5.10 (PEMBE KASIMPATILARI)

490 74 52
                                    

Yorum ve oy desteğinde bulunmayı ihmal etmeyin lütfen ♡

Harry'nin kitaplar üzerine kurduğu bir yayınevi vardı. Styles Publisher...

Savaştan sonra üç yıl geçmişti, dolayısıyla ülke, kendini bu süre içinde yenilemekle kalmayıp hızlı bir gelişim de gösteriyordu. Bir kitap yayınevi sahibi olmak, iş sahibi olmak isteyen işsiz insanlar için belki de kitap okumaktan çok daha önemliydi Harry adına.

Bu yüzdendir ki, Tomlinson hanesinde yemek yediği gecenin ertesi günü, sabahın erken saatlerinde yayınevine uğrayıp dört kişiyle iş görüşmesi yapmak ve onlara binayı gezdirmek durumunda kaldı. Bu süreç üç saat sürse de, eşi Louis'nin çevresinden uzak kalmış olmanın getirdiği stres sebebiyle ona bir hafta gibi gelmişti.

Jay, Louis'ye bazı şeyleri anlattığını söylemişti. Bu durumda Harry'nin senin eşinim demesi de onaylanmıştı ve artık Louis her şeyi olmasa da temel şeyleri biliyordu. Dolayısıyla Harry, sürekli onun çevresinde olup kendisini hatırlamasını istiyordu.

Bundan önce üç kez olduğu gibi.

Arabasına binerek hızla Tomlinson evine sürdü. Evin önüne geldiğinde Louis'yi bahçenin kısa duvarına yaslanmış hâlde bulmayı beklemediğinden şaşırmış, endişe duyuyordu.

Arabadan indiğinde, Louis, elleri arasında tuttuğu hırkasını gergince göbeğine bastırıp ona doğru ilerledi. "İyi misin?" diye sordu Harry. Ondan önce Louis'nin yanına varmış, endişeyle kolunu tutuyordu. "Bir şey mi oldu?"

"Seni tanımama izin verir misin, Harry? Yeniden."

Harry'nin endişe içinde çatılan kaşları bu soruyla gevşerken, yüzünde heyecanlı bir tebessüm belirdi. "Elbette... Elbette beni tanımana izin veririm."

Hevesle arabayı dolaşıp Louis için yolcu kapısını aralayınca, Louis, ondan böyle yakın ilgi beklemeyerek yanaklarına ulaşan ısıyla derin bir nefes aldı. Eşi olsa bile şu an en az iki yılı hatırlamadığı için, sanki karşısında kendisinden yeni yeni hoşlanmış biri var gibi çekimser ve heyecanlı hissediyordu Louis.

Eve döndü. Kapı eşiğinde gülümseyen Jay gözlerini kırparak onay verince, adımlarını arabaya çevirip koltuğa oturdu. Harry kapısını kapatıp çocuk kadar neşeli bir hevesle şoför koltuğuna oturdu.

"Beni nereye götüreceksin?" diye sordu Louis.

"Evimize gitmeye ne dersin? Beni en iyi tanıyacağın yer, ikimize ait izlerin olduğu evimizdir."

"Olur."

Araba hareket etmeye başladı. Ev çok uzak değildi ama Harry arabayla gelmişti ne de olsa. Bu süreçte dudaklarından eksilmeyen gülüşü ve heyecanla alt dudağını ısırması, göz ucuyla onu izleyen Louis'yi de fazlasıyla heyecanlandırıyor, mutlu olmasına neden oluyordu.

"Her seferinde bu kadar heyecanlı mı oluyorsun yoksa?" diye sordu Louis. "Yani... Seni yeniden tanımamı istediğinde."

"Her seferinde."

"Peki bu ne zaman sıkıcı bir hâl alıyor? Şey... Hafıza kaybımın durumu."

"Hiç sıkıcı olmuyor ki! Her seferinde yeniden tanışıyormuşuz gibi oluyor, aşkımız tazeleniyor, biliyor musun?"

Keyifle söylediği şey Louis'nin gülmesine sebep olduğunda, Harry onun gülüşü üzerine gururlu bir tebessümle yeniden önüne döndü. Beş gündür bu neşeli gülüşü duymak için nasıl da yanıp tutuşuyordu!

Evleri önüne gelince motorunu kapattığı arabadan hızla inip onun kapısını açtı. Louis öncelikle Harry'nin bu kadar aceleci ve heyecanlı hareketlerine çok fazla şaşırsa da oldukça mutlu oldu, sonrasında ise birkaç gün önce kaçarcasına çıktığı eve bakarken göğsünde bir sızı hissetti.

Remember Me 🌻 | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin