İstemsiz bir şekilde uyandım. Bugün okula gitmek istemiyordum. Atakan'ı görmek, şuanlık isteyeceğim en son şey bile değildi. Mecburen kalktım. Bitik görünüyordum. Kalktım ve hazırlanmaya başladım. Üstümü giydikten sonra lip balmımı sürmek için aynanın karşısına geçtim. Tam sürecekken içimden bir ses makyaj yapmam gerektiğini söylüyordu. Hiç kullanmadığım ve annemin uzun süre önce bana aldığı makyaj setini çıkardım. Nasıl yapacağımı bilmiyordum ki. Aklıma youtubedan makyaj videosu izlemek geldi. Tam videoyu ararken kapı tıkladı.
"Gir."
İçeri annem girdi. Benim makyaj setini çıkardığımı göründe hem şaşırmış, hem de mutlu olmuştu.
"Sonunda makyaj yapmaya mı başliycaksın?"
"Evet. Bugün biraz değişiklik olsun istiyorum."
"Bu değişiklik senin için mi? Yoksa başka biri için mi?"
Annelerin nasıl çocuklarının beynini okuyabildiğini hiçbir zaman anlayamamışımdır. Hemen bir sandalye çekip yanıma oturdu.
"Gel bakalım seni güzel bir prensese dönüştürelim."
"Ben makyajsız güzel bir prenses değil miyim yoksa?"
Annem bu söylediğime güldü ve bana makyaj yapmaya başladı. Arada kafamı aynaya çevirip kendime bakıyordum. Makyajsız da güzeldim, ama makyaj ayrı bir yakışıyordu bana. Sonunda makyajım bittiğinde annem yanağımdan bir makas aldı ve başımı tutup aynaya doğru çevirdi.
"Göz alıcı görünüyorsun."
"Tüm gün böyle mi dolaşıcam ben şimdi?"
"Eğer istersen."
İstiyordum. Atakan'ın ne kaybettiğini ona gösterecektim. Annem makyaj çantamdan dudak kalemi, maskara v.b çıkartıp okul çantama koydu.
"Eğer silinirse tazelersin."
"Teşekkür ederim bitanem."
Annem yanağımı öpüp kapıya doğru yöneldi.
"Keşke baban da bu güzel genç kız halini görebilseydi."
Anneme acı bir gülümseme attım. Odadan çıktıktan sonra aynaya baktım. Gerçekten de tanrıça gibi olmuştum. Hemen çekmeceden maşayı çıkartıp saçlarımı şekillendirmeye başladım. Birden telefonuma gelen mesajla irkildim.Mesaja baktığımda bilinmeyen bir numaradan olduğunu fark ettim.
"Hazırlandın mı?"
Bu mesajın kimden olduğunu bilmiyordum. Cevap vermek istemiyordum ama içimdeki dürtülere yenik düşüp cevap vermeye karar verdim.
"Kimsin?"
"Benim, Doruk."
"Korkuttun beni lan. Hazırlanıyorum da, neden sordun ki?"
"Pencereden dışarı bak."
Neden bahsediyordu bu çocuk? Lütfen düşündüğüm şey olmasın. Hemen penceremden dışarı baktım. HAYIRRRRR. Motorsikletiyle bizim evin önünde durmuş telefonuna bakıyordu. Hemen pencereyi açtım.
"Ne işin var senin burda?? Aklını mı kaçırdın?"
Kafasını kaldırdı ve bana baktı.
"Evet. Ama ben kaçırmadım. Birileri benim aklımı başımdan kaçırdı."
Ne diyodu bu değişik?
"Eee pencereden mi konuşmaya devam edicez yoksa aşağa inicek misin?"
"Bence sen şimdi motorsikletinle beraber burdan gidiceksin."
Bu söylediğimle beraber Doruk başını çevirdi ve güldü. Motorsikletten indiğini gördüğümde şaşkınlıktan gözlerim açılmıştı.
"Neler oluyor Doruk?"
"Tam şuan da sizin eve doğru yürüyorum Ayçacım. Birazdan kapınızı çalıp içeri giricem. Anlaştık mı?"
NE YAPMAYA ÇALIŞIYORDU BU? Hemen pencereyi kapatıp merdivenlerden koşarak indim. Abimin arkamdan "noluyo lan?" dediğini duymuştum. Hemen kapıyı açıp kendimi bahçeye attım."Sen aklını mı kaçırdın? Buraya gelirsen abimin seni pataklıycanı söylemedim mi ben sana?"
Doruk hiçbir şey söylemeden telefonumu elimden aldı ve açtı. BENİM ŞİFREMİ NERDEN BİLİYORDU BU??! Whatsappa girip numarasını telefonuma kaydetti. Hemen telefonumu elinden aldım. Bana dik dik baktığını fark ettim. Yüzümü inceliyordu resmen.
"Bugün makyaj mı yaptın?"
"Yok ya benim doğal halim bu."
"Yakışmış ama.."
"Ama?"
"Doğal halin daha çarpıcı."
Bana öyle gözlerle bakıyordu ki, bu bakış beni heyecanlandırmıştı. Tam o an kapının açılma senini duyup Doruk'a bir bakış atıp sessizce "sıçtık" dedim.
Arkama baktığımda abimin bize baktığını gördüm. Doruk hemen yanımdan geçip abime doğru ilerlemeye başladı. Bu çocuk harbi kafayı sıyırmıştı. Bende hemen onların yanına gittim.
"Merhaba. Ben Ayça'nın okuldan arkadaşıyım. Sakıncası yoksa onu bugün ben okula bırakabilir miyim?"
Abim Doruk'a sinirli ve sert gözlerle bakıyordu.
"Adın neydi senin?"
"Doruk."
Abim Doruk'u baştan aşağa süzdükten sonra bana baktı.
"Nerden arkadaşın oluyo bu çocuk?"
"Okuldan dedi ya abi. Neyse boşver."
Hemen Doruk'a doğru döndüm.
"Hadi biz gidelim artık dimi Dorukcum."
Doruk olumlu şekilde kafasını salladı. Tam içeri girip çantamı alacakken annem dışarı çıktı.
"Ooo Ayçacım. Kim bu yakışıklı? Maşşallah. Evladım kimin oğlusun sen bakiyim?"
Annemi çok seviyordum ama beni rezil etmekte üstüne yoktu. Doruk da hemen annemin yanına geldi ve annemin elini öptü.
"Ben Doruk ablacım. Ayça'nın okuldan arkadaşıyım. Onu okula bırakmaya gelmiştim de."
"Neyse anne tanışmanız bittiyse biz artık gidelim dimi Doruk?"
Annem Doruk'un koluna girdi. Bu kadın ne yapmaya çalışıyordu????
"Aaa kahvaltısız hiçbir yere bırakmam sizi."
Annem Doruk'u zorla içeri sokmaya çalışırken Doruk bana mutlu bir bakış attı. Abimle içeri girdiğimizde annemin Doruk'u baş köşeye oturttuğunu gördük. Abim bana yaklaşıp sessizce kulağıma
"Annem senin için gözüne birini kestirdi belli ki çoktan." diye fısıldadı. Gözlerimi devirdim ve masaya doğru ilerledim. Annem hemen Doruk'a da bir tabak çıkardı ve masadaki her şeyden birer birer tabağına koydu. Doruk halinden gayet memnun görünüyordu. Bense burda stresten kıvranıyordum. Annem her zamanki klasik sorularına başlamıştı bile. Kimsin? Kimlerdensin? Kızımla o kadar yakın mısınız? ALLAHIM ÖLÜCEM. Doruk da elinden geldiğince cevap vermeye çalışıyordu. Anne terörü amk. Abimse Doruk'tan pek hazetmemişti belli ki. Önemli değildi zaten. Sonunda kahvaltıyı bitirebilmiştik.
"Hadi biz kalkalım artık annecim. Okula geç kalmayalım. Hadi Doruk." Doruk'a gözlerimle kalkmasını işaret ettim. Doruk tam kalkacakken annem kolundan tutup masaya tekrar oturttu.
"Kuru bir çay içmeden bırakmam."
Doruk bana öyle bir bakış atmıştı ki. İfade bile edemiyordum. Abim sonunda işe gitmek için evden çıkmıştı. Bu ziyaretin kavgasız biteceği için mutluydum. Annem çayları koydu ve bize getirdi. Doruk çayı bana inat höpürdeterek içiyordu. Ayağımla ayağına sert bir şekilde bastım. Doruk acıyla inledi. Sonunda çaylarımız da bitmişti ve artık gerçekten de çıkmamız gerekiyordu. Hemen çantamı alıp kapıya doğru yöneldim. Doruk da arkamdan geliyordu. Sonunda evden kazasız belasız çıkabilmiştik.Motora geldiğimizde bana kaskı uzattı. Alıp kafama geçirdim ve Doruk'un arkasına bindim.
Doruk tam gaza basacakken durdu. Onu hızla ilgili uyarmam gerekiyordu.
"Doruk ben hız se.."
"Sen hız sevmezsin."
Doruk inanılmaz bir şekilde motorsikleti yavaş sürüyordu. Bu halini sevmiştim doğrusu. İlerlerken kafamı Doruk'un sırtına yasladım. O an Doruk'un nefes alıp verişinin hızlandığını fark ettim. O da benim gibi heyecanlanmış mıydı yoksa? Yolculuk bu şekilde devam etti ve sonunda okula gelebilmiştik.Motorsikletten indiğimizde bahçedeki herkes bize bakıp aralarında bir şeyler fısıldaşıyorlardı. Kaskımı çıkartıp Doruk'a uzattım. Alıp yerine koydu ve beraber yürümeye başladık.
