mezarlık۝

87 9 5
                                    


Hiç bekletmeden sizi yeni bölüme alayım👇




Bir süre öylece kaldıktan sonra Jimin'in beni yatağıma bırakmak için kucağına almaya çalıştığını hissettim ve bozuntuya da vermek istemedim açıkçası. Uyku şu anda bana her şeyden daha güvenli ve tatlı geliyordu. Beni yatağıma bıraktıktan sonra mırıltılı bir şekilde konuştuğunu duydum. " Telefonumun ışığını açık bırakayım da kalkarsan korkma." İçimden tanrıya Jimin gibi bir meleği kardeşim olarak bana gönderdiği için onlarca kez teşekkür ettim. Uyumam gerekiyordu. Evet tek ihtiyacım olan biraz uykuydu...









Duyduğum dolap sesleriyle isteksiz bir şekilde gözlerimi açtım ve evet Jimin yine erken kalkmış, okula gitmek için hazırlanıyordu. Kafamı kaldırıp uykulu bir sesle, " Beni neden uyandırmadın?" elindeki kemeri pantolonuna takmaya çalışırken benden yana dönerek cevap verdi:
- Sana da günaydın kookie'm dün gece çok geç uyumuştun ve hatırlıyor musun bilmiyorum ama kabus görmüştün. Bende bugün dinlenmen gerektiğini düşünüp seni uyandırmak istemedim.
- İyi yapmışsın Jim fakat okula gitmek daha iyi gelir bana bence, hem yurtta tek başıma napıcam?
Kapıdaki çantasını omzuna atıp bana bakarak:
- Düşünmeye ihtiyacın var kookie'm . Ha bu arada telefonunun şarjı bozulmuş ve telefonun şarjı da yok. Bu yüzden sakın ola yurttan çıkayım deme. Gelirken sana şarj cihazı da alırım. Kendine dikkat et ve sakın yurttan çıkma.
- Tamaaaam. Çocuk muyum ben ya, çıkmam çabuk gel sendeee" Dedim yumuşatmaya çalıştığım sesimle. Kapının aralık ağzından"merak etme" gibisinden bir ses duymamla yatağa gerisin geri yattım.

Uyumaya çalışıyordum fakat bir türlü uykum gelmiyordu. Halbuki Jimin dün gece uyumadığımı söylemişti. Yatağımdan kalkıp sırasıyla fırça, macun ve yüz temizleme jelimi alıp lavaboya doğru gittim. Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra odama dönüp giyecek bir şeyler ayarlamaya çalıştım kendime.

Bol mavi jean pantolum gözüme takılınca onu giysilerim arasından çıkardım ve üzerine giymek içinde siyah oversize bir tişört aldım elime fakat hala birşeyler eksik gibiydi. Mayıs ayında olmamıza rağmen iklim değişikliği sebebiyle ara sıra da olsa şiddetli yağmur yağabiliyordu. Ve doğrusunu söylemek gerekirse ben ıslanmaktan hiç hoşlanmam. İnsanın suyla ilgili bile kötü anıları olması ne tuhaf değil mi?..

Pencereden dışarı bakınca havada tek tük bulutlar vardı fakat ben yinede işimi şansa bırakmak istemediğim için askılıkta bulunan, Jimin'in kareli mevsimlik gömlek ceketini bel çantamın içine attım. Son olarak ta mevsimlik botlarımı da giydim. Dudaklarıma lip balmımı sürüp, dolabımı kilitledim. Neden mi kilitledim? Yurt ortamında olduğumuz için eşyalarımız çalınabiliyor da ondan. Zaten telefonumunda şarjı yoktu o yüzden onu yanıma almadan odadan çıktım. Koridorda ki aynadan kendime bakınca birşeyler unutmuşum gibime geldi. Ne olabilir diye düşünürken birden kafama dank etti. Tabii ya parfüm.

Hemen odama geri dönüp sırt çantamdan çıkardığım anahtarımla en üst raftaki parfümümden iki kez boynuma ve birer kez de bileklerime ve vücuduma sıktım. İşte şimdi hazırdım. Maskemi takıp dışarı adımımı attım.

 Maskemi takıp dışarı adımımı attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gum Horoscope/Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin