende bilmiyorum nasıl olduğunu tam.Ormanda yürüyüşe çıkmıştım.Sonra bi baktım Berkay yani bende tam anlayamadım.Hersey hızlı gelişti"

Fatıma "Neyse bekle Toprağa bakayım ben, kalkma sende ayağa" fatıma toprağa bakmaya gittiğinde ben de olduğum yerde daha fazla uzanmıştım.

Fatımadan:
Ben toprağı çağırıp geri döndüğümüzde ecrin çoktan uyumuştu. Biz yemek yemediğimiz için elimize yiyecek üç beş birşey aldıktan sonra uygun biryere oturup aldıklarımızı yemeye başladık.

Gerçekten aklımı kurcalayan soruyu dile getirdim "sence berkay ecrine aşık mı?" "Nereden çıktı şimdi bu?" " Bilmiyorum, sanki berkay ecrine yakınlaşmaya çalışıyor gibi geliyor bana" "olabilir ama Ecrinin ona olan hislerini anlamış da olabilir" "Ben anladığını düşünmüyorum çünkü ecrin soğuk davranıyor ona" "doğru, aman neyse boşver yemeğimi yiyeceğim yiyemiyorum onun adını duyunca" "sen de mi sevmiyorsun onu" "sen de mi derken başka kim var ki?" "Ben, yani biraz itici geliyor bana. Hoşlanmıyorum ondan" dedikten sonra konuşmamız devam etmemişti.

5 dakika kadar sessizce yemeklerimizi yedikten sonra yanımıza doğru yaklaşan tuana yı görmemle yemeyi bıraktım. Onun o şebek yüzünü görünce yoprağa döndüm ve göz göze gelince güldük. Sanırım aynı şeyleri düşünüyorduk.

Tuana "Gülün tabi siz," demesiyle ikimizde kafamızı ona çevirdik. Toprak tam konuşmak için ağzını açtığında ben daha başlamadığı lafını kesip "Önce ağzındakini bitir" dedikten sonra tuanaya döndüm ve "Neden, gülmek için Tuana hanımdan izin mi alacağız?" "Ucubeye bak bir de laf söylüyor"

Tuananın bana bunu söylemesiyle Toprak ayağa kalktı ve Tuananın üzerine doğru yürürken "Ağzını topla, kim olduğunu zannediyorsun sen!"

Toprağın ona birşey yapmasından korktuğum için hemen ayağa kalktım ve toprağın ondan uzaklaşması için kolundan çekiştirmeye başladım.

Tuanaysa Toprağın onun üzerine doğru yürümesine aldırmadan "Berkayın sevgilisi" dedi. Tuananın söylediği cümleyle ikimizde durduk ve Toprakla birbirimize baktık.

İkimizinde aklına daha neredeyse 10 dakika önce konuştuklarımızın geldiğine emindim

"Sence berkay ecrine aşık mı?" "Nereden çıktı şimdi bu" "bilmiyorum, sanki berkay ecrine yakınlaşmaya çalışıyor gibi geliyor bana"

Toprak tekrar tuanaya döndüğünde "Bu senin böyle patavatsız konuşabileceğin anlamına gelmez, ayrıca sevgilinle hava atacağına git de sevgiline sahip çık ona buna yavşamasın" "bende tam o konuda konuşacaktım sizinle" dediğinde ben toprağın kolunu bırakmıştım çünkü artık Tuananın üzerine gitmeyi bırakmıştı.

Tuana konuşmaya devam etti "O ecrin midir nedir, o kızı sevgilimden uzak tutun" bu sefer ben kendimi tutamayarak "Bana bak  kızım, seni çok pis yolarım düzgün konuş" deyip tuananın üzerine hızla yürürken bu sefer toprak benim kolumu tuttu ve " sakin ol şampiyon" dedi.

Tuanaysa hala saçmalamaya devam ediyordu "Iyy uzak tut o pis arkadaşını benden. Neyse ben sevgilimin yanına gideceğim." Ben toprağın kolumu tutan elinden kurtulmaya çalışırken "Bırak beni valla yolacağım ben bunu tutamıyorum kendimi !" Toprak "bırak gitsin geri zekâlıyı" dedikten sonra tuana saçlarını savurarak yanımızdan uzaklaşmıştı.




Selammmm
Uzun zamandır bölüm atmıyorduk sonunda ataldik
Umarım beğenirsiniz oylamayı ve yorum yapamayi unutmayın sizi seviyoruz yeni bölümler gelecek görüşmek üzere <3333

Ormanında KayboldumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin