Yorum yaparsanız sevinirim.💖💞
Not: Arkadaşlar ana karakterim Türk. (çaresizlik)
İyi okumalar.
🩰
Merhaba, ben Julia Akar. Maalesef 11. Sınıftım. 11. Sınıfın 3. haftasında okul değiştirmiştim. İlk başlarda arkadaşlık kurmaya çalışsam da sonradan dışlandığımı hissederek kendimi arkadaşlarımdan soyutlamıştım. Bu yüzden ders dışı olan aktivelerde aşırı sıkılıyor, bunalıyordum. Okullar açılalı daha 1 ay bile olmadan mezun olma isteğim tavan yapıyordu. Derslerim iyi olmasına rağmen okuldan kurtulmak isteme sebebim, eşsiz yalnızlığımdı. O kadar yalnız hissediyordum ki, okulun bahçesindeki pota ile arkadaşlık kurmuştum.
Evet, yanlış duymadınız. Bir pota ile arkadaşlık kurdum. Pota, hayalimdeki arkadaş kişisini canlandırıp, o kişinin davranışlarını yansıttığı için kendimce onu bir insan, dahası dost gibi görmeye başlamıştım. Aynı benim gibi, yalnız ve kimsesizdi. Bir pota olarak sadece basketbol oynamak için kullanılıyordu. Onunla konuşmaya çalışan, hiç değilse hatrını soran yoktu.. Bir pota hakkında bunları düşünüp, potaya acımak biraz kafamı sıyırdığımı yansıtırdı ama gerçekten böyle düşünüp pota adına üzülüyordum.
Her teneffüs onun yanında oluyor, onunla konuşuyordum. Dibinde oturup, ona kitap okumayı çok seviyordum. Hatta konuşmaktan ziyade kitap okumak için yanında gidiyordum. Şu zamanlarda tek yanımda olan o potaydı, gerçekten ona çok şey borçluydum ve çok seviyordum..
Benim şoförümün izin günü olduğu için babamın şoförüyle okula kadar gitmek zorunda kalmıştım.
Siyah etek ve beyaz gömlek okulun -giyilmesini şart koştuğu- formasıydı. Etek giymeye alışıktım, hatta çok seviyordum balerin olduğum için fakat okulda sevmediğim insanların yanında giymek bazen rahatsız edici hissettiriyordu.
Bahçe kapısından girdiğimde sınıf sınıf ayrılan sıralardan, sınıflara ilk giren A şubesinin sırasına sızdığımda İstiklal Marşından sonra sınıflara girişimiz sağlandı. Sınıfa girdiğimizde hocanın derse gelmesine 5 dakika vardı. Çantamı duvar kenarındaki dördüncü sırama bırakıp lavaboya doğru yürüyor, yeni yeni sınıflara giren öğrencilerin arasından sıyrılmaya çalışıyordum. Lavabo kapısının önünde iki kız arkadaşıyla konuşan Pick Me kız beni gördüğünde söylemesine en gıcık olduğum lakabı söyleyerek iki gramdam bile az olan keyfimi tamamen kaçırmıştı.
"Naber Juli?" uzatarak kurduğu ve beni tamamen çıldırtmayı başardığı cümleden sonra sinirle gözümü devirip cevapladım.
Tek kelimeyle, "Julia" dedim. "Bana Juli demeyi kesip seviyeli bir şekilde Julia dersen çok sevineceğim. "
Diyerek devam ettirdiğimde cümlemi bitirir bitirmez lavaboya girmekten vazgeçip potanın yanına gittim.
Matematik öğretmeni kız hocaydı. Okulda yeni ve öğretmenlik süreci diğer öğretmenlere göre daha kısa olmasına rağmen çok güzel ders anlatıyordu. Çok samimi ve sempatik bulduğum için ders içi ya da dışı, kimseye yansıtmadığım tarafımı yansıtarak güler yüz gösteriyordum.
Teneffüste sana en çok hangi lakabı kullanıyorlar diye sorduğunda aklıma başka bir şey gelmediğinden dolayı sadece abimin söylediği lakabı söyledim. O da Juliydi işte. Kız da bunu duyduğu için sürekli olarak bunu söyleyip, dalga geçmek istemese de sürekli söyleyince dalga geçtiğini düşündürüyordu. Her seferinde sinirimi bozuyordu.
Bazen bazıları beni deli sanmasın diye pota ile içimden konuşuyorum. O beni her daim anlıyor. Potanın yanında oturup ona yaslandım. Demir potanın soğukluğu sırtımla temas etti. Bu his benim hoşuma gidiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/344526676-288-k595781.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balerin Kız
Teen FictionKitabın açıklaması daha sonra tekrardan düzenlenecektir. ________________________________________ "Biz varlık içinde yokluk çekenlerdeniz. Bizim varlığımız; annemizin ve babamızın olması. Bizim yokluğumuz; annemizin ve babamızın sevgisini hissedeme...