on iki

94 10 0
                                    

changbin,gördüğü notla şaşkına dönmüştü. tekrar tekrar okudu ama bir türlü anlayamadı. attığı konumda mı olacaktı? kafasında milyon tane soru dönerken. bir yıldır çıkmadığı evden çıktı. hyunjin'in ona aldığı ayakkabıları giydi. gözlüğünü taktı ki insanlar kızarmış gözlerini görmesin. konuma yaklaşmıştı. fakat, gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. aniden koşmaya başladı ve mezarlığın kapısından girdi.

"sevgilim? neredesin sevgilim? hangi ağacın arkasındasın. şaka yapma bana."

changbin durmadan koşuyordu,ama durmasını okuduğu yazı sağladı.

hwang hyunjin
08.11.19

"ne?"

changbinin ayakları aniden yere çöktü. gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

"nasıl? ne?"

zar zor sürünerek bile olsa, sevgilisinin mezarına ulaştı changbin. gözlerinden o kadar çok yaş geliyordu ki,göz yaşları kana dönüşmeye başlamıştı. elleri titriyor,nefesi düzensizleşiyordu.

"sevgilim,yapma lütfen. neden? hayır. gerçek olamaz."

changbin,kafasını mezar taşının yanına koydu. gözleri kararıyordu. hiç bir şeye inanmak istemiyordu. gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. kapanmadan önce sesini çıkartmaya çalıştı:

"s-sevgilim. hadi gidelim kalk. daha yapacağımız çok şey var. hyunj-"

gözleri tamamen kapanmıştı changbin'in. aradan bir kaç saat geçtiğinde jisung geldi.

"changbin? changbin kalk. changbin iyi misin? hayır kalk changbin."

jisung changbin'i uyandırmaya çalışıyordu. sonunda changbin gözlerini kırpıştırmaya başladı.

"ne,ne oluyor?"

"changbin,sakin kalmalısın. hyunjin seni böyle görmemeli. o yanımızda hala."

"ama jis-"

daha cümlesini tamamlayamadan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı changbin. o sırada jisung da changbin'e sarıldı.

"tamam changbin. sakin ol lütfen changbin. iyisin."

"jisung,ama hyunjin.. nasıl? neden?"

"sakinlemeye çalış. anlatacağım. ama sakin kalacağına söz ver."

"tamam ama,ağlamak istiyorum jisung. sevgilime son bir kez bile olsa sarılamadım jisung."

"biliyorum changbin. keşke elimizden bir şey gelseydi. keşke bize de en başından söyleseydi."

"neyi?"

jisung changbin'i ayağa kaldırdı ve kendisi de kalktı. kenardaki banka oturdular.

"hyunjin'i tehdit eden birisi varmış changbin. her gece hyunjini okulun arkasındaki yere çağırıp,ya seni geberteceğim ya da o aşağılık sevgilini dermiş. çünkü hyunjin o ne derse yaparmış fakat,seninle sevgili olduktan sonra yapmamaya başlamış. hyunjini kölesi gibi çalıştırırmış. para istese verirmiş,yemek istese alırmış,kime kötülük yapılacaksa hyunjin yaparmış. hyunjin ona karşı koyamamış fakat,siz çıkmaya başladıktan sonra değişmeye başlamış. artık onun dediklerini yapmıyor,lafını dinlemiyormuş. o da çok sinirlenmiş. hyunjin de onun kimseyi öldüremeyeceğini düşündüğü için, tam 11 ağustos 2019'da, okulun arkasındaki yere onunla buluşmaya gitmiş yine. ama bu sefer o, iki cebinde de bıçakla gelmişti. hyunjin'e,hanginiz diye sordu. hyunjin de dalga geçerek "ben" dedi. çünkü onun hyunjini öldürmeyeceğinden emindi hyunjin. ta ki aniden karnına saplanan iki bıçağın acısını hissedene kadar. o,hyunjini defalarca bıçaklayıp gitmişti. hyunjin orada can vermemeye çalışırken bana bir ses kayıdı attı. attığı ses kayıdı da sana gönderdiğim nottu."

"ses kaydını dinleyebilir miyim?"

"tabi."

jisung hyunjin'in attığı ses kaydını açtı. changbin dinledikçe nefesi kesiliyordu. hyunjin son sözlerini zar zor duyurmaya çalışıyordu. changbin ses kaydını kapattı.

"keşke bu saçmalığı fark etseymişim. ya da hyunjinle hiç tanışmamış olsaydım. o zaman belki o çocuk hyunjini öldürmezdi. her şey benim yüzümden oldu. zaten hiç bir şeyi düzgün yapamam ki."

"hayır changbin. senin yüzünden falan değil. onun ne kadar acımasız olduğunu anlamadın mı? basit şeyler için bir insanın,hatta meleğin canına kıydı. asıl sorun sende değil. onda."

"peki, şu an ona ne oldu?"

"ıslahevine yerleştirdiler."

"ismi ne?"

"lee minho."

"ne? ama nasıl? senin sevg-"

"hayır changbin. ben onu artık asla sevgilim olarak göremem. yaptığı iğrenç şey kabul edilemez."

"ama minho,öyle bir insan değildi ki,hatta sen daha iyi bilirsin. nasıl... nasıl olabilir? aklım almıyor."

"bunca zamandır kendini hiç belli etmedi ki. kusursuzca çalıştı. ama ben nasıl fark edemedim, yani sonuçta sevgilimdi... ama nasıl?"

"insanlar ve hayat çok acımasız jisung. hayat hep hak etmeyenin yanındadır zaten. elimizden keşke bir şeyler gelse ama... ikimizde hayal kırıklığına uğradık. bundan böyle yapacağımız bir şey kalmadı jisung. hyunjin'in hatırına çok kafamıza takmamaya çalışacağız. hyunjin bizi böyle görmek istemez."

changbin,son dediğinden sonra sweetinin koluyla jisung'un gözyaşlarını sildi ve ayağa kaldırdı.

"hadi,hyunjine son kez bir şeyler söyleyelim. ama içimizden."

"tamam."

changbin gözünü kapattı ve hiç bir şey söylemedi. çünkü hyunjin zaten onun içindeydi. changbin bir şey demese bile anlardı.

"gidelim mi changbin?"

"gidelim."

changbin kolunu jisung'un omzuna attı ve yürümeye başladılar.

"sakın unutma jisung, her zaman seni seven birileri vardır mutlaka."

you not the same,changjin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin