𝐓𝐡𝐞 𝐏𝐡𝐨𝐞𝐧𝐢𝐱

1.2K 41 4
                                    

𝐌𝐚𝐫𝐚𝐮𝐝𝐞𝐫𝐬𝐗𝐑𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫,
𝐒𝐢𝐫𝐢𝐮𝐬𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤𝐗𝐑𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫

X-MEN evreninden alıntılar içerir!

Günlerden ne zamandı, hatırlayamıyordun. Ancak Zümdürüanka yoldaşlığının ismini aldığı gün tam olarak neler yaşandığını hatırlayabiliyordun.

Lily Evans'ın ikiz kardeşi olmak, aynı zamanda zeki biri olduğun anlamına da geliyordu. Ancak, ilerleyen zamanlarda aslında onun ikiz kardeşi olmadığını, Lily'nin ebeveynlerinin seni evlerinin önünde buldukları gün senden vazgeçmediklerini öğrenmen uzun zamanını almıştı.

İlk başta, ne olduğundan habersizdin. 11 yaşında, Lily'e Hogwarts mektubu geldiğinde çok şaşkındınız. Bir asa ve sonucunda aslında kız kardeşinin bir büyücü olduğunu öğrenmiştin, fakat bir şeyler vardı... Eğer ikiz kardeşin, o zamanlar gerçeği henüz bilmesende, bir büyücüyse sen neden değildin?

Üstelik o asası olmadan büyü bile yapamıyordu, ancak sen onun tam aksine birçok şeyi asasız yapabiliyordun. Dumbledore, bunu öğrendikten sonra seni de okula davet etmiş, iyi bir cadı olacağına dair sana güvence vermişti.

Fakat 80'lerin sonunda, Muggle dünyasında Dumbledore'un bile beklemediği bir şey patlak verdi; Mutantlar.
Ya da kolay bir tabirle, özel yetenekleri olan insanlar.

Kendinin de öyle olduğuna emin olduğunda, elinden ağlamaktan başka hiçbir şey gelmemişti. Bu, bizi şu ana getiriyordu; Sirius'un göğsünde hıçkırıklara boğulurken nefessiz kaldığın ana.

Sırtını okşuyor, diğer elini saçlarında gezdiriyordu. Sana destek olmak için buradaydı, en yakın arkadaşın.
Dumbledore, bunun şimdilik bir sır olarak kalması gerektiğini söylemişti.

"Bir canavarım, Sirius! Muggle'lar bile mutantlara karşıyken, büyücüler ne diyecekler? Herkes benden tiksinecek! Peki ya Lils? Gerçeği öğrenirse ne diyecek?" Daha da gözyaşına boğuldun, Sirius seni biraz daha kendisine yaklaştırdı.

"Hey, hey... Ağlama, canım... Herkes senin ne kadar havalı olduğunu görebilecek, en sonunda! Sen asasız büyü yapabilen biri olacaksın, sen zaten harikasın... Bir daha kendine canavar deme, ve Lily... Ne kadar harika ve güzel bir kardeşi olduğunu bir kez daha anlayacak." Saçlarının arasına minik öpücükler kondurdu, yurt odasının dışında ayak sesleri duyuldu. Kapı yavaşça açıldığında, burnunu çekerek iyice Sirius'un göğsüne sokuldun.

Sirius, kapıya baktı. İçeri giren arkadaşları telaşlıydı, hepsi sana ne olduğunu elbette biliyordu. Peter, Remus ve James, trene bindiğin ilk andan itibaren en iyi arkadaşındı. Sirius, çoğunlukla arkadaştan fazlasını hissettiğin biri olmuştu ama tabii ki bunu bilmiyordu.

James, sol tarafına oturdu. Diğerleri de onun yanına yerleşti, hepsi seni izliyordu. Bir şey söylemedin, sadece ağlamaya devam ettin.

"Canım," Remus konuştu. "Y/N, lütfen bize bak, tatlım."

Yavaşça başını kaldırdın, Peter sana ürkekçe el salladı. Remus, elleriyle kendisini işaret etti. Sirius'a baktın, sana gülümsediğini görünce hızla diğer üçüne sarıldın. Remus, Peter ve James seni sıkıca sararken hala ağlıyordun.

"Hey, seni yakaladık minik kuş... Ama neden hâlâ ağlıyorsun?" James arkaya çekildi, yüzüne yapışmış saçlarını uzaklaştırdı.

"Herkes benden nefret edecek..." Yavaşça mırıldandın. "Lily, benim kesinlikle bir canavar-"

"Asla yapmayacak," James sözünü kesti. "Onu tanıyorum, sen de öyle. Senden asla nefret etmez ve bunu düşünmez."

Peter onu onayladı, "Orada, yani Muggle dünyasında, senin gibi birçok kişi gördük! Sana benzeyen bir sürü havalı insan, biri maviydi... Bir kadın! Şekil değiştiren, acayip havalı... Animagus gibi, ama o insana bürünüyor. Demek istediğim, onları havalı buldular. Ve eminim seni de havalı bulacaklar, bizim yaptığımız gibi!" Heyecanla tepkine baktı.

𝐭𝐡𝐞 𝐦𝐚𝐫𝐚𝐮𝐝𝐞𝐫𝐬 ; 𝐢𝐦𝐚𝐠𝐢𝐧𝐞𝐬 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin