❝I won't look back on the shadow of my past
I want to feel your warmth
...
It's because two of us are fragile and imperfect, that we'll stay holding hands forever.❞.
Haechan
Acıyı sevmiyor, acıya ihtiyaç duyuyordum. Kanımın aktığını görene kadar yaşamaya ikna olamıyordum belki de.
Yaşamak yorucuydu ama ölmenin daha huzurlu olduğunu sanmıyordum. Muhtemelen o da yaşam kadar yorucuydu, belki daha fazla.
Kafamın içindeki sesler ölmem gerektiğini haykırırken adımı çağıran diğerlerine odaklanmaya çalıştım. Benim için her şeyi yapacağını bildiğim insanların seslerini duymayı istedim. Onlar yanımda olsaydı kendimi bu kadar salmayabilirdim.
"Haechan!" uzaktan gelen tanıdık bir ses gözlerim kapanmaya başladıkça yabancılaşmaya başlamıştı. Bu histen nefret ediyordum. Kafamın içindeki şeytanlarımdan kaçamamak beni sonunu göremediğim bir karanlığa çekip duruyordu.
Birinin üzerimdeki kişiyi sert bir hareketle benden uzaklaştırdığını hissetsem de gözümü açacak gücü kendimde bulamadım. Soğuk yerde kıpırdamadan durmaya devam ettim. Hareket etmezsem herkesin varlığımı görmezden geleceğini umdum ama gerçeklik böyle değildi.
Jaemin'in sesini duyunca gözlerimi açılmaya zorlayıp yattığım yerde biraz doğruldum, düşündüğümden daha hızlı gelmiş ve kavgaya dahil olmakta hiç zaman kaybetmemişti.
Binada görevli olan herhangi biri nihayet sesleri duymuş olmalı ki, ayrılmaları için koridorun ucundan bağırdığında Jaemin yakasına yapıştığı çocuğu bok çuvalı gibi yere atıp benim yanıma geldi ve hasar kontrolü yaparmış gibi yüzümü sağ sola çevirip inceledi.
"İyiyim ben.."
Jaemin'in endişeli bakışları çabucak soğuyunca istemsizce gözlerinden uzağa bakma ihtiyacı hissettim. Kendimi bilerek savunmadığımı fark etmiş olmalıydı. Ben de onun Taeyong kadar yumuşak biri olmadığını bildiğim için tekrar ağzımı açma cesaretini gösteremedim. Diğerlerinin aksine o, endişelenince önce kızıp sonra sevgi gösteren bir tipti.
Yerden kalkmama yardımcı olduktan sonra arkamızdan seslenen görevliyi umursamayıp beni dışarı çıkarttı. Böylesi benim de işime geldiği için sessizce onu takip ettim.
"Sözünü bozdun Haechan." soğuk çıkan sesini duyunca içime sinmek istesem de kafam karışmıştı.
"Hayır, bozmadım. Kendimi hala kesmedim o günden beri."
"Kendini kesmek sadece bir yol. Asıl söz, kendine bir daha zarar vermemendi. Benim güvenimi kırmanı affederim ama kendine saygısızlık etmeni affetmek istemiyorum."
"Anlamıyorsun.." yürümeyi kesip kollarının tutuşundan uzaklaştım.
"Tabii ki de anlamıyorum Haechan. Sen konuşmazsan seni kim anlar? Sessizlik yemini etmiş birini anlamaya çalışmak, anlayamayınca bile yanında kalmak ne kadar zor biliyor musun?"
Jaemin öfkeyle saçlarını karıştırıp sakinleşmek için parmaklarıyla ritim tutmaya başladığında sadece onu gözlemledim. Sinirli anlarında dilinin ne kadar keskin olduğunu bildiğim için ikimizi de daha fazla üzmemek adına susup önden ilerledim çünkü o konuşursa ben daha ağır konuşurdum ve birbirimizi hırpaladığımız sonsuz bir döngünün içinde sıkışıp kalırdık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Let's love
Fanfikcegündüz veya gece olsun, bir daha asla yalnız dolaşmayacaksın. #It's okay that's love'ın devamıdır.. ana çiftler: dotae, renmin, markhyuck