"Sana daha önce söylemiştim."
"Neyi?"
"Sizin evde çay içeceğimi."
Doruk'a baktığımda bana göz kırpmıştı. Hafifçe gülümsedim.
"Abini yanlış tanımışsın. Bana karşı gayet iyiydi. Neden korkutmaya çalıştın ki beni?"
"Abimi doğru tanıyorum. Bugün mutlu günündeydi belli ki. Olsa şuan okulda değil, hastanede olurduk."
Okula girdiğimizde Atalan koridordan bize doğru geliyordu.
"Günaydın."
Diyip kolunu Doruk'a attı. Aynı şekilde Doruk da Atakan'a karşılık vermişti. Bunlar düne kadar her an birbirlerine saldıracak gibi değiller miydi? Bir günde neler olmuştu? Atakan'a o kadar öfkeliydim ki onun yüzüne bile bakmıyordum. Ama onun beni süzdüğünü gördüm. Onu bugün kıskançlıktan çatlatacaktım. Buna emindim. O an hayatımda belki de bir daha hiç yapmayacağım bir şey yapıp Doruk'a yaklaştım ve ayaklarımı kaldırıp yanağına bir öpücük kondurdum. Yanağı o kadar yumuşaktı ki, insanın öptükçe öpesi geliyordu. Bu hareketimle beraber Doruk ve Atakan aynı anda bana bakmıştı. Biri bana zafer, diğeri ise kıskançlık bakışı atıyordu. Bu hareketim koridordakilerin hepsinin bize bakmasını sağlamıştı. İkisini arkamda bırakıp merdivenlerden çıkmaya başladım. 3. kata geldiğimde birden Yağmur'un önümde durup bana jumpscare atmasıyla korkudan irkildim.
"Tövbe yarabbim ya. Kalbime inecekti."
"Hayırdır neler oluyo??"
Beraber sınıfa doğru yürümeye başladık.
"Noldu ki?"
"Doruk'la mı geldiniz okula?"
"Evet. Küçük bir jest yapmak istemiş kendisi. Amaan neyse."
Koridordaki herkesin bize baktığını fark ettim. Bu bakışlar rahatsız ediciydi.
"Niye bize dik dik bakıyorlar?"
"Okuldaki nerdeyse bütün kızların aşık olduğu çocuğun motoruyla okula gelip, üstüne üstlük onu öpersen böyle olur."
"Yanağından." diye ekledim.
"Yanağından." Yağmur'un beni taklit etmesiyle beraber koluna şakayla vurdum.Sınıfa girer girmez tüm kızlar bana doğru koşmaya başladırlar. OHA AMA BU KADARI DA FAZLAYDI.
Hepsi yanıma gelip 'Doruk'la sevgili misiniz' yada 'Motorsikletine binmek nasıl bir duygu' gibi saçma sorularla beni soru yağmuruna tutmuşlardı. Tam o an Atakan içeri girdi ve herkes sustu. Atakan bana öfkeli bir bakış atıp yerine geçti ve hoca sınıfa girdi. Hepimiz yerlerimize dağıldık. Tam da Yağmur'a Doruk'un attığı mesajı gösterecekken Doruk'un kendisini 'Gelecekteki Kocam' olarak kaydettiğini fark ettim. Allahım nedennnnn. Telefonu Yağmurdan ne kadar uzak tutabilmeye çalışsam da Yağmur tabii ki görmüştü.
"Ooooo gelecekteki kocam haa."
"Ya sus ben kaydetmedim."
"Eee kim kaydetti o zaman??"
"Doruk zorla kendi kaydetmiş. Daha yeni fark ettim bende."
"Bak ben net diyim bu senden hoşlanıyo."
"Atakan için de aynısını söylemiştin. Bak ne haldeyiz."
"Ne haldesiniz? Bir şey mi geçti Atakan'la aranızda?"
Bu sorduğu soruyla beraber Yağmur'a her şeyi anlatma kararı aldım. Hoca bağırarak hepimizi susturmuştu.
"Yarın akşam okulumuzun ilk balosu gerçekleşecek. Hepinizi orda görmek istiyoruz. 1-4. Sınıfa kadar tüm okul orda olacak."
Balo?? GERÇEK BİR BALO?? Yarın için ne giyeceğimi şimdiden düşünmeye başlamıştım bile.(Bu bölümü biraz uzun yapmak istedim🤭🤭❤️)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erkeklerim ve Ben (Düzenleniyor)
Romance~✨~ Gözlerimi önce en sevdiğim derin kahveliklerle, ardından ise hemen diğer tarafımdaki yeşilliklerle buluşturdum. Dev gibi iki cüssenin arasında sıkışıp kalmış gibiydim. Ama bedenen değil, ruhen.. Atakan elimi tutmuş, bırakmak istemiyormuş gibi sı...