Günler sonra
Bugün haftasonunun ilk günüydü.
Ne yapabilirim diye düşünmek dahi istemiyordum. Çünkü biliyordum, bu işin sonunda yine uyku vardı.
Aslında babamla ava gideriz diye düşünmüştüm fakat babam yine erkenden evi terk etmişti. Bu sıralar onda bir şeyler vardı.
Ayağa kalkıp cama çıktığımda saat 10.11'di. Bu saate kadar uyumuş muydum cidden.
Üstelik yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmuru çok severdim, o yüzden bıraktığı kokuyu içime çektim.
Gözlerim istemsizce Billy'nin evine kayıyordu. Üst kattaki cam hariç hepsinin pencere ve perdesi kapalıydı.
Üst kata iyice baktığımda onu gördüm.
Benim gibi camdan çıkmıştı ve sigara içiyordu.. o da benim gibi yağmuru sever miydi acaba?
Üzerinde de hiçbir şey yoktu. Hasta olacağı kaçınılmazdı.
Gözleri bir anda bana dönünce hemen gözlerimi kaçırdım ve karşıya bakıyormuş gibi yaptım. Umarım benim onu izlediğimi düşünmez..
O sırada kapı açıldı ve içeri annem girdi.
"Küçük avcım yine yağmurun tadını mı çıkarıyor yoksa?" Dedi, yanıma yaklaştı ve bebek sever gibi yanaklarımı sıktı.
"Bu aralar kilo aldın ve çok tatlı gözüküyorsun." Kaşlarımı çattım, kilo mu almıştım?"Anne!" Dedim onu uyararak. "Küçükmüşüm gibi davranma lütfen, 17 yaşındayım."
Annem yanaklarımı bıraktı. "Sen hep benim prensesimsin." Dedi. Sonra bir şeyi eksik söylediğini fark etti ve ekledi.
"Prenses Fiona."Bebekliğimden beri Şrek hayranıydım.. bu yüzden annem bana sürekli Fiona diye seslenirdi.
Yatağa oturduğumda anneme baktım.
"Bugün için bir planın var mı?" Dedi annem. Oysa olmadığını çok iyi biliyordu, beni en iyi o tanırdı.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Uyumak dışında hayır."
Annem gözlerini devirdi, sonrasında da gülümsedi.
"Uyumak metabolizmanı yavaşlatıyor All. Tombul bir kız olmanı istemiyorum."
Şımarık bir şekilde gülümsedim. "Belki ben öyle olmak istiyorumdur."
Annem beni kollarımdan tutarak ayağa kaldırdı.
"Bu böyle olmayacak. Hazırlan, gidiyoruz."
Kaşlarım çatılırken ona baktım.
"Nereye ya?"
Annem bana baktı.
"Av'a."
•••
Yaklaşık 1,5 saattir yoldaydık.
Annemin burayı bilmediğini sanıyordum fakat o beni şaşırtıp buraları avcunun içi gibi biliyordu.
Ya da yeni öğrenmişti?
Arabayı ormanlık bir alana çekince istemeden de olsa gerildim. Geyik mi vuracaktık? Bunu yapmak istemiyordum.
Arabadan inince temiz havayı içime çektim. Hava yağmurun bitişinden dolayı nemliydi.
"Ne avlayacağız?" Dedim ona bakıp.
Herhangi bir hayvanı vurmak istemiyordum.
Annem siyahlar içerisinde çok havalı gözüküyordu.
"Bu gerçek bir av değil. Çünkü daha hazır değilsin. Bu bir eğitim, ve ben senin koçun olacağım."
Bana doğru yaklaşıp elime ok verdi.
"Argentler her ne kadar silahla büyümüş olsa da her birimizde ok eğitimi var. Sende de olacak."
Okun üzerinde Argent amblemi vardı.
Simsiyahtı fakat gri desenleri de vardı.Biraz daha ormanın içine girdik.
Annem karşıdaki ağacı gösterdi.
"O ağacı hedeflemeni istiyorum."
Bu işe sıfırdan başlamıyordum. Küçüklüğümden beri hafif de olsa eğitim alırdım ve ok da bunların içindeydi.
Oku içine yerleştirdim, yayını iyice gerip sağ ayağımı geri çektim. Aynı şekilde sağ elime yüklenip tek gözümü kapattım ve elimi serbest bıraktım.
Ağaca baktığımda okun tam ortaya sabitlendiğini gördüm, anneme dönüp gülümsedim.
Annem de aynı şekilde gülümsedi.
Bir kaç tekrar daha yaptık.
Sanki yaptıkça daha çok gelişiyordum, bu güzel hissettiriyordu. Bu, ev gibi hissettiriyordu.
Fakat bir anda bir araç bizim arabanın yanına park etti. İçinden maskeli adamlar çıktı ve bize doğru gelmeye başladılar.
Annem hızla silahını çıkardı ve arkasında tuttu.
Bende elimdeki oku iyice sardım.
Adamlar da silah çıkarınca annem hiç düşünmeden birine sıktı ve beni ağacın arkasına itti.
Ben yere düşerken anneme baktım.
Adamlar annemi tutup götürmeye çalışıyorlardı. Fakat sadece deniyorlardı çünkü karşılarında Kate Argent vardı.
Annem rahatça hepsini yere seriyordu.
Fakat biri bir anda elinden şırınga çıkarıp annemin boynuna soktu.
Hızla ayağa kalkıp iki tanesine okumu gönderdim, acıyla yere düştüler.
Diğerlerine de direkt okla vurdum.
Tekmemi birine geçirirken diğerine yumruk attım. Fakat çok geçti, annem gitmişti.
Adamlar çoğalınca yapacak bir şeyim kalmadığından Argentlerin gizli yardım çağrısını yaptım.
Okları alıp hızla ağaca attım ve üçgen oluşmasını sağladım.
Adamlar beni tutunca karşı çıkmaktan vazgeçtim.
••£
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pluviofil (billy hargrove) Stranger Things
Ciencia FicciónAllison, her şeyden habersiz Hawkins'e gelen genç bir kızdı. üstelik yaşadıkları yere alışmıştı ve yeni insanlar tanımak onu korkutuyordu. Fakat Hawkins'e gelmek tüm korkuları yenmek demekti. Allison Argent, buzdan bir kalbi ısıtacaktı. Allison Arg...