Okulun bitmesine 5 saat vardı.Ama maalesef kötü hava koşullarından dolayı erken bırakıyorlardı.
Evrenin artık bana oynadığının kanaatindeydim. Yoksa şort giyindiğim gün fırtına kopamazdı.
"Çocuklar, durun dışarı çıkmayın!" Dedi tanımadığım bir hoca. Az önce serbest bırakmıyorlar mıydı bunlar, bir anda ne olmuştu? "Ailelerinizin gelip sizi alması gerekiyor. Aksi halde çıkmanıza izin verilmiyor, hava koşulları sizin için tehlikeli."
İçimde sebepsizce bir tedirginlik hissettim. Ama bu tedirginlik hoşuma gidiyordu. Her zaman böyle olayları çok sevmiştim.
Arkamdaki çocuğun "sikerim hava koşullarını." Dediğini duydum. Ve sonra beklemeden okuldan çıktığını.
Herkes merakla ona bakarken hoca çocuğu durduramadan çocuk çıkmıştı ve dışarı gözükmüyordu.
İstemeden de olsa aklıma 1 hafta önce gördüğüm kabus geliyordu. Gelmemeliydi ama geliyordu. Etkisi geçmeliydi ama geçmiyordu. Hafızama kazınmış gibiydi.
Nancy elimi tuttu. "Annemler evde yok."
Ona baktım.
"Sorun değil, bizimkiler gelince bize geçeriz." Dedim gülümseyerek. Elbette onu ve Mike'ı burada bırakacak halim yoktu.
Gözlerim kalabalığın arasından Billy'i buldu. Fakat onun gözleri gözlerimin yerine bacaklarımdaydı. Hadi Ama, tek şort giyen ben değildim.
Açıkçası rahatsız olduğumu söyleyemezdim. Doğru olmayabilirdi ama hissettiklerime karşı çıkamıyordum.
Dakikalar geçti, hatta belki saatler.
Neredeyse herkes gitmişti. Kalanlar ise bizim gibi koridorda değil başka, ıssız yerlere gitmişlerdi. Yani, koridorda Mike ve grubu, biz Steve ile Billy'nin grubu haricinde kimse yoktu.
Yere oturup başımızı dolaplara yaslamıştık. Ben gömleğimin önünü kapatıp bacaklarıma çantamı koymuştum ve başım Nancy'nin omzundaydı.
"All," dedi Nancy sessizce.
"Hm?" Diye mırıldandım. Uykum gelmişti, uyuyamıyordum çünkü karşımda Billy vardı ve annemler telefonları açmıyordu.
"Çıkışta size gelemeyeceğim." Dedi. Durduk yere ne olduğunu anlayamamıştım ama sesi garip geliyordu, çok garip hemde.
Başımı kaldırıp ona baktım. "Ne oldu Nanc." Dedim ismini kısaltarak. Gözleri de tedirgin bakıyordu, her şey çok garipti.
Nancy de doğrularak bana baktı.
"Sana hiç Eleven'dan bahsettim mi?" Dedi sessizce. İstediği cevap evetti.
Bende başımı salladım. "Bir kaç kez anlatmıştın, garip bir kız olduğundan bahsetmiştin birde." Dedim ona bakarak. "Konunun onunla ne ilgisi var?"Nancy Mike'a baktı.
"Sana anlatamadığım bazı şeyler olduğunu biliyorsun, hissediyorsun ya da bilmiyorum." Dedi etrafına bakarak. Nedense onu sabahki çocukla benzetmiştim. "Diyeceğim şeye inanmayabilirsin. Ama lütfen inan, böyle ilerlemek istiyorum." Gözleri resmen kabul etmem için yalvarıyordu.
"Eleven'ın güçleri vardı. Yani, o yok oldu ve zihin hırsızı tarafından yapıldığını düşünüyoruz. Ayrıca zihin hırsızı şu an will'in içinde."Anlamıyor gibi ona baktım. "Zihin hırsızı?" Beni onayladı. "Zihin hırsızı. Ve ayrıca inanılmaz tehlikeli yaratıklar oluşturuyor."
Bence son yaşanan olaylar onda yan etki yapmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pluviofil (billy hargrove) Stranger Things
FantascienzaAllison, her şeyden habersiz Hawkins'e gelen genç bir kızdı. üstelik yaşadıkları yere alışmıştı ve yeni insanlar tanımak onu korkutuyordu. Fakat Hawkins'e gelmek tüm korkuları yenmek demekti. Allison Argent, buzdan bir kalbi ısıtacaktı. Allison Arg...