~~~~~~~~~~~~~~~~
'Dışardan gördüm yeşil türbe, içine girdim estafurullah tövbe' diyordu televizyondaki Pink hanım.
Kanepeye ayı gibi uzanmış, Kızılcık Şerbo izleyip sefa sürüyordum.
Bugün günlerden Cumartesi, dönemlerden ise bir adet regl dönemiydi.
Tabii bu rahatlığımı gören sevgili annem durur mu, yapıştırmış cevabı.
"Kızım şu çöpleri atıver!"
Bıkkınlıkla nefes verdim. Diğer koltukta horlaya zortlaya uyuyan abime göz ucuyla baktım. Ne hikmetse her lazım olduğunda uyuyordu sevgili abim. Normal şartlarda hiç gözümü kırpmadan terliği suratına geçirip uyandırıp, onu gönderirdim ama regl duygusallığı bunu yaparsam üzüntüden zırlamama neden olabilirdi. Bunu göze alamazdım.
Üzerime bana üç beden büyük gelen sevgili abimin dolabından çorladığım haki yeşili bir tişört, altımda ise regl döneminin vazgeçilmezi siyah eşorfmanım vardı. Saçlarımı saçma sapan bir şekilde dağınık bir topuz yapmış, evde hayalet gibi dolaşıyordum.
Ayağa kalkar kalkmaz karnımda hissettiğim o nalet sancıyla tekrar oturur pozisyonda kanepeye düştüm. Acıyla elimi karnıma attım ve yüzümü buruşturdum. Hayat neden bu kadar zor olmak zorundaydı ki? Şuan bunun için bile saatlerce zırlayabilirdim.
Tekrar ayağa kalktığımda sancı acısına alışan karnım bu kez bana zorluk çıkarmamıştı. Yorgun bakışlarım ve terlikle yere sürüne sürüne ilerleyen ayaklarımla sonunda mutfağa ulaşmıştım.
Valide elindeki oklava ve kafasına sardığı renkli eşarbıyla beni karşılamıştı. Masa üzerinde gördüğüm mavi bir poşete sarılmış tencereyle kısa bir bakışma yaşamıştım. Ne olduğunu sormaya üşenmiştim. Muhtemelen komşulardan biri için hazırlanmıştı.
I dont fucking care açıkçası.Tezgahın hemen dibinde yetim gibi bırakılmış poşeti yavaşça kavradım ve tekrar terliklerimi yere sürte sürte ilerledim. Kapıyı açtığım gibi terliklerimi çıkarmadan öylece ilerlemeye devam ettim. Çöpü konteynıra uzatmış atıyordum ki çöp poşetinin 'yetimim ben vurma bana' bakışıyla karşılaşınca içim burkulmuştu. Titremeye başlayan dudaklarımı büzdüm."Bana öyle bakma. Böyle olması gerekiyor."
Elimi uzatıp yavaşça poşeti okşadım ve derin bir nefes verdim. Bu yalnızca bir poşet değildi. Onun da duyguları vardı tamam mı?! Böyle bir muamele görmeyi haketmiyordu. #poşetlerdevardır!
Ağlamaklı bir sesle "Elveda.." diye mırıldandım.
Tek seferde çöpü konteynıra bırakır bırakmaz arkamı dönüp hızla içeri girecektim ki, karşımda gördüğüm manzarayla duraksadım.
Doruk motorsikletine yaslanmış bir şekilde bana deli görmüş gibi bakıyordu. Bakışlarımız kesişir kesişmez ağzı kapalı bir şekilde kıkırdadı ve yaslandığı motorsikletten ayrılıp bana doğru ilerledi."Aşırı duygusal bir sahneydi. Ben şahsen ağladım."
Göz devirip kollarımı göğsümün altında bağladım. İnsanlar neden bu kadar duygusuz?! Kollarımı göğüsümün altında bağladım."Sen ne anlarsın be?! Duyguların mı var sanki?"
Umursamaz bir tavırla omuzlarını kaldırıp indirdi"Öyle mi? Hay Allah."
Çocuk kaç ay peşinden koştu bunun dediğine bak.
E haklıydım ama. Evet benden hoşlanıyor olabilirdi ama ondan hoşlandığımı öğrenince beni ghostlayan kendisi değil miydi? Doruk'un çabası resmen beni kendine aşık edene kadardı. Başarır başarmaz bana götünü çevirmesinin başka bir sebebi olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkeklerim ve Ben (Düzenleniyor)
Romance~✨~ Gözlerimi önce en sevdiğim derin kahveliklerle, ardından ise hemen diğer tarafımdaki yeşilliklerle buluşturdum. Dev gibi iki cüssenin arasında sıkışıp kalmış gibiydim. Ama bedenen değil, ruhen.. Atakan elimi tutmuş, bırakmak istemiyormuş gibi sı...