GEÇMİŞTEN BUGÜNE
"Louis! Çamaşırları al ve Bay Styles'ın evine götür."
Louis, hevesle annesinin odasına geçip, çamaşırları katlayıp içine koymuş olduğu sepeti alıyor ve evden ayrılıyor. Her adımında kalbi hızlanıyor, çünkü Bay Styles'la sohbet etmeyi, onun yanında bulunmayı çok seviyor. Genç adamın farklı bir ruhu var ve böylece kendisini, hep onun yanında olmak isterken buluyor.
Bay Styles çok kibar. Sohbet ettiğinde bilgili konuşur ve karşısındaki insan, kendisi -Louis- gibi bilgisiz biri olsa bile nezaketini asla bozmaz. Seçtiği kelimeler, aksânı, ses tonu, vücut dili ve en önemlisi bakışları, her geçen saniye Louis'yi ona hayran bırakmaya yetiyor. Tüm bunların yanı sıra, öyle yakışıklı ve karizmatik ki, Louis onunlayken, vücudundaki kan dolaşımı derisini gıdıklıyormuş gibi heyecan verici bir akım içinde hissediyor.
Şey... Sadece birkaç kez buluştular. Ama bir his, çok tanıdık ama hiç yaşamadığı bir his, Louis'yi ona çekmeyi başarıyor.
Başını vurmasının ve iki kez hafıza kaybı yaşamasının üzerinden üç ay geçti. Doktor Kluth bunun ileride tekrar edebileceğini ve henüz bu duruma bir açıklık getiremediğini söylemişti, bu yüzden korku duyuyor ama yine de moralini düşürmemeye çalışıyor, çünkü Bay Styles'ın yanındayken her zaman olduğundan daha mutlu hissediyor ve kendi üzüntüsüyle onu da sıkmak istemiyor.
Evine geldiğinde zile basıyor. Çok heyecanlı! Kafasını vurduğundan beri dinlendiği için, Bay Styles'ı yalnızca birkaç kez görebilmişti. Onlar da pek tatmin edici değildi doğrusu. Ah... Ona öyle bir özlem duyuyor ki, kapının açılmasını beklerkenki süre boyunca kalbinin resmen sıkışıyor gibi hissetmesinden kendini alamıyor!
Kapı hemen açılıyor. Yeşil gözler yumuşuyor, gamzeleri ve düzgün dişleri görününceye dek gülüyor. "Hoş geldin, Louis, çok iyi görünüyorsun." diyor sepeti elinden alıp kenara bırakırken.
Bu cümleyi sağlık olarak mı yoksa kendisine ettiği bir iltifat olarak mı almalı, bilmiyor. Ama yine de hiç dindiremediği o tatlı heyecanla birlikte bir de mutlu oluyor.
"Teşekkür ederim, Bay Styles." Alt dudağını ısırıyor. Düşüncelerini söylemekten çekiniyor ama onun yanında bir nebze de olsa, başkalarının yanında olduğundan daha rahat hissediyor. "Yeni bir kitap daha alabilir miyim?" diyor, kolu altına sıkıştırdığı 'Aşk ve Gurur' kitabını ona uzatırken. Ah... Kitap mı? Oysa en çok Bay Styles'la vakit geçirmek için yanıp tutuşuyor!
"Elbette, gel hadi."
Birlikte kütüphaneye geçiyorlar. Kitaplara uzun uzun bakıyor. Aslında kafasında çoktan hangisini alması gerektiğini halletmiş, ama Bay Styles'ın kokusuyla bezenmiş odada, onun ilgili bakışları arasında olmaktan memnuniyet duyuyor. Bu fırsatı nasıl kaçırabilir? Hastanede ve evinde kendisini ziyarete geldiğinde, onunla sık sık vakit geçiremediği için oldukça üzgündü. Bunu bir şekilde telafi etmeliydi!
"Ah... Kokusu ne güzel!" diye düşünüyor. "Kendimi vanilya özüne bulanmış bir sepette hayal ediyor gibiyim! Nefes alış verişi çok sessiz... Bakışları üzerimde mi acaba? Güzel gözlerini üzerimde hissediyorum. Hm... Bir anlığına baksam ne olur ki? AH! Evet, bana bakıyor! Kızardım mı acaba? Kulaklarıma kadar ısındığımı hissediyorum. Peki ya kalbim? Tanrım... Öyle hızlı ki, soluklarımı kontrol edemiyorum! Ya rezil olursam? Onun karşısında rezil olmak istemiyorum. Sakin olmalıyım. Ama nasıl? O bana böyle bakarken, böyle gülümserken ve böylesine yakınken... nasıl?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remember Me 🌻 | Larry ✔
RomanceLouis hiç bilmediği bir evde uyandıktan sonraki günler boyunca gizemli bir adam tarafından takip edildiğini fark eder. Adamı her gördüğünde hem ürker hem de derin, karmaşık ve kalp sızlatan hisler duymaya başlar. Gizemli adam bir gün karşısına çıktı...