~~~~~~~~~~~~~~~
Tek omzuma attığım çantam ve koridoru delen adımlarımla yürürken sinirden masmavi olan gözlerim kıpkırmızıya dönmüştü.
-Noldu Ayça? Vazgeçilmiş gibisin?
Yanından geçtiğim 3. sınıflardan kızların attığı lafları ve gülüşlerini hiç umursamadan koridorun sonuna ilerliyordum. Hedef belliydi.
3-13 .
Namı diğer, Doruk'un sınıfı.
Koridorun sonuna ulaştığımda kapısında gördüğüm 3-13 yazısıyla, kapının kolunu kavradığım gibi içeri atıldım ve kapıyı arkamdan sertçe kapattım. Omzumdaki çantayı bir hışımla girer girmez kapının yanındaki masaya savurdum. Şimdi hesaplaşma vaktiydi.
Elindeki paspas sopası ve kulağındaki airpotslarıyla cezası sonucu okul sonrası sınıfının temizliğini yapan Doruk, içeri girmemle bakışlarını bana çevirmiş öylece bakıyordu. Noldu yarram?!? Ne bakıyosun?!
Sopayı sakince kovanın içine bırakıp yavaşça kulaklarındaki kulaklıkları çıkardı ve masanın üzerine bıraktı. Başını 'hayırdır' dercesine çevirdi ve tek kaşını kaldırdı. Hayır hayır. Hemde ne hayır."Noluyoruz Ayça?"
Sesimi yükselttim. "Asıl sana noluyoruz?!"
Sorgular bakışı devam ederken en sonunda dayanamayıp elimle yüzümü sıvazladım ve patladım."BİR DE SORUYOR MUSUN? NE ÇABUK UNUTMUŞSUN BENİ ALLAHIN CEZASI!"
Çantamın sağındaki cepten çıkardığım yarısı dolu su şişesini Doruk'a fırlattım. Tek hamlede darbeden kurtulup ellerini bana 'dur' dercesine uzattı. Durucam tabii. Seni bu sınıfa gömer gömmez."Sakince konuşursan anlaşabiliriz. Napmışım ben? Ne unutmasından bahsediyorsun?"
Sinirle gözlerimi kapattım ve sakinleşmek adına derin bir nefes verdim. Kaç gündür milletin dilindeydim bu angut yüzünden! İnsanlar arkamdan demediklerini bırakmamıştı. Yeter be! "Şeyda diyorum Doruk! Şeyda'yla çıktığınız doğru mu?"
Şeyda kim miydi? Şeyda, kaç haftadır kıskançlıktan kudurduğum o esmer cazibeli kızdı. İki gündür çıkan bu dedikodular yüzünden insanlar bana demediklerini bırakmamıştı.
'Doruk nasıl da tekmeyi bastı kıçına.'
'Doruk buna bakmazdı zaten.'
'Doruk Şeyda'yla daha çok yakışıyordu zaten.'
Ve daha niceleri...
DORUK DORUK DORUK EEEH YETER BE!! Doruk kadar taş düşsün başınıza ey ahali!
İki gündür duyduğum tek şey Doruk'un siktiğimin ismiydi.Doruk umursamaz bir tavırla kıçını masaya dayadı ve cebinden telefonunu çıkardı. Ekrana bakar bakmaz oflayıp telefonu tekrar cebine atarken onu hayretle izliyordum. Şundaki umursamazlığa bak ya! Çıldıracam ha!
Vurdumduymaz ve gıcık bir tavırla "Bilmem. Belki çıkıyoruz, belki çıkmıyoruz. Sanane?" diye sakince konuştu.
Bu cevabına karşı kaşlarımı hayretle havaya kaldırırken içimde hissettiğim sinir ve kırgınlık karışımı o mistik duygu yüzünden karnıma ağrılar saplanmıştı. Hürrem sultan misali 'Banane mığğ?!' diye çıldırmama son bir. "Ne demek banane? Doruk sen şaka mısın? Hani benden hoşlanıyordun? Hani vazgeçmeyecektin?."
Doruk küçümser bir şekilde güldü ve bana yaklaşmaya başladı. Tam önümde durduğunda doğrudan gözlerime baktı. Bana öyle bakma be olum.. "Ben senden hiçbir zaman vazgeçmedim."
Baş parmağını kaldırıp tam kalbimin olduğu yere sabitledi. Saliselik parmağına bakıp tekrar gözlerine kitlendim. "Sen benden vazgeçtin."
Ben mi vazgeçmişim? Ne diyo lan bu lavuk?
Arkasını dönüp ilerlerken ben orda yokmuşumcasına tekrar paspasına uzandı. Ya sabır!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkeklerim ve Ben (Düzenleniyor)
Romance~✨~ Gözlerimi önce en sevdiğim derin kahveliklerle, ardından ise hemen diğer tarafımdaki yeşilliklerle buluşturdum. Dev gibi iki cüssenin arasında sıkışıp kalmış gibiydim. Ama bedenen değil, ruhen.. Atakan elimi tutmuş, bırakmak istemiyormuş gibi sı...