"Çok yanlış insanı seçtin."Onun beklemediği bir hamle yaparak bacak arasına vurdum ve o eğilince boğazından tutup arkasındaki duvara yasladım.
Bana dokunamazdı. Hisler ve duygular bu konuda görünmez olurdu. Küçüklüğümden beri ailem bu şekilde öğretiyordu. Biri sana iznin olmadan dokunursa tolerans gösterme, kim olursa olsun.
Ayrıca Ayağımın acısından ölmek üzereydim.
"Sana," diye fısıldadım kulağına. Boğazını gerçekten sıkıyordum ve onun canının yandığını hissedebiliyordum.
"Bana dokunma dedim."Billy'nin yine güldüğünü duydum.
Ama sesi boğuk geliyordu.
"Gerçekler canını mı yaktı?" Dedi alayla. "İnan benimki kadar değildir." Az önce yaptığım şeyden bahsediyordu.
Boğazını yavaşça bıraktım. "Dua et canım yanıyor. Yoksa canını daha çok yakardım." Dedim sakince. Tabi ki onunda benim ona yaptığımı yapmasını beklemiyordum.
Ani bir hamleyle saçımı tuttu ve başım duvara gelecek şekilde çevirip arkama doğru yaslandı. Ellerimi belimde birleştirdi, buna kilit deniliyordu ve kurtulması çok zor bir hareketti.
"Sen mi benim canımı yakacaksın?" Dedi alayla gülerek. Sürekli alayla cevap veriyordu ve bu sinir bozucuydu. "Beni tanımıyorsun." İyice ellerimi sıktı.
Başımı duvardan kaldırıp bütün ağırlığımı vererek onu kendimle birlikte duvara çarptım ve kafamın arkasıyla kafasına vurdum. Ellerimi gevşetince geri çektim ve hiç beklemeden suratına sağlam bir yumruk çaktım.
"Sende beni tanımıyorsun."
Bunu beklemiyormuş gibi ağzını tuttu ve acıyla bana baktı. Kızacak sandım ama o da beni şaşırtarak gülümsedi.
Mazoşist olabilir miydi?
Oradan çıkmaya yeltendiğimde belimden tuttu ve beni tekrar duvara yasladı.
Elimi kaldırdığımda tutup onu da duvara yasladı, ve sonra diğer elimi de.
"Kimse bizi duyamaz." Dedi sessizce. "Kimse bizi göremez." Sesi çok yakınımdaydı. "Kimse bizi arayamaz."
Nefesini burnumda hissediyordum.
Ellerimi bırakıp tekrar belimi tuttu.
"Dudağımı kanattın." Dedi nefesini vererek.Ben ise ellerimi bırakır bırakmaz omuzlarını tuttum ve onu itmeye çalıştım. Ama ellerim bağlanıyor gibiydi.
Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Sanki dünya durmuştu ve yalnızca biz vardık.
Aptal vampir hikayelerindeki ergenler gibi hissediyordum, ve buna aşk deniliyordu. Nefesimi düzene sokamıyordum, iyi değildim. Kalbimin sesi duyuluyordu. Bu bile bana utanç veriyordu.Elleri biraz daha aşağıya giderken tuttum ve uzaklaştırdım. Gözleri dudaklarıma kaydığında birazdan ne olacağını biliyordum.
"Allison, tanrı aşkına neredesin? Gitmemiz gerek!" Bu Nancydi.
Hızla Billy'nin ellerini ittim. Ve onunla aramdaki mesafeyi açtım.Bir adım atıyordum ki ayağımı unutmuştum.
"Kahretsin!" Dedim inleyerek. O kadar heyecanlanmıştım Kİ ayağımın acısını bile unutmuştum. Bu böyle bir şey miydi?
"Allison, orada mısın?" Dedi Nancy.
Billy ise öylece sesin geldiği yere bakıyordu.
Bu durumdan hoşnut değildi.
Bir kaç saniye daha bekledi, sonra bana baktı. Yürüyemediğimi görünce bana doğru yaklaştı ve beni kucağına aldı.
Hayır demedim çünkü gerçekten acıyordu. Üstelik nedense ona hayır demek istemiyordum. Ne nedense Nancy'e biraz sinirli hissediyordum.."Benden kurtulduğunu sanma."
Elleri çıplak bacaklarımı nazikçe sarmıştı. Sanırım nerenin hasarlı olduğunu bilmediği için canımı yakmamaya çalışıyordu.
"Senden kaçan yok." Dedim biraz acıyla.
"Az önce seni yere devirdim."Gülümsedi.
Çok güzel güldüğünü biliyor muydu acaba? Onun yanındaki o kız olsaydım ona her gün çok güzel güldüğünü söylerdim, ve daha çok gülmesini. Yüzündeki kalp dövmesinin hareket etmesi çok hoştu.
"Az önce heyecandan titremene sebep oldum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pluviofil (billy hargrove) Stranger Things
Science FictionAllison, her şeyden habersiz Hawkins'e gelen genç bir kızdı. üstelik yaşadıkları yere alışmıştı ve yeni insanlar tanımak onu korkutuyordu. Fakat Hawkins'e gelmek tüm korkuları yenmek demekti. Allison Argent, buzdan bir kalbi ısıtacaktı. Allison Arg...