|8|

80 9 0
                                    

Gün böylece geçip gitmişti. Okuldan çıktığımızda Yağmur beni kulübeye götürmek için elinden geleni yapıyordu. Ama benim sigara gibi bağımlılıklara ayıracak vaktim yoktu.
"Yaa kırma beni sen sigara içmesen de olur. Öylesine sohbet falan ederiz. Lütfeeeennnn"
Dudağını büzüp en masum bakışını atmıştı.
"İyi tamam. Ama sadece 1 saat falan olabilir. Sonra ben eve kaçarım haberin olsun."
Yağmur okul bahçesinde sevinç çığlıkları atıp zıplıyordu. Herkes bize bakmaya başlamıştı. Hemen Yağmur'u durdurdum ve kulübeye gitmeye başladık. Gittiğimizde içerde sadece Doruk ve Burak vardı.
"Ooo Ayça hanım. Siz böyle hurda yerlere gelir miydiniz."
Doruk'a bir side eye atıp koltuğa kendimi salıverdim.
Yağmur hemen çekmeceyi açıp içinden bir paket sigara çıkardı. İçinden bir tane aldıktan sonra paketi diğerlerine uzattı. Herkes içinden bir tane aldı. Doruk geldiğimizden beri beni süzüyordu. Bakışları bir yandan rahatsız edici, ama bir yandan da heyecanlandırıcıydı.
"Sen içmiyor musun?"
"Hayır. Ben sigara kullanmıyorum."
"O zaman buraya neden geliyorsun?"
"Buraya gelmem seni rahatsız mı ediyor?"
Doruk kısa bir sessizliğin ardından cevap verebilmişti.
"Benim olmadığım yerde durman beni rahatsız eder ancak."
Yağmur ikimize bakıyordu. Belli ki kafasında bir şeyleri oturtmaya çalışıyordu.
"Bir dakika? Sizin aranızda bir şey mi var hayırdır?"
Tam cevap vericekken Doruk önce konuşmuştu.
"Böyle konuşmam için illa aramızda bir şeylerin mi olması lazım?"
Bu söylediği beni çok sinirlendirmişti. Ama aynı zaman da çok da kırılmıştım. Sonuçta günlerdir benimle flört ettiğini sanıp etkilendiğim çocuk, her kızla böyle konuştuğunu ima ediyordu. Doruk'a  sinirle bakıyordum.
"Ayça pek hoşlanmadı galiba bu söylediğinden Dorukcum."
Burak'ın kattığı yorumla bakışlarımı fark ettiğini anlamıştım. Bir kaç saniye daha birbirimize bakıyorduk ki Doruk birden ayaklandı. Oturduğum koltukta yanımda boş yer vardı. Bana doğru ilerleyip hemen yanıma oturdu. Bu hareketi beni şaşırtmıştı.
"Noluyo?" diye sordum.
Koltuğa daha da yaslanıp elini arkaya yani benim omuzlarıma doğru attı. Bu hareketlerine anlam verememiştim.
"Şuan bu ortama yakışmıyorsun."
"Bu ortama yakışmam için illa sigara kokan bir uyuşturucu bağımlısı mı olmam gerekiyor?"
Burak'ın arkada sessizce oo dediğini duydum.
Doruk hafifçe dudağını kıvırarak gülümsedi. Ahh şu gülümseme.. Hemen yanından birazcık uzaklaştım.
Sinirlendiğimi fark etmişti belli ki.
"Sakin ol. Yemem seni." diyip yanağımdan bir makas aldı. Tam o an da Atakan içeri girdi. Doruk'un eli hala yanağımdaydı. İkimizi o şekilde görünce sinirlendiğine yemin edebilirdim. Kavga çıkmaması için Yağmur'a yardım et bakışı atmıştım.
"Iıı neyse beyler. Hadi kalkalım artık. Bu günlük bu kadar yeter bence."
Sanki ikisi de Yağmur'un dediklerini hiç siklerine takmamış gibi birbirine sertçe bakmaya devam ediyorlardı. O an içgüdülerimle hareket edip ayağa kalktım.
"Atakan beni eve bırakır mısın?"
Bu söylediğimle beraber ortamdaki herkes birden bana baktı.
"Tabii bırakırım boncuk. Sen yeter ki iste."
Atakan bunu söylerken doruğa zafer bakışları atıyordu. Hemen Atakan'a doğru yürüdüm ve kavga çıkmaması için onu omzularından kapının dışına ittirmeye çalıştım.
"Ben seni geçen ki gibi motorumla bırakırdım Ayça. Niye Atakan'a zahmet veriyorsun."
Tam çıkacakken Doruk'un söylediği şeyle beraber Atakan durdu. Tam o an Yağmur da ayağa kalktı.
"Sen beni bırakırsın Doruk. Hem motoruna binen ilk kız benim ne de olsa."
Yağmur'la aramızdaki göz iletişimi inanılmazdı. Kız beynimi okuyordu resmen.
"Eee beni kim bırakıcak ayol?"
Burak yine bildiğimiz gibi. Bu ortamda bile mızmızlanmayı iyi başarıyordu.
"Hadi biz çıkalım Atakan. Yarın görüşürüz çocuklar."
Atakanın kolundan tuttum ve dışarı çıktık. Arabasına geldiğimizde arkaya binmek istememe rağmen Atakan beni zorla öne yani yanına oturtmuştu.

