Cesaret-10

3.6K 190 15
                                    




UĞUR

Uzun zaman sonra Alev'in gürültüleri olmadan sakin ve huzurlu bir öğleden sonra geçirdiğimi düşünüyordum.
Ta ki, "Uğur!" diye bağırarak odama dalan Alev'e kadar.

Yüksek sese yüzümü buruştururken bakışlarımı kitabımdan kaldırıp ona çevirdim. "Efendim yürüyen ambulans sireni?" Yaptığım gerçekçi şakaya gülüp konuştu. "Kalk hazırlanmamız lazım." Dedi aceleci bir tavırla.

"Yine nereye sürükleniyorum? İmdat polis, kurtarın beni imdat!" Bana göz devirdi ve kolumdan çekip yatağımdan kaldırdı. "Of Uğur şurda kırk yılda bir parti veriliyor, ona da gitmeyelim mi?" Diye sordu yakınarak.

"Aman Allahım parti var ne kadar önemli(!)" devirmekten düşecek gözlerini bana bakıp tekrar devirdi. "Bu günde çok şakacısın. Hadi benim odama gidiyoruz." Dedi ve beni peşinden odasına kadar sürükledi.

Geldiğimizde duvardaki renkli led ışıklar, büyük gardrop ve gereksiz fazla peluş hayvan bizi karşıladı. "Hem, abimden saklanarak geçen ilk buluşmamız çok eğlenceli olduğu için partiye Dora ile eş olarak girmeye karar verdik.
Ayrıca başka okullardan da çok fazla kişi olacak ve aralarında bir kaç gün önce tanıştığım bir kaç gay çocuk da olacak o yüzden seni çok iyi hazırlamalıyız!" Dedi heyecanla.

Bana sevgili bulana kadar asla pes etmeyecekti. Derin bir nefes verdim. Artık hayır diyemiyordum çünkü ne yapıp edip beni hep o partilere götürüyordu. "Şimdi sana hem sade, hemde şık bir şeyler gerekiyor." Dedi ve dolabını karıştırmaya başladı.

"Neden senin dolabında bana uygun kıyafetler var?" Diye sordum koltuğa otururken. "Emin ol dolabımda üç aylık bir bebeğe bile göre kıyafetler var."  Dedi alay ile. Bazen onu anlamakta zorlanıyordum.

Bir anda,"Buldum!" diye bağırıp beni yerimden sıçrattı. Bulduğu kıyafetleri elime tutuşturup beni tuvalete fırlattı. Üzerimdekileri çıkartıp giyindim ve aynaya baktım. Gerçekten yakışmıştı. Ayrıca verdiği kargo pantolon da çok rahattı.

Gülümseyip banyodan çıktım. Ama pespembe bir elbisenin içerisindeki Alev'i görmeyi beklemiyordum. Bana baktı ve o da gülümsedi. "Allahım çok güzel olduk şaka mıdır?" Diye sordu beni de aynada kendi yanına çekip.

"Ne zamana gidiyoruz?" Diye sordum. "Bir saate başlayacak parti. Ama benim makyaj yapmam yarım saat sürüyor zaten. Gel sende yanıma otur iki laflarız." Dedi ve makyaj masasına bir sandalye daha çekti.

O hemen boya badana makyajına başlarken onu süzdüm. Alev gerçekten gördüğüm en güzel kızlardan biriydi. Güzel yüzünün yanında eğlenceli, anlayışlı ve kafa dengi biriydi. Sanırım hetero olsaydım ondan hoşlanabilirdim. "O kadar makyaja ihtiyacın yok, biliyorsun değil mi?" Diye sordum aynadan yüzüne bakıp.

Gülümsedi ama bu buruk bir gülümsemeydi. "Teşekkür ederim canım benim, ama herkes bu şekilde düşünmüyor işte." Dedi derin bir nefes alıp. Orta okula gururu çok kırılmıştı ve çok kez çirkin olarak zorbalık görmüştü. O yüzden artık hiç bir yere makyajsız çıkmıyordu. Daha doğrusu çıkamıyordu.

Yirmi dakika kadar sohbet ettikten sonra çekmeceden bir kutu çıkarttı. İçerisinde simler ve yıldızlar vardı. "Bundan birlikte sürebilir miyiz, maching oluruz." Dedi hevesle. Hevesini kırmak istemediğimden, ayrıca ufak bir süsü sorun etmeyeceğimden kafamı salladım.

Hevesle gülümsedi ve yaklaşıp fırça ile bir kaç yıldızı gözümün üst kısımlarına yapıştırdı. Aynı şeyi farklı bir renk ile kendine de yaptıktan sonra çok güzel olmuştu. "Teşekkür ederim." Dedim aynada kendime bakıp. "Rica ederim ama şimdi taksi bulmazsak geç kalacağız." Dedi ve çantasını koluna taktı.

"O zaman çıkalım." Diyip kolumu uzattım. Topukluları ile beni biraz geçiyordu ama çok sorun etmeden koluma girdi. Kapıya kadar birlikte ilerlemiştik ve yan yana kavga etmeden duran Ateş ve Dora'yı görmemiz ile şaşırmıştık.

Ateş bizi fark edince çatık kaşları ile Alev'i süzdü. "Abicim elbisen nerede?" Diye sordu öfkeli gözleri ile. Alev ona öpücük atıp konuştu. "Biliyorum çok güzel olmuşum." Dedi sırıtıp. Ateş'i delirtmeye bayılıyordu. Dora da gülümseyip Alev ile önden yürümeye başladı.

Ateş beni fark ettiğinde süzdü. En son gözleri gözümdeki yıldızlara takıldı. Ama ona baktığımı fark ettiğinde bakışlarını çekip önden ilerlemeye başladı. Hepimiz bir taksiye sıkıştıktan sonra parti mekanına doğru yola koyulduk.

Büyük bir malikanenin önünde durduğumuzda buranın şımarık çocuklardan birine ait olduğunu anlamak çok ta zor değildi. Hep birlikte içeri geçip bir masaya oturduk.

Ateş ile aramızdaki bu gerginliği çözemiyordum. Ama hislerimi anlamış olması beni çok korkutuyordu.

Yandan geçen garsona bir kaç içki söyledik ve masamıza gelen kişiler ile bir daire oluşturduk.

"O zaman doğruluk mu cesaret mi Dora?" Diye sordu adının Melis olduğunu öğrendiğim kız. "Doğruluk." Dedi Dora. Kız biraz düşündü ve sordu. "Sence bu masadaki, en güzel kız kim?" Diyip ellerini çenesine koydu. Bu egonun kaçıncı seviyesiydi? Dora Alev'e döndü. "Alev, sadece bu masada değil, bütün okuldaki en güzel kız Alev." Dediğinde uğultular yükseldi. Alev gülümseyip ona biraz daha yaklaştı.

Sonunda onu mutlu edebilecek birilerini bulabilmesi beni de sevindirmişti.

Ateş Dora'yı bakışları ile delmek üzereyken şimdi sorma sırası Alev'deydi...

Yarım saate yakın oynandıktan sonra sıra Ateş'e gelmişti. Bana döndüğünde duraksadım. "Uğur, doğruluk mu cesaret mi?" Diye sorduğunda gözlerimiz çok kısa süreliğine Alev ile buluştu. "Cesaret." Dediğimde yine bir uğultu yükseldi.

Bu insanlar ulumayı çok seviyorlardı.

"Telefonunu üç dakikalığına bana ver." Dediğine donup kaldım. Çünkü Alev ile olan bütün mesajlarımız duruyordu. Yutkunup Alev'e döndüm. O da ne yapacağımızı bilmiyordu. Belki konuşmalarıma değil de galerime girer umudu ile telefonumu açıp ona uzattım.

"Süre başladı." Dedi farklı bir üniversiteden olan Orhan. Hayatımda geçirdiğim en uzun üç dakikayı yaşarken Ateş kimseye ekranı göstermiyor, hatta mimik bile oynatmıyordu! Nereye baktığını nereden bilecektim?

"Süre doldu." Dendiğinde son girdiği yeri çift tıklayıp kapattı ve telefonu da kapatıp bana geri uzattı. Geri aldığımda ortamdaki gerilimi herkes fark etmişti. "Uğur kanka ne saklıyorsun o telefonda devlet sırrı mı? Ateş'i daha önce hiç bu kadar meraklı görmemiştim." Diyip dalgaya vurdu Melis.

Ama ben stresliydim. Hemde çok.

———
Alev

Abimin Uğur'un yıllardır ustalıkla sakladığı sırrını öğrenmesi ikimizi de korkuturken, beni bir yandan düşündürmüştü. Abimi çok iyi tanıyordum. Belli ki bir şeylerden şüphelenmişti. Yoksa bu oyuna katılmasının imkanı yoktu.

Ama son zamanlarda -Uğur ile tanıştığından beri- onda olan değişiklikleri fark etmiştim.

Normalden daha iyi görünüyordu ve son bir hafta içerisinde annemle kavga etmemişlerdi. Ayrıca onu bir keresinde Uğur'u izlerken yakalamıştım. Tabii kalp krizi geçirip heyecandan ölmesin diye bunu Uğur'a söylememiştim.

Şimdi böyle davranıyorsa belki de gerçekten merak ediyordu. Belki o da bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Ama benim korktuğun şey bu değildi. Beni korkutan abimin akıl düzeniydi.

O kendine çok güvenirdi ve annemin mükemmeliyetçi genini almıştı. Yani eğer Uğur'dan hoşlanmaya başlarsa kendini yargılayacak, belki ondan vazgeçmek için her şeyi yapacaktı.

Abimin zarar görmesi fikri bile beni korkudan delirtirken gerçekten zarar görmesi fikri aklımı kaçırmama sebep oluyordu.

"İyi misin Alev, daldın gittin?" Diye sordu Dora. Kendime gelip gülümsedim. "Evet, sadece dalmışım." Dedim kendimi toparlayıp.

Ateş'in dalmış suratını gördüğümde her şeyi öğrendiğini anladım. Homofobik olup olmadığını bilmiyordum. Yani bize her şeyi zaman gösterecekti...

———

Geçiş bölümü, işler bir sonraki bölümde kızışmaya başlıyor :)

GURUR-BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin