❝I tried to laugh about it
cover it all up with lies
I tried to laugh about it
hiding the tears in my eyes
'cause boys don't cry..❞.
Jaemin
"Renjun.." susmamı ister gibi elini havaya kaldırıp yanımdan geçince incinmiştim. Sesini benden esirgemişti, yüzüme bile bakmamıştı. Biraz öküzlük ettiğimi biliyordum ama sevgilim bu kadar acımasız olmak zorunda mısın?
Onu incittiğimi tabii ki biliyordum. Belki de çok basit bir cümleyle karşısında yer almış gibi hissettirdim. Bir kişiyi sevdikçe duvarlarınızı indiriyordunuz ve bu durum, iğne ucu kadar küçük olan bir olumsuzlukta bile bıçak yaraları almanıza sebep oluyordu.
Çünkü sevdiğinizin attığı gülün dikeni, yabancıların size attığı taşlardan her zaman daha çok acıtır.
"Bomba bomba bomba ratataa"
Mark'ın koridorun ortasında dans ettiğini fark edince derin düşüncelerime geri dönemediğim için oflayıp elimdeki su şişesini Mark'ın poposuna isabet edecek şekilde fırlattım.
"Sus lan hastanedeyiz!"
"Bağırmasanıza deli danalar.." Renjun aynı sinirle yanımıza geri dönünce en azından geri döndüğü için mutlu hissetmiştim.
"Bunlar ne konuşuyor iki saattir? Taeyong'u ben de görmek istiyorum!" Taeyong'un olduğu odanın kapısının önünde durup sesi gitsin diye hafifçe bağıran Haechan'ı, kulağından çekerek Renjun oradan uzaklaştırmıştı.
"Çok istiyorsanız yandaki akıl hastanesine de sizi yatırayım. Azıcık sabırlı olun ya.." Renjun stresli bir ifadeyle Haechan'ı Mark'ın yanına oturttuktan sonra bir süredir çalan telefonunu söylenerek açtı.
"Ne var Jeno?"
Tanıdık ismi duyunca o kadar hızlı göz devirmiştim ki cidden başım ağrımıştı. Tepkimi gören Mark kolumdan çekiştirip yanına oturtuncaya kadar Renjun'un konuştuğu telefona kitlendiğimi fark etmemiştim bile.
"Sakin..ödev için arıyordur."
"Sürekli aramak zorunda mı? Jeno, Jeno, Jeno...her yerden çıkıyor herif.."
"Bence Renjun'la senden daha çok zaman geçirebiliyor diye gıcık oluyorsun."
"Mantıklı mantıklı konuşma Haechan." ne kadar savunmacı davranmaya çalışsam da haklı olduklarını biliyordum. Hissettiğim şey sadece benimle alakalıydı. Renjun hiçbir zaman beni şüpheye düşürecek bir şey yapmamıştı.
"Sadece...onu biraz çok özlüyorum."
"Balım ya seni en çok biz anlarız.." Mark kollarını bana sarıp başını omzuma yaslayınca sıcacık hissettim. En azından derdimi anlayan insanlarla çevriliydim ve bu hep özel hissettirecekti.
"Üniversiteden önce birbirinizden ayrı gününüz geçmezdi bile ama şimdi onun dersleri ağırlaştıkça telefondan bile zar zor iletişim kurmaya başlamışsınızdır. Onun başı okul işlerine gömülü olduğu için senin kadar özlem çekmeye vakti olmayabilir ama daha çok boş zaman sahip olan senin, haliyle düşünmeye de zamanın oluyor ve bazen içine düştüğün yalnızlık daha çok kötü düşünmene sebep oluyor da olabilir ve bence seni bundan kurtaracak tek şey, Renjun'la dürüstçe konuşup ona yaşadığın sıkıntıyı anlatmak. Eğer sen ona kafandan geçenleri anlatmamaya devam edersen onu seni anlamadığı için suçlayamazsın.."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's love
أدب الهواةgündüz veya gece olsun, bir daha asla yalnız dolaşmayacaksın. #It's okay that's love'ın devamıdır.. ana çiftler: dotae, renmin, markhyuck