-
Son kez aynadan kendime baktım, doğruyu söylemek gerekirse beyaz mini elbisenin içinde çok güzel görünüyordum. Elbiseme eşlik eden topuklularım ve küçük çantamın renk uyumu da mükemmeldi. Son kez kokusuna bayıldığım parfümümü 2 fıs sıktım ve kapıya doğru ilerledim, hem ev hemde araba anahtarlarımı aldım ve evden çıktım.Nereye gittiğimi merak ediyor olmalısınız, bugün ilk staj günüm, bir şirkete gidiyorum ve çok heyecanlıyım. Gideceğim şirketin adı ise Ak Holding.
Ah üzgünüm, lafa dalıp size kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Tuananaz Tiryaki, 19 yaşındayım ve tek başına yaşamını sürdüren elinden geldiğince de mutlu ve enerjik olmaya çalışan biriyim. Maddi durumum ise gayet iyi, her ne kadar istemesem de ailemden gelen birşey bu. Babamın da bir şirketi var ve bana okumadan şirketin başına geçmemi teklif etti, tabii ki de kabul etmedim ama o vazgeçmedi ve başka teklifler sunmaya devam etti.
En sonunda okuyup staj yapacağımı anladığında benden stajımı orda yapmamı istedi fakat ben reddettim çünkü kızıyım diye bir çok işte kıyak geçeceğini biliyordum, bana kıyamıyordu. Her ne kadar reddetmem babamı üzse de bu durum öğrenme şansımı tamamen ortadan kaldırırdı.
-
Arabadan indiğimde beni büyük, gri ve siyah tonları ağırlıklı bir holding karşıladı. İlgimi çekmişti. Bu holdingin yanında her ne kadar beyaz giysem de renkli duruyordum. Vakit kaybetmeden içeri girdim.
Topuklularımın çıkardığı seslerle herkes dönüp bana bakmaya başladı. Hiç rahatsız olmadım çünkü hep dikkat çeken bir insandım yüzümle, fiziğimle. Herkes beni okulda da çok beğenirdi. Kendimi övmek için değil bu söylediklerim, doğrular bunlar.
Asansöre bindiğimde iki kız vardı, arkamda fısıltılı bir şekilde konuşmaya başladılar, umursamadım ve 9. katta indim CEO yazan odaya adımlayıp kapıyı çaldım. İçerden gel sesini duyunca derin bir nefes alıp kapıyı açtım.
Beni siyaha bürünmüş bir oda karşıladı, odayı aydınlatan şey CEO olduğunu düşündüğüm adamın arkasındaki bır duvar genişliğindeki camlardı.
Kıvırcık bir adam telefonla konuşuyordu kapı sesini duymuş olacak ki kafasını kaldırdı ve bana eliyle "bir dakika" işareti yapıp, kafasını tekrar elindeki dosyalara çevirdi.Konuşması bittiğinde telefonu kapatıp masaya bıraktı ve yine kafasını kaldırıp bana baktı.
Patron: Buyurun, oturun hoşgeldiniz
T: Hoşbuldum ben asistanlık için gelmiştim.
Patron: bir dakika bir telefon görüşmesi yapacağım.
"Ay yeter telefonla konuşup durma!" demek gelse de içimden, sustum ve iki çift laf edemediğimizden yüzüme yerleşen sinirimi, görmemesi için kafamı çevirip odayı incelemeye başladım.
Telefonla konuşmaya başladı.Patron: Yağız, senin asistana ihtiyacın vardı diye hatırlıyorum, doğru mu?
Yağız: Evet, geldi mi biri?
Patron: Bir kız geldi, gönderiyorum odana.
Dedi ve biraz karşı tarafı dinleyip telefonu kapattı.
Patron: Yağız, şirketin ortağı. Odası, kapıdan çıktığın an karşında duruyor, çıkabilirsin.
T: Tamamdır, çok teşekkür ederim .
Patron: Bu arada ben Çağan Efe AK.
T: Tuananaz Tiryaki. Memnun oldum Çağan Bey, teşekkür ederim tekrardan, iyi günler.
Ç: İyi günler.
Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüdüm ve çıktım, gözlerim odayı aradı. Tam karşımda duran odaya göz atıp ilerlemeye başladım ve odanın önünde durup kapıyı tıklattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Secret Watcher
Mystery / ThrillerTakıntılı bir adam, en fazla ne kadar ileri gidebilir ki? :)...