Atakan'ın arabasında olmak bana nedensiz bir güven veriyordu. Daha doğrusu bu hissi Atakan'ın yanındayken yaşıyordum.
"Doruk'la neden birden kanlı bıçaklı oldunuz?"
Atakan bu sorduğum soruya rağmen sessizliğini korumaya devam etti. Bu sessizlikten sıkılmıştım. Atakan birden arabayı yolun kenarına çekti. NOLUYO LAN? Atakan'a doğru ne olduğunu anlamayarak bir bakış attım. Atakan birden kemerini çözüp bana yaklaşmaya başladı. O yalaştıkça ben geriye doğru yaslanıyordum. Arabanın camına yaslandığımda artık kaçacak yerimin olmadığını anlamıştım. Atakan yüzüme o kadar yakındı ki, nefesini hissedebiliyordum.
"Neden senin yanındayken kendimi kontrol edemiyorum?"
Dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladığında istemsizce bende kafamı ona doğru uzatmaya başladım. BİZ ŞUAN ÖPÜŞÜCEKTİK. İlk öpücüğümün böyle saçma bir şekilde olmasını hiç hayal etmemiştim. Tam dudaklarımız birbirine değecekken Atakan başını geri çekti. Neler olduğunu kestiremiyordum. Geri çekilip kemerini geri taktı ve derin bir nefes aldı.
"Neden bunu yapıyorsun?" diye bağırdım.
"Neyi?"
"Neden bu kadar korkuyorsun?"
"Korkmuyorum."
"O zaman neden yakınlaşıp birden soğuyorsun? Benim kafamı karıştırmayı kes artık."
"Kafan neden karışıyor ki? Ben ve Doruk arasında mı kalıyorsun?"
"Şuan bunun hiçbir önemi yok. Neden benimle olamıyorsun ki? Ne gibi bir sebebin olabilir?"
Atakan bana bakmıyordu bile. Ama Atakandan da zaten bu beklenirdi. O serseriydi. Genelde kızları tek gecelik ilişkilerde kullanıp atardı. Bana yapamadığı için ona aşık olacak değildim.
"Ben düzgün bir insan değilim Ayça. Hayatımda hiç ilişki yaşamadım. Sen mutlu olmak istiyorsun, bense sadece zevk almak. Birbirimize uyumlu değiliz."
"O zaman bana bu kadar yakın davranıp birden kendini çekmeyi kes."
"Yapamıyorum işte. Anlasana. Yapamıyorum. Kopamıyorum senden."
Bu söylediğine zerre inanmıyordum. Sustuğumu görünce arabayı çalıştırdı. Yol boyunca ikimizde sessizdik. Camdan dışarıyı izlerken gözlerimin dolduğunu fark ettim. Neden ağlıyordum ki? Bana kısaca ben şerefsizim diyen bir adam için mi? Kendine gel Ayça. Sonunda eve varabilmiştik. Kemerimi çözüp hemen kapıyı açtım. Atakan tam bir şey söyleyecekken arabadan çıktım ve kapıyı sertçe kapattım. Ona söyleyecek hiçbir sözüm yoktu bundan sonra.

Eve girdiğimde abim koltuğa yatmış dizi seyrediyordu. Geldiğimi görünce kafasını kaldırdı ve bana baktı.
"Hoşgeldin güzelim. Makarna var buzdolabında acıkırsan ısıt ye."
O an ki sinir ve hüzünle kendimi durduramadım ve ağlamaya başladım. Ağladığımı gören abim hemen ayağa kalktı ve yanıma geldi.
"Tamam ben ısıtırım makarnayı."
Beni güldürmeye çalışıyordu ama hiç gülecek halde değildim. Hatta resmen gülünecek haldeydim. Abim hemen bana sarıldı ve başımı böğrüne bastırdı.
"Noldu güzelim? Okulda bir sorun mu var? Bana her şeyi anlatabilirsin biliyorsun."
Okulda sorun yoktu, o kulda sorun vardı. Sessizce ağlamaya devam ettim. Sonunda konuşabilecek hale gelmiştim.
"Ben iyiyim."
"Öyle mi?"
"Öyle."
"Hiç öyle olduğuna inanamadım nedense."
Abime olanları anlatırsam ne yapar eder Atakan'ı bulup allahına kavuştururdu.
"Yoruldum sadece. Bir de.. babamı özledim sanırım."
Abimin de gözleri dolmuştu.
"Onu bazen bende özlüyorum güzelim. Ama hayat böyle. Hep güllük gülistanlık değil."
Abimin kollarından ayrılıp yukarı doğru çıkmaya başladım.
"Sen odana çık ben sana ısıtıp getiririm makarnayı."
Abime tebessüm edip odama çıktım. Atakan'ın verdiği karamı hala yememiştim. Çekmeceyi açıp karamı içine attım. Pijamalarımı giydikten sonra kapı tıkladı. Kalkıp kapıyı açtım. Abim elinde bir tepsiyle içeri girdi. Tepsiyi çalışma masamın üzerine bıraktı. Yanıma gelip alnımı öptü.
"Kendini sakın harap etme. Mutluluğu anca arayarak bulabilirsin."
Abim kapıya doğru ilerledi.
"İyi geceler güzelim."
"İyi geceler."
Abimin getirdiği tepsiye baktım. Küçük bir vazonun içine papatyalar da koymayı ihmal etmemişti. Bu tepsiye özenmişti belli ki. Hemen eteğime alıp makarnayı yedim. Pek ısı değildi ama abilerin max yemek anlayışı işte. Tepsiyi tekrar masaya bıraktım ve uyudum.

Erkeklerim ve Ben (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin